• eski bölümlerinin tekrar yayımlanması üzerine, indirmelik bölümler de yavas yavas kendini göstermektedir. kaçırmadan arşive eklenmelidir.
    http://sharebus.com/…php?showtopic=436380&hl=s�d�ka
  • çok küçük yaşta, daha dizisi felan yokken kitabını alıp okumuştum ben sıdıka'nın.. ve sonra da heralde dizisi çıkınca mı acaba, ortaokulda ki ilk tiyato kaşıntılarımla skeçler yapmıştım bu kitaptan.. harika eğlencelidir. çoook şeyler anlatır. hele bir vesikalık fotoğraf hikayesi vardır; sıdıka dudakları aralık poz verdiği için ve hafif ıslak göründüğü için dudakları resimde, orospu gibi çıkmışsın bunda denilerek fotoğrafına bile sansür uygulanır, yırtılır yani.. atilla atalay'ın ellerine sağlık dioruz..
  • çeyizi için, dikiş nakış işlemek yerine; elektrikli battaniyenin rezonansını döşeyen ev kızıdır.
    örnek alınan çocukluk kahramanlarındandır aynı zamanda.
  • hasibe özlem eren ve füsun demirel'den başkaları oynasa bu kadar iz bırakmazdı sanki. ikilinin muhteşem diyaloglarından biri:

    - marpuçcu baba hazretlerinden ne diledin kız?
    - park yeri...
    - hazretleri'nin huzurunda çimdirmiyim şimdi! ulu kimselerin türbesinde huzura çıkınca makara yapılmaz... hele anneyle dalga geçmek hiç olmaz, çarpılırsın alimallah... böyle yamulup helezonik kalırsın...
    - niye? dalga filan geçtiğim yok, ben hazretleri'ne dua okuyup, park yeri istedim... seneye de araba istiycem kısmetse...
    - o dilin şişer de kalır ağzının içinde, dalga geçme diyorum sana! park yeri istemişmiş... direkman araba istesene madem... niye işi uzatıyorsun? marpuçcu baba hazretleri park kâhyası mı sana park yeri bulacak?
    - bizi batıran bu zihniyet işte... önce alt yapı sorununu halletmeye çalışıyoruz heralde.. park yerin, sürücek yolun olmadıktan sonra rolsroys'un olsa ne yazar... bütün hıyar tüketiciler gibi üç kuruşu denkleştirip araba almakla olmuyo bu iş...
    - hıyar deme hazretleri'nin huzurunda... hem senin araba istemen bile manasız... gelinlik kızsın, hayırlı bi kısmet istesene... en azından kısmetinle ilgili altyapı hizmetleri iste, kocana iyi bi iş, bedelli askerlik filan...
    - bana ne, onları erkek tarafı istesin*...
    - manyak! önce akıl fikir istemek lazım sana...
    - hakkaten fikir isteseydim keşke... acaba marpuçcu baba hazretleri'nin 2000 yılının eşiğinde bir megapol olarak istanbul'un sorunlarıyla ilgili çözümsel fikirleri var mıdır? kız anne hakkaten bi düşünsene... bööle bi fikri hazret lütfedip bana verse, ben bu yerel seçimlerde aday olsam...
    - töbe de kız çabuk... bi dilek dile dedik, koca istanbul'u istedi salak... sana kaldıydı... elin değmişken eflak ve boğdan'ı da isteseydin... hem sayın tansu çiller istanbul'u senden önce istedi bi kere...
    - hazret'in huzurunda kapışmayalım şimdi anne... ben öölesine söyledim zaten. fikir iste diyen de sensin... hem hazret bilse de kimseciklere söölemez ki... arazi mafyası bi öğrenirse kabrinde rahat bırakmaz adamı... gelip türbesinin üstüne gecekondu plazası yaparlar...
    - .........................
    - hadisene kız...
    - içimizden diliyoruz heralde...
    - niye? annenden gizlin saklı bişeyin mi var? damat bu boru diil, kızımın kısmetini bilmek en tabii hakkım.
    - manyaklaşma anne, damadın henüz tasarı safhasında... şööle ela gözleri, siyah saçları olsun diyorum, iki yanağında gamzesi mutlaka bulunsun, fazla uzun boylu istemez... bebek gibi yüzü olsun...
    - çok yakışıklı olmasın, gözü dışarıda olur... şimdiki gençlerin hepsi manyak, televizyondan felan kışkırıyorlar... sen kendine göre bişey iste... siyah gözlü filan olsun, kara kıvır saçlı, bıyıklı, hafif kel ve göbekli de olabilir... evine bağlı olur o tipler... bira içip maç seyreder, iki de çocuk doğurup atarsın önüne, sen sağ ben selamet...
    - hazret de şaşıracak şimdi bu işe... kısmeti kim istiyor karıştıracak... adı geçen kısmet benimdir efendim, annem kafayı yedi, mümkünse onu kaale almayın, amin...
    - sen yedin esas kafayı... o çocuk itin teki.
    - hangi? kim?
    - ela gözlü olan. gamzesi var hani... serseri o...
    - kız yok ki ööle birisi anne, nerden biliyoruz serseri olcaanı...
    - ana sözü dinlenicek, o kadar... düdükler o çocuk seni, yüzünden belli, sahtekâr o, koca olmaz ondan...
    - lütfen siz annemi dinlemeyin, amin...
    - yürü kız, yok sana kısmet felan, kaltak! töbeler...
    - evelallahın izniyle; bi yanlış anlaşılma olmasın hazret... anneminki diil benim dileğim yani... ela gözlü, iyi yürekli olcak... amin... tamam anne çekiştirme... amin... ela göz... tom kuruyz...

