• şoray uzun yolda öyle bir yol açtı ki, kaç yıl geçti üzerinden hala açtığı yolda hala durmadan gezi programı konseptleri yapılıyor ve izleniyor.

    örneğin gezelim görelim trt'nin gezi programıydı. sunan hanımefendi "eveet canım anadolumuz" diyerek başladığı cümlelerle zorlama oryantalizm güzellemesi yapan bir beyaz yakalı misali, köylerde yemek standı kurdurur: 'mikrofonumuzu şimdi de ekmeği pişiren teyzemize çevirelim, şimdi çocuklar yerel kıyafetleriyle düğün oyunlarını sergileyecek' diyerek altmışlı yıllarda alelade kurulmuş bir etnografya müzesi'ni dolaşıyormuş hissiyatı bırakıyordu. bu düzeyli ve sıkıcı programların halkı bunalttığı bir anda o geldi: şoray uzun...

    halkı olduğu gibi kabul eden, yeterince absürt, bulunduğu ortama uyan, bir iki soru cevaptan sonra karı-koca ilişkilerini sorgulayabilen, şive komedisini de yumuşatarak düzeyli bir mizah unsuruna dönüştüren bir adamdı şoray uzun. skeçleri bugün youtube'de yapılan kara mizahlı içeriklerin ilk adımlarıydı. ondan sonra yapılan hiçbir gezi programı ona dipnot düşmeden bir şey yapamadı. gezelim görelim bitti. yurt dışı gezi programları türedi. yurtiçi gezi şovları onun taklidi olmadan yaşayamadı.

    evet az evvel kanalları değiştirirken fark ettim. kanalın adı trt belgesel, programın adına da (bkz: ailenin yeni üyesi) yazmışlar. benim tek gördüğümse, adamın suratının ardından (bkz: şoray uzun)'un gülümsediği gerçeği.

    debe editi: burası bir karpuz tarlası, burası bir karpuz tarlası..
  • bu programda geçen her diyaloğun üşenmeden bir yerlere yazılması gerekir bence... başka hangi millet sorulara bu kadar güzel, bu kadar tatlı yanıtlar verebilir ki?

    şoray: incirin faydalarını biliyor musunuz peki?
    teyze: valla bi zararı yoktur...
  • hangi yörede olduğunu anlamadığım (karadeniz olası)bir programında şuna denk geldim..

    şoray ve yerde ekmek,pide işte neyse yapan bi teyze var evlilik eş meş sohbeti açılınca;

    şoray:teyze söyle şimdi eşini seviyon mu?
    teyze:hee seviyom(kikirder)..amcamın oğlu niye sevmiyim..

    anadolu insanına hayran olmamak elde değil..
    sadece seviyodur işte..bu kadar basittir..öyle veya böyledir..
  • hiç üşenmeden, amasya'nın 1900 rakımlı köyüne giderek,
    an itibarıyle iki senedir görmediğim babaannemin evinin önünde cızlak yapımını gösteren program. büyük teyzem ve eniştemin aşk hikayelerini de ekrana taşıyıp, birbirlerine seni seviyorum dedirtmiş, ve tüm ailenin yerlere yatmasına, telefonlara sarılmasına neden olmuş hadise. ailece hastasıyız artık şoray uzun'un. kendisine "gel bizim oğlumuz ol" diyecek kıvama geldik, öyle diyim ben.
  • yine her programında görülebilen teyzelerden biriyle aşağıdaki şekilde bir diyaloğun geçtiği tv programı

    - teyze eşine ne oldu?
    - geberdi
    - ...!?
    - ...
    - pek sevmiyordun heralde eşini?
    - yo seviyorudum ama geberdi

    allahaşkıynan tezye ya! geberdi denir mi be ya!
  • bir programda şoray ; yer sofrası başında , koca bir butun içine bir kilo soğanı ince ince kıyıp koyar. sonra bunun tarifini veren ablaya sorar:
    - nasıl çıkacak şimdi bu elimdeki soğan kokusu, aammaaan hüff?
    - nasıl olcak, yıkıyıvercen şimdi buleşikleri
    - !? ( şoray kopar )
  • şoray'ın adeti üzerine nerde bir ağa görse onun kıyafetini giyip bir süreliğine köye ağalık yaptığı program.

    şoray ağa yayılmış sağa sola emirler vermekte, milleti fırçalamaktadır. önünde çiğ köfte yoğuran adama bulaşır.
    - ne var bunun içinde?
    - ağam kırk çeşit malzeme var bunda.
    - hadi ya? say bakalım. sayamazsa kaçta kaldıysa o kadar sopa vurulsun buna! (söylediklerini sayması için bir görevli tahsis eder)
    - sayarım ağam; bulgur, isot, salça, baharat..(takılır) ağam yirmi çeşit baharat var ben yirmiden devam edeyim..
  • şoray, sivas' ın kangal ilçesinin bir köyünde, içeride oturan kişilerin bildiği, fakat şoray'ın bilmediği bir adamın evinde (mahmut abi) köyün yaşlılarıyla sohbet etmektedir.

    şoray - burası kimin evidir?
    birkaç kişi - mahmut abinin evidir, mahmut abi, diye olayı aydınlatmaya çalışır. o anda şoray dönüp hemen yanında oturan amcaya " kimdir bu mahmut ?" diye sorar.
    amcadan yaran diyaloglara malzeme çıkaracak bir cevap gelir " evin sahibi ".
  • samimiyetin doruklarinda bir gezinti.

    karadeniz'den, balikci teknelerinden eda ettigi hasbihallere yetistim bu bolumde.

    omrumun bes yilini trabzon'da gecirdigimden karadeniz insaninin gonlumde ayri bir yeri var.
    o menzilden izlemeye koyuldum bu aksamki bolumu; efsane kaptan'la koyu bir muhabbet donuyordu.

    soray : kaptan sahilde kolu olmayan birkac balikciya rastladim. nedir mevzuu?
    kaptan: bir donem baliklari dinamitle yakalardik. balik surusu gordugumuzde dinamiti hazirlardik. fitili tutusturuduk. dinamit, fitili yaniyor halde, elde, havada atilmayi beklerken tekneden biri: "usaam, buyuk baliklar hala gorunmedi. az bekle daa" der. bizim lazlarin bir huyu var. ayni anda iki isi birden dusunemeyiz. (sagdic, su samimi itirafa, su kendisiyle magrur bir sekilde dalga gecen ifadeye bak bi hele.) buyuk baliklar denizde gozukene kadar oylece bekler. ondan sonrasi malum.

    bu esnada soray'in salladigi tirivirilardan birkac balik cikar. efsane kaptan durmaz burada da patlatir:

    - le helal olsun saa...
    - hehe!
    - iki cesid baluk duttun. biri mezgit, biri...

    (es verir)

    - la birakacaum bu i$u!
    soray: hayirdir kaptan?
    - geldin gonyanin duzluunden, dutaysın bizim burda baluk.
  • dün akşam yayınlanan bölümündeki şu dialogla koparmıştır

    şoray +
    kaynana -

    +gelini neden böyle oturtuyosunuz?
    -kıbleye dönük oturtuyoz
    +ne o kesecen mi kızı yoksa
hesabın var mı? giriş yap