• sert cografi kosullari seven, kenevire benzeyen, icerdigi saglam ve dayanikli elyaf yuzunden tekstil sanayiinde gozde olan bir bitkidir sisal. dayanikli yapisindan dolayi hali dokumaciliginda da gozde olmakla beraber en cok banyoda karsimiza cikar. (hani o yaninda yok defne sabunu, yok aloeverali dus jeli falanla ortaya karisik bir hamam tasi yapilip satilan banyo setlerindeki keten rengi banyo lifleri var ya, hah iste, o sisal).
    benim bu degerli bitkiye olan tum sevgim ve ilgimse kedi tirmalama sutunu'nun ana malzemesi olmasi ve mobilyalari pence manyagi olmaktan kurtarmasindan kaynaklanmaktadir.

    sisal bir ozelligi dolayisiyla az biraz insana benzer.
    rivayet odur ki sisal, amerikali ziraatciler tarafindan florida'da yetistirilmeye calisilmis, yucatan yarimadasi'ndan getirilen tohumlarla iyi bakilmis bir arazide ekim yapilmis, yemini suyunu da bolca verince serpilip buyumus, boy pos bakimindan anavatindaki akrabalarini geride birakmis.
    tabii ki onu yetistirecegiz diye ugrasanlar cok sevinmis bu ise.
    emekleri bosa gitmemis, urun boy vermis, florida gunesi altinda piril piril parliyor.
    ugrasip didinmisler ama ithalat angaryasindan da kurtulmuslar. hasat zamani gelince sevincle ektiklerini bicmisler.
    ve gormusler ki, yapraklarin icinde olmasi gereken elyafin yerinde yeller esiyor. "ne oldu da boyle oldu?" konulu kisa bir arastirmadan sonra anlasilmis ki sisal, o guclu, o saglam, o dayanikli icerigini, yani elyafini, zorlu doga sartlarina dayanabilmek, corak toprakta hayatta kalabilmek icin bir cesit savunma araci olarak gelistiriyor. zor sartlarda gelismeye alismis bu bitki hayati kolaylastirilinca, ekmegi elden suyu golden gelince simariyor, boyle boylu poslu ama kof, alimli bakimli ama bos birsey oluyor. o degerli cevherin gelismesi icin zor sartlarla, sert ruzgarlarla, tasli, cakilli toprakla didismesi gerekiyor.

    iste bu ozelligiyle insani andiriyor sisal.
    sorunlari bireyin yerine birileri cozumlemeye kalkmazsa, engellerle savasmasina, zorluklari kendi basina asmasina, yurek yakan guneslere, ic donduran ruzgarlara, hatta aradabir ahmak islatan yagmurlarina direnmeye calismasina izin verilirse aha boyle degerli bir cevher gelistirebiliyor insan kendi icinde.

    inanmazsaniz deneyebilirsiniz. yerlestirin beni florida'ya. engel mengel hakgetire, kolay bir hayat verin. gucluklerle ugrastirmayin, benim yerime cozun sorunlari. bakalim ne oluyor.
    denemesi bedava. (en azindan denek icin.)

    tamamen bilimsel bir deney ugruna...
    yoksa sey degil...
  • milyonlarca lifinin sıkıştırılması ile en hakikatli dart tahtalarının üretilmesine yarayan bir bitkidir bu ayrıca.
  • afrikada yetişen sisal bitkisinin yapraklarından çıkan parlak elyaf.
  • farsça ve kürtçede günlük konuşma dilinde "30 yıl" manasına gelen bitişik sözcük.
  • tanganika röportajı'nda "sizâl" olarak adı geçen bitki. ilgili mısraları yazmak gerekirse,

    ...
    biliyorsun,
    tanganika güney doğusunda afrika'nın.
    120'den çok kabilede 10 milyon kadar insan.
    müslüman, hıristiyan, putperest.
    biliyorsun,
    belli başlı ürünü: kahve, davar ve sizâl.
    sizâlin yaprakları yalın, yeşil kılınçlardır,
    urgan, halat, çuval filân yapılır.
    ...

    nazım hikmet
  • polisaj işleminde genellikle manuel disklerdeki kumaş malzemesi olarak sisalden mamul fırçalar kullanılır
  • sıkıştırılmışı dart tahtası yapımında da kullanılır.
  • ks. streams and iteration in a single assignment language

    1980'li yıllarda parallel processing çalışma biçimine yönelik geliştirilmiş, söz dizimi pascal'a benzeyen, fonksiyonel programlama dili. sisal ile yazılmış program kodu derlendiğinde, otomatik olarak hedef programın birden çok mikroişlemci/mikrobilgisayar tarafından paralel şekilde işletilebilmesine olanak sağlayacak program/veri akışını* tasvir eden bir yönlü graph* dil çıktısı (form) * üretilir. başka bir translator bu graph'ı input alarak, hedef multiprocessor bellek mimarisi (smp, numa, distributed, vb.) için optimize eder ve ikinci bir graph çıktısı* üretir. nihayetinde ara kod derleyici bu son graph'ı da alarak c kodu üretir ve hedef mikroişlemci mimarisine yönelik derleme için back-end'e paslar ve makine kodları üretilir. böylece paralleleştirme işlemi programcı tarafından değil, arka planda implicit bir biçimde derleyici tarafından gerçekleştirilmiş olur. günümüz itibarıyla sisal ölü bir dil olarak kabul ediliyor. yıl olmuş 2020, biz hala openmp/open mpi falan amelelik kasıyoruz. adamlar kırk sene önce yemiş bitirmiş mevzuyu, zamanında haskell'ı da etkilemişler. fonksiyonel programlamanın gözünü seveyim... (bkz: iyi ama o saman ayabalay uçay gidey)
hesabın var mı? giriş yap