• yayınlanan kılavuza göre uygulanabilirliği şüphelidir. şöyle ki;

    duyuruda yazanlara göre,

    -15.000 sözleşmeli öğretmen alınacak ve bunun için alım sayısının 3 katı kadar aday, yani 45.000 kişi mülakata çağırılacak.

    -çağırılacak bu 45 bin kişi için ise 18 ilde komisyon kurulacak. (her ilde kaç komisyon olacağı belirtilmemiş, sanıyorum ki sadece birer tane olacak)

    - mülakata çağırılacak öğretmenlerin öabt sınavına katılmayacak olan kısmı bu haberde yazdığına göre (2753 x 3 = 8259 kişi yani yaklaşık olarak 9 bin diyelim) 15.08.2016 ile 26.08.2016 tariheri arasında mülakata katılacak.

    - öabt'den sonra mülakata katılacak olan 36.000 kişilik kısmı ise 19.09.2016 ile 27.09.2016 tarihleri arasında mülakata alınacak.

    ***

    şimdi bir hesap yapalım:

    -mülakata alınacak 36.000 kişi var.

    -mülakat süresi hafta içi, hafta sonu demeden tam 9(dokuz)gün.

    -18 il komisyonu var.

    -eşit bir dağılım olacağını farzedersek her komisyona 2000 kişi düşüyor.
    (ama biz hesaplamamızı 2000 kişi değil de 1500 kişi üzerinden yapalım, iyimser bir sonuç çıksın)

    - kılavuzda yayınlanan ölçeğe göre adayların değerlendirileceği her biri 0-5 puan olarak derecelendirilecek 20 tane kriter var.

    --- spoiler ---

    20 kriterden sadece 5 tanesi şöyle mesela
    1 konu çerçevesinde teknolojik ve bilimsel gelişmeleri yakından takip ettiğini
    hissettirir, teknolojik gelişmeleri uygun ve ayrıntılı biçimde açıklayabilir. 0-5
    2 bilim ve teknolojinin eğitimle ilişkisi hususunda getirdiği öneriler ve
    yorumlar konuyla tutarlılık arz eder. 0-5
    3 bilim ve teknolojinin eğitimle ilgili olumlu ve olumsuz yönlerini konuyla
    ilişkilendirerek ifade eder. 0-5
    4 dünyadaki bilim ve teknolojinin eğitime getirebileceği yeniliklere ilişkin
    konu çerçevesinde değerlendirmeler yapabilir, örnekler verir. 0-5
    5 millî eğitim bakanlığınca uygulanan eğitim teknolojisi ile ilgili proje ve
    çalışmalardan (fatih, eba vb. projelerden) yeterince haberdardır. 0-5

    --- spoiler ---

    -bu 20 tane fantastik kriteri gözlemleyebilmek için her adaya 5 dk zaman ayırdıklarını farzedersek.

    1500 x 5 = 7500 dakika eder.

    7500 / 60 = 125 saat (bir komisyonun 1500 aday için harcayacağı toplam süre)

    125 / 9 = 13,8 saat ~ 14 saat diyelim biz ona (komisyonun günlük çalışma süresi)

    yani bu şu demek:

    9 gün boyunca sabah, akşam, hafta içi, hafta sonu demeden komisyon sabah 8'de mesaiyi açacak; tuvalet, yemek, sigara, çay vb. molası vermeden aralıksız mülakat yapacak. (8+14=22) gece 10'da mesaiyi kapatacak.

    ve sonra;

    insanlar kpss puanına göre değil de bu mülakattan aldıkları puana göre sıralanıp atanacaklar.

    bu sözü kurmadığım gün geçmez oldu ama durum yukarıda bahsettiğim şekilde ilerleyecekse söylenecek tek şey de bu sanırım;

    "insan gerçekten hayret ediyor"

    ***

    işin bir diğer boyutu da şu ki, bu atanacak öğretmenlerin göreve başlama tarihi, 10 ekim 2016, okulların açılma tarihi ise 19 eylül 2016. meb'ın geçen dönem başlattığı uygulamaya göre bu atanan arkadaşlar adaylık eğitimine mi alınacaklar, yoksa hemen mi göreve başlayacaklar bu da muamma.

    ***

    yapılan çalışmalar iyi niyetli olabilir, ülke zor şartlar altında olabilir vs. ama işin bir de mantıksal ve uygulanabilirlik kısmı var. her işimiz böyle kervanı yolda düzme mantığıyla ilerlerse vayy halimize.

