• (bkz: kalp zamanı)
  • aşkın parmak uçlarında hissedilmesi, aşkın somutlaştırılmasıdır. acemi cümleler dahi olsa kurulan cümleler sevgiliye aittir ve yalnızca sevilen için söylenmiştir; kişiye özeldir.
  • aslında e-posta olacak bu ama mektup sayılır. aslında sevgiliye de değil. sevgili olamadık, aslında biz de yok. sadece iki yalnız insanın sohbetiydi. yok şöyle olacak böyle olacak derken hayalimin kadını bir bakmışım...
    ...
    yazamadım, ifade etmek ne kadar da zor kelimelerle duyguları.
    ...
    mektup yazmak da zor. hele de bu mektubun amacı onu ne kadar sevdiğini anlatmak ve onu etkilemek ise iş daha bir zor oluyor. ona beni sev diyemem. kimsenin birine bunu deme hakkı yok.
    ...
    belki de çaresizim, yaptığım daha acınılacak bir şey. ama yazacağım belki bir destan, belki bir iki kelime.
    ...
    sevgileye, sevilen kişiye mektup yazmak gerçekten zor iş.
  • yıllar yılı vazgeçmeden bilfiil sürdürdüğüm eylemdir. tabi bu mekuplar -bir ya da iki istisna dışına- hiçbir zaman muhatabına ulaşmamıştır. evde edebi mektup örnekleri olarak hepsini saklamaktayım. niyedir? mektubun muhatabı(bu kişinin uzak bir yerde olması, haberleşme...vs. bu türün ortaya çıkışını filan açıklıyor oralara girmiyorum) sözlü de olsa yazılı da olsa hissedilenleri anlayamayacaktır(buna inanılmıştır), yazılacakları paylaşmak için uygunsuz bir zamandır(erkendir, geçtir), onunla bile paylaşmak istemeyeceğin kadar yoğundur hissettiklerin (bu yoğunluk çok da sağlıksız olabiliyor bazen)ya da insan bazen yaşadıkları veya yaşayabilecekleri üzerine farklı bir incelikle düşünmek ister ve düşünmelidir. en çok bu son sebebi seviyorum ve cidden tavsiye ederim.
    not: duyguları inanılmaz bir biçimde beslediği için bazı mektupların ikinci kez okunmadan imha edilmesi gerekebilir.
  • hele de bunu yapan kizsa yazilan mektup write onlydir. yazilir ama gonderilmez.
  • neden bilmiyorum ama en iyi iletişim yollarından birisidir. ne mail, ne sms, ne facebook, ne telefon. insan derdini en iyi böyle elinde kağıt kalem varken anlatabiliyor. aslında genelleme de yapmak istemiyorum, en azından benim için durum böyle.

    mektup kadınları çok etkilediğinden vs. değil mesele, asıl önemli nokta kendini en iyi, en içten ifade edebilmen. bu yüzden belki de etkiliyor kadınları... koku sıkmak, kenarını yakmak gibi arabesk boyularına girmeye gerek yok, renkli kalemler, kağıtlar, süslü zarflara da gerek yok. tabii biraz özenli olması gerekiyor ama abartmamak da lazım. çünkü o yapaylık, insana da sirayet ediyor. hissetmediği, düşünmediği şeyleri yazarken buluyor kendisini süslü kağıtlara.

    askerde özellikle en iyi iletişim yoludur. bazen aynı evin içinde bile en iyi iletişim yolu olduğu tecrübeyle sabittir. herkes uyurken, okuma lambasının ışığında derdini döker, rahatlar insan. aslında sizi kendinizle başbaşa bırakır, içinizdekileri anlatma imkanı sağlar. ve tabii karşınızdakine değer verdiğinizi gösterir. bu yüzden belki de en süslü sözleri word'e yazıp, çıktı alıp zarfa koymanız değil, sade yalın cümleleri bir kağıt ve kalemle aktarmanız çok daha işe yarar.

    bu arada askerde mektup yazarken, başıma üşüşen insanların "olum kaldı mı lan senden?" dediklerini hatırladım, böyle garipseyen gözlerle bakıyorlardı. ne var ulan, bir kaç on yıl önce insanlar böyle anlaşıyordu işte.
  • sevgiliyi gerçekten sevip sevmediğinizi anlamak için başvurulabilinecek yöntem. bir kaç defa yazma zarureti içinde bulundum. işkenceye dönüşmesi ve yazdığınız sevgi sözcüklerinin size bile anlamsız gelmesi ile aslında karşı tarafa karşı sevgi bağlamında bir şey hissetmediğinizi size gösterir. bu uyarıyı erkenden görür ilişkiyi bitirirseniz ne güzel ama gençlik bu kadar hızlı müdehalelere izin vermiyor her zaman maalesef.
  • okurken gözyaşlarınızı tutamazsınız, her cümlede bir kez daha aşık olur her kelimede bir düğüm daha atılır kalbinize. tarifi yok kelimeler yetersiz bu duyguyu anlatmaya
  • maziden sevda namesi.
  • son zamanlarda türkiye de sıklıkla rastlanabilecek türden nostaljik bir eylem.. cezaevlerinde tutulan yüzlerce gezi eylemcisi, ergenekon, balyoz tutuklulukları.. onların geride bıraktıkları, dokunamadıkları, kalplerindekiler... her türlü dijital iletişimden yoksunlar.. ellerinde sadece kalem ve kağıtları.. 14 şubat vesilesiyle aklıma geldi.. ınsanı zorla romantik yaparlar..
hesabın var mı? giriş yap