    ***

    dilek türbesinde/ sıdıka, öpücük balığı, fabrıga'dan..
    (bkz: atilla atalay)..

    *
  • çok özlediğim. bir tekrarı neyin çıksa 50 defa izlesem yine.
  • turkmax'ta devam etmesine ediyor ancak sürekli aynı iki bölümü izliyoruz. üstelik bu iki bölüm dizi yıllar sonra tekrar çevrildikten sonra pek eski tadı veremeyen bölümlerden..

    tek teselli yaşar kurt'u kenar rolüyle izlemek..

    ayrıca (bkz: corner's meatball) bu da kenar'ın köfte arabasının üzerinden..
  • türkmax ın heba edeceği muhteşem dizidir. bir saati aşan bir süreye sahip diziyi 20şer dakkaya bölerek ne yapmaya çalışıyor anlayabilmiş değiliz. bu kadar iyi dizilerle nasıl kalitesiz yayıncılık yapılır onu gösterme çabasında sanıyorum ki. zaten bu aralar digiturkun genel bir hali bu gariptir.
    (bkz: hayrola digi neyin var?)
  • dizi paylaşım siteleri üzerinden online izlenilebilir.

    (bkz: nihayet)

    http://www.ddizi.com/diziler/424/sidika
  • türk televizyonlarında yayınlanmış en başarılı tv yapımlarındandır. en net hatırladığım sahnesi de şudur.
    samim yine birilerinden dayak yemiştir, alnında da "zito" kelimesini oluşturan, kurumuş kan lekesi mevcuttur. ne olduğunu soran sıdıka ya anlatır; elemanlarla kavga ederken samim in saçından tutan birisi kafasını yürüyen merdivene vurmaya başlar. bunun sonucunda da yürüyen merdivenin markası samim in kafasına işlemiştir. (bkz: otis)
  • samim: aaa kız bana bak aklıma bir fikir geldi.
    sıdıka: neee? fikir mi? senin? aaabi çişin filan gelmiş olmasın karıştırıyosundur.
hesabın var mı? giriş yap