    ***

    şunu da belirtmeden geçmeyeyim, bu atamalar mülakat puanına göre olduğu ve mülakatlara itiraz süresi 3 gün ile sınırlandırıldığı sürece atamaların olması imkansıza yaklaşır. atanamayan herkes itiraz ederse, süreç işleyemez ve çöker.

    ***

    işin bir de mülakat boyutuna değinecek olursak, -sanmıyorum ama- mülakatları göstermelik yapma durumu olursa ancak o zaman sistem daha adil ve sorunsuz bir şekilde ilerleyebilir diye düşünüyorum.

    formaliteden kastım da, verilen cevapları ciddi ciddi değerlendirmekten ziyade öğretmen olabilir, olamaz noktasında ele alıp, çok absürt karakterler olmadığı sürece herkese aynı puanı verip, atanmalarını kpss puan sıralamasına denk düşmesine sağlanması şeklinde olabilir.

    ***

    not: komisyon sayısı 18 değil de daha fazlası olursa ne ala.. yukarıdaki hesap çöker ben de mutlu olurum hatta. ama şu entry'de belirttiğim noktalar da ayrı bir önem kazanıyor o zaman.

    (bkz: #62113224)
  • matematik 375
    fizik 156
    kimya 143
    biyoloji 154
    bilişim 150

    din kültürü ve ahlak bilgisi 1479

    bu kaçıncı atama oldu unutuyorum ama tablo böyle. yeter artık bitmedi mi din öğretmenleriniz. bütün idareleri bunlardan kurdunuz tamam. bırakın da garip halk da atansın ekmeğinin peşinde koşsun. bakın artık bilimden, ilericilikten, kötü egitim şartlarından ya da git gide artan cahillikten bahsetmiyorum. diğer çocuklar da bu ülkenin insanları. onlar da karınlarını doyurabilsinler.
  • mesleğimin beş paralık edilmesindeki son noktadır.
  • sen doğu ve gdoğuya gönderdiğin öğretmenleri ahır dan bozma elektriği suyu olmayan , tezek le ısınan ( !) sınıflara mahkum et. bu koşulları düzeltmek için çabalayanlara : valla ödenek yok diye bir kuruş yardım etme ama bi top kağıt alanadığın bir sıra gönderemediğin yerlere ikide bi sözümona müfettiş gönder.

    allahın dağ başına atadığın öğretmenler verdiğin maaşın 4 de birini adı servis kendisi ölüm tuzağa olan arabalara versin. ne can güvenliği olsun yaşadığı yerde ve okulda ne mal güvenliği.

    sonra çık :

    " güneydoğu'da öğretmen tutamıyoruz " de.

    bu sorunları gidereceğine de insanları üstü kapalı mahkum et orda çalışmaya. şu kadar sene orda çalışacaksınız yoksa ataram ha diye.

    modern kölelik tir getirmek istedikleri ve getirecekleri.

    zaten merak etmesinler şu saaten sonra g.doğudaki bir dolu yere sadece orda yaşayanlar başvurur öğretmen olmak için.

    azıcık aklı olan adam limon satar yine gitmez oralara. sakın " ama öğretmenlik mesleği kutsaldır ama idealizm filan demeyin. kalbinizi kırarım.
  • soktugumun sınavından yüksek not alabilmek için bi sürü borca girip gecemi gunduzumu kütüphane, dershane köşelerinde curuttum ben. şimdi o soktugumun 90 puanıyla, türkiye derecesiyle vasfı, titri şaibeli adamların karşısında sevimlilik mi yapıcam? hangi ülkede yasiyorsunuz? o kadar insanı bi haftada nasıl değerlendirip sağlıklı bi eleme yapacaklar? sene başında "50 alanı mülakata alıyoruz" deseler ona göre plan yapar, zaman-emek-para israfindan kurtulurdum. ay olmuş ağustos, akşama kadar analitik geometri, soyut cebir çalışıyorum ben, nasıl bir sinir harfiyle baş etmek zorunda birakildigimi hayal bile edemezsiniz. ıstemiyorum arkadaş, her söylediklerine he demek, sürekli pazardaki zerzevat gibi secilmek istemiyorum ben. belki aradan yırtarım diye oramı buramı kapatıp da mülakata gitmek istemiyorum.
  • azalarak biteceğini düşündüğüm öğretmenlik çeşidi. bir öğretmeni doğuda tutmanın yolu zorunlu olarak 3 yıl 4 yıl 5 yıl tutmaktan geçmemeli. nitekim başladığı gibi devam etmeyen bir öğretmenlik türü görüyoruz. başladığında 4+2'ydi ve herkes nasıl olsa devlet indirir süreyi ya da seçim var sözleşmeli öğretmenlik kalkar diye düşünerek gitti gideceği yerlere. başta asla eş durumu tayini yok. ölseniz de memleketinize gidemezsiniz diye saçma sapan gerekçeler sunuldu. sonra ne oldu ? yavaş yavaş esnetilmeye başlandı kurallar. önce iki sözleşmeli öğretmene bu hak verildi. daha sonra sağlık özrü olanlara verildi bu hak. daha sonra 3+1 e düşürüldü güya. şimdi de 3 yılını doldurmuş öğretmenlere verildi hak. tabiki verilsin. herkes anasının ak sütü gibi hak ediyor bu hakkı. çünkü o kadar saçma bir sistem var ki şu an, kadrolu olanlar sınırsız yer değiştirme hakkına sahipken, sözleşmeli olanlar asla bu hakka sahip olamıyorlar. ama yeaaa siz bunu biliyordunuz neden ağlıyorsunuz diyenler olursa eğer bu öğretmenlik sisteminin ilk çıktığı haliyle şimdiki hali arasındaki farklara baksın.

