• yemezsen böyle küçücük kalırsın
    (bkz: bilimsel şantajcılık)
  • gözlemlediklerim.

    el kadar bebenin eline tablet vermek.

    sofradan kalkmış çocuğa eliyle götürüp yemek yedirmek. ağzına tıkalamak.

    korkularını ve fobilerini çocuğa aşılamak. aşırı korumacılık. evhamlı ve tedirgin ebeveyn olmak.
  • karşılaştırmalı edebiyat
  • söz verip tutmamak (çocuk sizi örnek alır)
    davranışını düzeltmesi için bir öneride bulunup sonra onu uygulamamak (çocuk sizi hep dener)
    önce hayır dediğiniz bir konuya, çocuğun ağlaması ya da aşırı ısrarından sonra evet demek. (hayatınızın hatasını yaptınız haberiniz yok)
    yanmış yağda kızarmış patates kızartmasını, içinde domates dışında her türlü katkının olduğu ketçaba bulayıp çocuğun ağzına tıkmak (obez olacak, hastalıklarla erken tanışacak)
    kafan rahat olsun diye eline tableti vermek (ilgilenmekten bıkacaksan yapmayacaksın, kitap ver, oyuncak ver, sevgini ve ilgini ver)
    yanında fosur fosur sigara içmek (kendine sor anne ya da baba olmayı hak ediyor musun? çünkü bu sigara dumanı meselesi o kadar ciddi)
  • bizim çocuk çok zeki
    aşırı korumacılık
    milimetrik vitamin hesabıyla beslemek
    çocuğa hayır diyememek
    bütün düzeni çocuğa göre ayarlamak
  • *ateşli çocuğa soğuk duş.
    *çocuğun yanında küfretmek veya başkasına kötü davranmak.
    çocuk herşeyi ebeveyn'den kapar. iyiyi de kötüyü de.
  • mal olmak.

    siz mal olunca çocuk da mal oluyor. bu istisnasız bi durum.

    bakın uzak akraba 2 yegenim var, ebeveynleri farklı, aynı sene doğdular. biri çok kibar sevimli biraz da çekingen bi çocuktu. diğeri ise anormal hiperaktif, haşarı ve ciddi ciddi sinir bozucu bi serserilik.

    bu 2 çocugun da babası tam ters özelliklerde. kibar çocugun babası tam bi dallama. serseri. haşarı çocugun babası da mükemmel bi insan. çok seviyorum kendisini zaten. kibar düzgün biri.

    bu iki çocuk şu an 10 yaşlarına yaklaştılar belki geçtiler bilmiyorum ve karakterleri %100 değişti. o kibarcık çocuk şu an tam bi mal ve dallama oldu. diger haşarı çocuk ise inanılmaz düzgün, beyefendi bi karakter.

    neden böyle oldular?? cunku babadan ne gördülerse öyle devam ettiler hayatlarına.

    baba neyse o oldular. ebeneyn neyse o olursun. malsa mal, akıllıysa akıllı, bilinçliyse bilinçli. nerdeyse 15 yaşına kadar 4 duvar arasında anne babayla büyüyorsun. gördüğün ve hayatı ogrendiğin tek örnek onlar.

    mal olmayın yani. bu yeterli.
  • çocuklara “prensesim,prensim,aslanım, bir tanem “ gibi kelimeler kullanmak. sonra kreşe başlıyorlar orada herkes prenses, prens.

    not: psikologspor
  • çocuklarına, ebeveynleri gibi değil de arkadaşlarıymış gibi davranmaları.
  • az önce beni arayıp tehtidler savuran velinin yaptığı hata üzerinden gideyim. ama öncelikle konuyu anlatayım.

    bir ortaokul öğrencisi serviste amcasının oğlu olan ilkokul öğrencisi çok fena bir şekilde dövüyor. küçük çocuğun suratında tırnaklanmadan oluşan yaralar ve iltihaplar var. üzeri kan olmus, ağzı ve burnu kanamış. çocuğa ne olduğunu soruyoruz anlatıyor servisteki kızı uyarıyoruz bu senin kuzenin yapma diyoruz. annem döv dedi dövücem diyor yapma kızım diyoruz. ertesi gün kız küçük çocuğun üst sınıftaki ablasını okulundan bizim okula kaçıp gelip dövüyor kızın saçlarından tutup ellerini tırnaklıyor. bu defa okul bitimi 4 öğretmen kızı servisten indiriyoruz ve birdaha yaparsan bizde seni döveriz diyoruz bunuda sert bir dille yapmıyoruzki! servisçiler bize gülüp bizimkileride dövsenizde ders çalışsalar hocam diyorlar, tüm öğretmenler gülüyoruz ve kız servise binip gidiyor.

    akşam bu kızın babası beni arıyor, bağırarak terbiyesiz sen benim çocuğumu nasıl tehtid edersin! görürsün sen! diyor ve ben, bir sey yapmadım, tek değildim çocuğun lafına inanıp hakaret ediyorsunuz bir dinleyin diyorum. ama yok adam bağırmaya devam ediyor ve beni terbiyesizlikle suçluyor, devletten para aldığım için sesimi kesmem gerektiğiyle ilgili konuşuyor. birde beni devlete şikayet edeceğini söylüyor. bende bu durumda dayanamayıp telefonu suratına kapatıyorum ve adam arkadan aramaya devam ediyor. olayın asıl kahramanı kizla konuşan hocamızı arıyorum ve adamı arıyor. adam karşısında erkek olunca olayı dinliyor ve kusura bakmayın hocadanda özür dilerim bizim kız hep yalan soyluyor zaten! diyor. beni birdaha rahatsiz etmeyecegini soyluyor.

    simdi asıl mesele şu:
    1) çocuk yarı hayal dünyasında yaşar olayları kafasında büyütür. sorular sorarak olayı tam manasıyla öğrenmeye çalışın.

    2) çocuğunuzla ilgili problrm yaşandıysa karsı tarafıda dinleyin. hatta çevredekilerle görüşün.

    3) çocuğunuzu problem yaşadığı insanla yüzleştireceğinizi, ona göre anlatması gerektiğini söyleyin.

    4) hiçbiriniz mükemmel varlıklar yetiştiremezsiniz. en nihayetinde küçükte olsa o da bir insan! ve insanların hırsları, istekleri vardır. bunun için kendince küçük yalan söyler ama karşı tarafa acı verir. bunları düşünün.

    5) kendiniz evde yarım saatten fazla katlanamadığınız çocuğunuza öğretmeninin bir yıl boyunca günde en az 6 saat katlandığını, hatta bu durumu katlanmak olarak görmeyip büyüdüklerine şahit olduğu için mutlu olduğunu sizin çocuklarınızı kendi çocuğu gibi gördüğünü bilin!

    6) ya birde çok içten söylüyorum milyarlarca insan üremiş ve varolmuşuz bu olayı çok fazla abartıp dünyaya bir sanat eseri bıraktım havasından çıkın nolur!
hesabın var mı? giriş yap