• hiç unutmam, ilkokuldaydım, babama yalvar yakar o zamanların tabiriyle tombo kalem aldırmıştım. ödev yapıyordum bir akşam saat 7 civarı filandı galiba. kalemin ucu bitti. evde de uç yok. dışarda at gibi yağmur yağıyor.

    çıktım evden uç almaya gittim. genzim yandı. nispeten de nezih bir semtte otururduk, yağmurun kokusuyla karışmış o turbalık gibi kokan hava...

    geçenlerde ankarada geldi bu koku burnuma, tabi bu çağrışımlarda peşinden. insan masum olduğu o yıllara arada bir selam vermek istiyor.
  • kamyonlarla kömürler gelir yığılırdı apartmanların önüne sonra gariban apartman görevlileri parçalayarak taşırlardı kömürlüğe... apartman bacalarından simsiyah dumanlar çıkardı, havadaki o renk iyice çekilmez hale getirirdi kış aylarını ve ciğerlerine yapışan o yakıcı koku...
  • sağlıklı yıllardı. bana her zaman köyümü hatırlattı. . o zaman benden eski bir hikaye 'bu sıralar köye gidersek sende gel mutlaka, ah bir gün buluşursak kestane benden. her ne kadar sobada patladığı kadar güzel olmasa da olsun. en yakın zamanda köye gideceğim 1 poşet kestane ile. mutlaka odun toplayıp o sedirden sert yastığa dayayacağım sırtımı ve gaz lambasını yakıp sobadan çıkan odun çıtırtılarını dinleyeceğim. öğlenden kalma kemikler mutlaka olur. özenle ayırıp poşetleyeceğim ki akşam evin önüne doluşan köpekler rahat rahat yiyebilsinler. korktuğum için uzaktan seyredeceğim onları tabi yalnız olmam anneannem, dayımlar, annem falan kalabalıkta olacak ora. gelen giden misafirler dolup boşalan çaydanlıklar. ay çok heyecanlandım şu an ! akşam anneannem kesin eski hikayelerden anlatır bize annemle babamın düğününden bahseder, dayım da eğlenceli espiriler yapmaz. ama biz yalandan da olsa güleriz, kalbi kırılmasın diye bıdır bıdır, ortalıkta ellerinde pişti kağıtları. çok biliyor gibi dolanır ufaklıklar. zorla buldukları defterin sayfalarını yırtıp isim şehit oynarız hep beraber. of of… sabah erkenden gidersek ben dağa tırmanırım biraz fotoğraf çekerim. köyde kapı çalma adetimiz yoktur, zaten herkesin kapısı açık olur. dışarıda kar kıyamet kopsa da soba başında oturan dedeler kapıları kilitlemezler. köyde öyle herkesin televizyonu yok, park falanda yarım yamalak kıçı kırık bir salıncak bir de taktirevalle var. hemde park mezarın yanında kolay kolay gitmez çocuklar oynamaya o yüzden hemen hemen her evin balkonunda hasır iplerle asılıdır salıncakları, özellikle de yeni doğmuş bebekleri koyar anneleri. uyusun diye sallayıp dururlar. ‘anlatırken gözümün içi parlıyor resmen. öksürük nöbeti geçiriyorum bir yandan ama düşünmek çok eğlenceli be.’ bir bakkal var aklın durur fareli bakkal. gitmeye korkar insan içerisi rutubet, pis sakız desen tarihi geçeli en az 4 5 sene olmuş rafta. toz tutmuş çikolatalar. sebze falan da satacak manav yok. kocaman bahçeleri var onların, bahçelerinde domatesleri, biberleri. o kadar lezzetli ki önüme çiğ köfte koysan yemem yani. geçenlerde köye gittim cenaze var diye ulan herkes ağlıyor bir yandan, bir yandan da tandırlarda yufkalar, gözlemeler, ocakta çaylar. neredeyse öldüğüne sevinecek küçük çocuklar koca karılar. bir de at görürsem orada deymesinler keyfime. bu gazla ben yaşarım bir 50 sene daha.'
  • 2014'lü yıllardır. her allahın günü oha bu ne sis diyorum pencereden kafamı uzatmamla olayın sis olmadığını anlamam bir oluyor.
    bir tek ben mi doğalgazla ısınıyorum oğlum memlekette?
  • aralık 2014'tür. mevki olarak da hatay/izmir
  • akciğer kanseri vakalarının artacağının habercisi olan yıllardır. her ne kadar kendisi kokusuz bir gaz da olsa o kokuya neden olan ürünlerin arasında karbonmonoksit de bulunmaktadır.
  • her kış olduğu gibi bu kışta ciğerlerimizi şenlendiren güzide koku.
  • 2014 lü yıllar olup istanbul'da is kokmasın diye evi dahi havalandıramadığımız yıllardır. rüzgar çıktı çıktı yoksa özellikle akşamları dışarıda havadaki gidişat sakat.
  • 06.12.2014 22:18 de kokuyordu çok iyi hatırlıyorum... ne günlerdi...
  • antalya için de 2014.
hesabın var mı? giriş yap