    nedeni doğuda öğretmen tutmakmış güya. buna da destek veren genellikle doğuyu görmemiş kişiler oluyor ya da atanamamış kişiler oluyor. insanlar tabiki 21'i açıp neresi gelirse gidecek. öğretmenlerin öyle diğer meslekler gibi alternatifi yok. en büyük çalışma kapıları devlet kapısı.

    kesin ve kesin bitecek bu sözleşmeli öğretmenlik, ama bugün ama yarın bir şekilde bitecek ve burada ağzını yaya yaya konuşanlar tüm entrylerini silecek.

    bu işin tek çözümü doğuyu cazip hale getirmektir. doğu öyle cazip hale gelsin ki giden kişiler gelmek istemesin. ek ücret verilecekse ek ücret, lojmansa lojman. kalacak yer sıkıntısı, ulaşım sıkıntısı, ısınma problemi vs. vs. bu sorunlar halledilsin bak bakalım insanlar geliyor mu geri.

    mutsuz öğretmenler mutsuz bireyler yetiştirir, mutsuz bireyler ile birlikte mutsuz toplumlar meydana gelir.

    not : istifa etmiş sözleşmeli öğretmen eşi.
  • öğretmenler arasına nifak tohumları serpen bir uygulamadır. ayrıca sözleşmeli öğretmenlik yapanlardan, bilmemne vergisi kesilmeye başlanacağına dair bir yazı geldi bugün. yaklaşık 50 ytl'yi buluyor kesinti. sinirden çıldırdık cümleten. yök başkanına yüzde 200 zam yapılırken, reva mı bu? sen emeklilik hakkı verme, kıdem verme, öğretmenden sayma ama sömür; sonra da parasını kes!

    fakirden alıp, zengine veriliyor ülkemde. bu işte bir teslik var ama kimsenin sesi çıkmıyor. üstelik tüm bu şartlar altında her şeyin başı olan eğitim sisteminde aksaklık olmaması bekleniyor. aç ayı oynamaz bile kardeşim, nasıl kaliteyi arttırsın? nasıl sınıfta ay sonunu düşünmeden ders anlatsın?

