• bir eğitim ve gelişim süreci olarak outdoor eğitimler örnek gösterilebilir.. tabii outdoor sırasında yapılan bazı aktiviteler insanı bir gerçekten zorlar ve anlamsız şekillerin içine sokar...
  • şirket çalışanlarının bu işe bakışı "bir eğitim yazsalar da bugün işe gitmesem." anlayışında seyreder. ancak gün gelipte kişi eğitim merkezine gittiğinde işler değişiverir hemen. hele bu eğitim bir otelde yapılıyorsa manzara bellidir. birbirini tanımayan insanlar, birbirinden ilk dakikadan itibaren nefret etme potansiyeline sahip insanlar, ne işimiz var lan burda mına kodumun eğitimi diyen insanlar, salonun dışında konuşlanmış dallama çay ve nescafe üçü bir aradalar, masanın önünde duran isimlikler, bir şişe şaşal su, yerine göre limonlu olips şekeri ve otelin isminin bulunduğu antetli kağıtlar, kalemler vs..

    bugüne kadar sayısız eğitimden geçen birisi olarak gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim; bu eğitimlerin pratikte iş hayatıma bir katkısı olmadı. teoride gördüklerimi de ya unutuyorum, ya da daha önce okulda gösterdiler ve ben 1 sene içinde yine unutum. kaldı ki bu benim ilgisiz bir öğrendi olduğumu pekala gösterir.

    ancak şirketlerin buradaki bakış açısı çağı yakalamak topiki altında rekabet ettiği diğer şirketlerden geri kalmamak gibi gelir hep bana. hele o outdoor eğitimleri.. bu nasıl bir özentiliktir, nasıl bir küçük amerika olma merakıdır ?

    - arkadaşlar şimdi bu kütüğü hiç dokunmadan köprü yapıp, önümüzde duran bu jipi bu köprüden geçirip dünya barışına katkıda bulunucaz, aynı zamanda biz insan kaynakçıları olarak aranızdan lider ruhlu kişileri tespit edip gerekeni yerine getiricez.. (bunu duyan bir keko atlar hemen..)
    - bu kütüğü iplerle erelim, sabit makara yardımıyla havalandıralım, benpenseyle kütüğü yontayım, sizler de halatlarla dikin bunu havaya, devirelim karşıya. outdoorcunun aslında demek istediği: " lider ruhluyum.."
    - afferin outdoorcu, lider ruhundan çok etkilendik.. seni direktman yönetici yapıyoruz, kütüğü de götüne monte ediyoruz. her kazancın bir bedeli var.
    - eh peki.. ehe.. napalım.. ehe, lider ruhluyum ama di mi?

    kıssadan hisse işte; benim diyeceğim budur.. bu eğitim programlarının birçoğu konusunda şüphelerim var. çalışanlar için uzun süreliyse eziyet, işveren içinse maddi külfet..
  • şirket içi eğitim öncesinde, ilerinin lider iş adamı olayım diye bu eğitimlere giren üniversiteli küçük brujuvanın da içine girdiği dönüşümdür.

    ben uzak bir çevreden bu insanlarla muhatap oldum. troll benliğimden sıyrılarak size deneyimimi adım adım anlatmak istiyorum.

    bu tarz eğitimlerle ilk muhatap oluşum, bundan sonra da onlarla yüzleşmeme vesile olacak olan, yıllar önce katıldığım değişim * programıydı. bu program bir nebze kalite sahibi olduğundan, yurt dışı öncesi yapılan en ciddi hazırlık kampına sahipti (aslında halen de öyledir, ancak uluslarası program politikası değişmektedir). her neyse, işte bu kültürlerarası iletişimin konu edildiği kampların ilkinde, iletişim anlatmaya şirketlerin binlerce dolara tuttuğu eğitmen bir amca da bedavaya bize bir sunum vermekteydi.