    (bkz: oh ne ala memleket)
  • yanlış anlaşılan bir şey var. sanıyorlar ki öğretmenler sözleşmeden korkuyorlar. emekliliğe kadar yatmak istiyorsunuz diyen bile var. kazın ayağı öyle değil işte. bak balık baştan kokuyor zaten. ne diyor? alınacak her kadro için açılan kadronun 3 katı kişiyi mülakata alacağım diyor. ne anlıyorsunuz bundan? sen 90 ile gireceksin bi yanındaki 89 bir yanındaki 65. 90 ve 89 atanmayabilir ve keyfekeder 65 alanı atayabilirim zira bana göre o daha uygun. burada uygundan kastedilen nedir hemen hemen hepiniz anlamışsınızdır. daha önce çok örneğini gördük bu mülakatların. hasbelkader atandın diyelim o zaman da işin bitmiyor. zaten ilk 6 ay ders vermiyorsun birilerinin yanında 4 yılda alamadığını düşündükleri öğretmenlik mesleğinin eğitimi alıyorsun. bunu da başarı ile geçtin stajyerlik kalkması için başka bi nane geliyor önüne hadi diyelim burada da sorun çıkmadı o zaman atanmış sözleşmeli öğretmen olarak işe başlıyorsun. ilk yılında sorun çıkmaz çünkü kimse ne halt olduğunu bilmiyor ama yakından izleniyorsun. izlendiğin konuyu açık açık yazmama gerek var mı bilmiyorum. sene sonunda bizden veya bizden değil kararı veriliyor ve ona göre bir sonraki yıl için tekrar sözleşme imzalıyorsun. imzalarsan şanslısın. peki ya seni "beğenmedi" diyelim müdür efendi o zaman ne olacak? orası artık karadelik, ben bilmiyorum bilen varsa beni de aydınlatsın. tahminim artık işsiz olduğun ve yukarıda yazdığım süreçlere tekrar dönmen gerektiği. kpss de dahil! gerçi fişlendikten sonra kpssye çalışsan dahi mülakatta çakarsın. bu 5 yıl içerisinde devamlı diken üstünde birilerini yalayarak geçirmeye çalışan öğretmenden verim alınabileceğini düşünmek hayalperestliktir arkadaşım. tamam ben tek tabanca adamım ve gittiğim yerde internet varsa inan 5 değil 55 yıl bile kalabilirim gibi geliyor bana. amma ve lakin herkes benim gibi değil kimisi esnaf ile evli kimisi özel sektörde çalışan birisi ile evli ve inanın bana atama bekleyen öğretmenlerin yarısından fazlasının halihazırda çocuğu var. atanacak kadınsa muhtemelen çocuğu da alıp 5 yıl doğuya gidecek. o doğuda tek başına çocuklu kadının başına gelecekleri kim hesaplayabilir, nerede o güvenlik? devlet bana bunu sağladı mı da tek başına çocuklu kadını 5 yıl çakılı gönderme cesaretinde bulunuyor? atanan erkek olunca da karısını çocuğunu bırakıp gelecek. e yazık değil mi o bebeyi 5 yıl babasız bırakmak?
    bunlar detaylar, durumun vehametini gösteren ayrıntılar asıl mesela öğretmen kadrosunun kendi istekleri doğrultusunda hareket edecek insanlarla dolduruluyor olması.
    bunların hiç biri seni ilgilendirmiyor olabilir, büyük şehirde özel bir okulda çocuklarını özel bir eğitim ile yetiştiriyor olabilirsin amma ve lakin çocuklarının beraber yaşayacağı toplumu da ahanda bu yukarıda da anlayabileceğin kindar ve dindar bir nesil yetiştirmek üzere görevlendirelecek öğretmen kadrosu yetiştirecek.
    bu habere ben sevindim demeden önce şöyle bir etraflıca düşünün. kimsenin hakkının gasp edilmediği bir yöntemle insanlar emeklerinin karşılığını almak istiyor. bu kadar!

    not: imla.
  • sözleşmeli olmak, 3 günlük dünya diyerek geçirdiğimiz şu ömrümüzde hayatını etkileyecek kararları ve olayları ertelemek demektir.
    bulunduğum yerde 2.yılım dolacak 8 gün sonra. seneye 3, ocak ayında da eş durumuyla eşim nerede olursa oraya. size çok kolay geliyor belki ama siz bir de bizlere sorun. atıp tutmayın uzaktan. sevmiyor değilim, mutsuz da değilim, öğrencilerimi de okul ortamımı da çok seviyorum, okulda zaman nasıl geçiyor anlamıyorum bile. iran sınırına yakın, köyümsü bir ilçedeyim, merkeze 80km civarı o yüzden merkeze de ayda bir iki falan gidiyorum, yine de seviyorum.
    ama özlem çok başka bir şey. hayatını ertelemek zorunda olmak, önemli gördüğün davetlere gidememek (en yakın arkadaşım sırf ben katılabileyim diye bana uygun bir tarih belirledi düğünü için), bu kadar belirsizlik içinde sevdiklerinden uzak olmak çok başka bir şey.
    herkes sizin kadar güçlü olmayabiliyor arkadaşlar, o yüzden eleştirmeden önce bunu da göz önünde bulundurun bence. sikik sokuk mesajlar atacaksanız da atmayın lütfen. insanın bu durumda yeterince canı sıkılıyor çünkü, zahmet etmeyin.
  • müdür öğretmenleri tanıtırken;
    -türkçe öğretmenlerimiz x hanım,y bey...,
    -matematik öğretmenlerimiz...,
    -ingilizce öğretmenlerimiz...,
    ...
    ...
    şeklinde gidiyor,
    sonra öğretmenler odasında bir köşede duran üç öğretmen arkadaşı göstererek;
    -"bular da sözleşmeli" diyor,ne branşını söylüyor,ne isimlerini.

    yaşanmış bir olay arkadaşlar,
    öğretmeni bu kadar aşağılamak da nedir yahu,bir de bunu yapan okul müdürü.
hesabın var mı? giriş yap