    bu sunum, vücut dili çok önemlidir, adam aşağı bakıyorsa yalan söylüyor, yukarı bakıyorsa düşünüyordur tarzı, bir sunumdu. ancak yollanacak öğrencilerden birinin babası olan asker kartarı da bu sunumu dinlemektedir ve ortalarında ayağa kalkarak sunumu yapan kişinin, ağzına sıçar, "sizin anlattıklarınız gerçekle bir ilgisi yoktur, bu şaklabanlığa katlanacak değilim," der.

    yıllar sonra da bu oluşum içine kendim girdiğimde her zaman için bu eğitimlerin saçmalığını tartışabileceğim insanlar oldu etrafımda. evet, şirket içi neo-liberal pseudo-scientific bu saçmalıklar sivil toplum kuruluşlarının bile içine nüfuz etmekteydi ve hala etmektedir.

    en güzel örneklerinden biri, parlak iş geleceği vaadiyle genç ve bedava iş gücünü sömüren aiesectir(anlayacağınız gibi onlarla bir alakam yok). dernek seçimlerinde kimlerin seçileceği belli olan (kendi yapıların dolayı haklı olabilirler, ancak yine de tasvip etmiyorum), demokratik örgütlenmeyle alakası olmayan bu güruh, yıllık toplantılarında hem eğitim alırlar hem de geceleri eğlenmeye zorlanırlar.

    işte bu eğitimlerde bunların şarkıları ve buna tutturdukları dansları vardır. ne zaman ortamlarına girseniz ve bu şarkılar çalınsa, (pavlov'un köpeği gibi evet) pagan bir cemaat gibi danslarını icra etmeye başlarlar.

    kendi iradeleriyle liberal kapitalist doktrinasyonla yontulmuş bu bireyler, sözümona, sahip oldukları grup bilincini döktürmekteler. daha kurum içi dayanışmayı duymamış, işini metalaştırmış, sömürüyü bizzat öğrenmek için oraya yazılmış kişilerin yapay dayanışması izlemeye değerdir. bana küvetteki güncedeki geçmiş tezahürünü hatırlatır her zaman.

    bu kişiler başka bir kurumdan gelen eğitmenlik ortaklıklarına burun kıvırırlar. onlar ne hegel okuyacaktır, ne de iletişim teorilerini saussure ile değiştireceklerdir. bu eğitimlerin pseudo-bilimsel, indoktrine edici olmaları altında yatan durum basittir.

    "sosyoloji okuyup sosyalist olmayan orospu çocuğudur." *
  • bu eğitimlerin bir kısmında size hakkaten sirk hayvanı muamelesi de yapılır. eşek kadar konferans salonunun bi ucundan öbür ucuna 50 kişinin önünde zıplayarak geçmek, şarkı söyleyerek geçmek vb. şaklabanlıkları toplum önünde konuşmaya alışma egzersizi için yaptırabilmektedirler. ha insan o tarihten sonra konuşma yapmak da neymiş zaten daha fazla küçük düşemezdim diye düşünür o ayrı...

    edit: olay yurdumuzun en saygın en ağıııır kamu kurumlarından birinde geçmektedir, belirtmeden geçemedim
  • öncelikle bunu keşfedenler beyaz yakalı nasıl tokatlanır iyi öğrenmiş şirketlerdir.eğitim adı altında saçma salak öğretiler yaptıkları yetmezmiş gibi bir de şirketlerden servet değerinde paralar kazanırlar.

    şirket çalışanı için ise tam bir zulümdür. bir kere hafta sonlarınızın ırzına geçer. içerik olmadığı için sosyal aktiviteleri de rezalettir.

    yok güven eğitimi, arkadaşlarınla tren yapmalar; yok kafamıza kuşkucu şapkamızı takıyoruz diye şaklaban etmeler, yok pozitif olma eğitiminde karşılıklı 20 insana "bigin ni kidir gizilsiniz" dedirtmeler... her eğitimin çilesi başkadır. ortak bir şey vardır ki o da eğitim sonunda eğitim katılımcıları hakkında bir kelimelik bir tanımlama yapmanız istenir. herkes de kendince bir pozlara girer. iyi şey söylenmedi mi bozulur filan. çekilir çile değildir bu eğitimler.
  • 5 yıl çalıştığım firmada ben de maruz kalmıştım. takım çalışması diyorlar ama bambaşka bir departmandayım, danışma ve güvenlik personeliyle takım çalışması yapıyoruz takımlar halinde fil parçaları çiziyoruz çizim bitiminde birleştirip ne kadar uyumlu bir takım olduğumuzu gösteriyoruz filan. bi kere resmimiz iyi olsa başka sektörde olurduk ve sen farklı departmanların uyumlu parçalar çizmesini nasıl beklersin ? sonra vay efendim her değerlendirmede stres yönetimi eğitimine ihtiyacın var. bak sen şu işe neden acaba ?

    en az bu konu kadar canımı sıkan diğer konu da şirket içi yapılan sezonluk personelin şirketi değerlendirme anketi. ankete girişte hangi şehirde çalıştığın hangi yıl ve ay girdiğini soruyolar ve şikayetlerini memnuniyetlerini bildirmeni bekliyorlar. 2007 temmuzda girip hala çalışan kaç kişi var acaba şirkette ?
    sonra ıyy biz çık kırımsalız.yürüyün gidin lan.
  • olasıdır.

    farkında olmadan önce konuşma tarzınıza yansır. bir süre sonra farkedersiniz ki, her sorunun cevabını açık aralıklar içinde yanıtlar duruma gelmişsinizdir.
    bkz:
    yapıyor olacağız, ilgileniliyor olacağız. geri dönüş sağlıyor olacağız.
    biz? kıymetlimisss.*
    konuşmalarınızın arasına serpişiveren ingilizce kelimeler, samimiyet duvarlarınızdan birine daha balyozu indirecek bir süre sonra.
    bkz:
    aynı line'da olduğumuzun checkini yapıyor olacağız. deferred tax konusu ile ilgileniyor olacağız.

    en abuk sabuk fikirlere sahip çalışma arkadaşlarınızı da dinleyerek zaman kaybedecek, ne diyon lan sen değişik? diyemediğiniz bir noktaya geleceksiniz. bunun adına anlayışlı olmak diyecekler, farklı düşüncelere saygılı olmak diyecekler. bir süre sonra bir bakacaksınız, etliye sütlüye karışmayan, sinirleri alınmış birine dönüşmüşsünüz..

    tüm karakterinizi değiştiren bu eğitimler, sizi gerçek bir sirk hayvanına dönüştürücek ve isteseniz de eski siz olamayacaksınız.
  • üzücüdür.

    bizim eğitimlerden sonra sıklıkla bir aydınlanma oluyor . genelde liderlik, kişisel gelişim gibi konularda alıyoruz. bugün gelen maile göre şubat ayında yine alacakmışız. haydi kızlar okula kampanyası gibi dizi dizi diziliyoruz kızlı erkekli. anlatıcı, sunumu sırasında bizim aydınlananlardan "aaaa evet", "hadi yaaaa" gibi nidalar duyuyor zaman zaman. valla bak. eğlenceli grubuz.

    ben çok cool bir insan olduğumdan hiç tepki vermiyorum. aferin bana.

    yok be, ben de ilgi ile dinliyorum da daha aymadım o kadar hiç. doğuştan lider miyim, neyim?

    bir kere uyuklamıştım da çok mahcup olmuştum kendi kendime. çok hastaydım ama. o sayılmaz bence.

    bir de kitap öneriyorlar sonrasında bize genelde. gelen firmaların kendi çıkardığı kitaplar. ik da eğitimlerden sonra resmen özet istiyor bizden. okuyan arkadaşlardan özet alabilmek için kahve ısmarlamaktan maymuna dönüyorum. işte tam bu kısmı üzücü.
hesabın var mı? giriş yap