• muazzam bir yapı. önüne geçip aşağıdan tepesine doğru baktığınızda insanın olup olmadığını bile bilmediği kavramlara (bkz: tanrı) olan inancından dolayı neler yaptığını anlayabiliyorsunuz. biraz sıksanız ağlayabilirsiniz hatta. o derece muhteşem, saygı duyunulası yapıt
  • strasbourg'un battal boy katedrali.

    bu gotik katedralin digerlerinden farki 1 (bir) adet kulesinin olmasidir. boyle de tarz bir katedraldir. lakin bu durum yaparken ongorulmemistir. 1100'lerde "hadi avrupa'nin en yuksek katedralini yapalim lan, var misiniz" diye gaza gelinmesi sonucu insasina baslanmistir. 1400'lere gelindiginde bugunku halini almistir ama basta planlanan nihai hali bu degildir. o donemde avrupa'yi istila eden cagin vebasi olan veba iscilerin, hatta sehrin canini feci yakinca katedralin yapimi da durdurulmak zorunda kalinmis. veba gectikten sonra da "baymasin.." diyerek yapimina devam edilmemistir. oyle tek kuleli tarz bir katedral olarak avrupa'nin uzun sure en yuksek dini binasi kalmistir.

    tek kuleye sahip olmasi, o kulenin de heybetli, cusseli bir sey olmasi sebebiyle katedralin surekli kulenin bulundugu tarafa dogru batma ince ince batmaktadir. katedralin icinde bir de astronomik saat bulunur. parayi bastirip kulenin zeminine kadar tirmanmak mumkundur. burada pasta kent strasbourg'un cok tatli bir manzarasiyla karsilasirsiniz. merdivenler oldukca cetrefillidir, binlerce basamak vardir ve ayni anda enine iki kisi zor sigar. distan gercekten muazzam gorunse de vitraylari notre-dame de paris'inkilerle yarismaktan cok uzaktir.

    bir de strasbourg'da kaybolursaniz "kafanizi kaldirin" demelerinin sebebi de budur. sehrin neredeyse her yerinden gorulebilir bu katedral ve kafanizi kaldirdiginiz vakit sehrin en buyuk meydaninin nerede oldugunu bulmaniz isten bile degildir.
  • https://yadi.sk/i/gtzplhm3bwwkd

    soyle bir fotografini cektim bu cumartesi.
  • genelde pazar günleri önünde, yöresel halktan kostümlü insanlarin bilmemne kasabasinin kurtulusu, azize christina (atiyorum) nin katledilisi gibi tarihi olaylari canlandirdigi büyüleyici yapit.
  • ortasında durup tavana baktığınızda "oha ne kadar uzak" dediğiniz bir mekandir... sanki yapilma amacı "aha gotik dediniz işte gotik" ya da "size does matter" demektir... ayrica, katedralin bulunduğu meydanda bir tane çizgifilm oyuncaklari figürleri satan dükkan bulunur, red kit, bugs bunny falan, o kutsalliği buna yormak da mümkündür...
  • avrupa'nin en guzel gotik eserlerinden biri...
    insaasi 1176'dan 1439'a kadar surmus, on cephesinde, eski ahitten muhtelif hikayeler aktarilmis olup, içinde kocaman bir org, heybetli bir sahn, zeytin daginin temsili bir heykel kompozisyonu ve yetmiyormus gibi bir de astronomik saat bulunduran 142 metre boyunda saheser...

    buna ilaveten, bu ulvi yerde bugun itibariyle gerceklestirilmis bir ziyaret esnasinda, 12yy vitraylarindan ve asmis tas isciliginden kafayi kaldirmakla, tavanda kalplerimizi husu ile dolduran bir manzara ile karsi karsiya kaldik...

    isa'nin animasyon dunyasindaki muadili yuce kurtarici supper kahraman bugs bunny, koca katedralin tavaninda kendine bir yer bulmus rolyefler arasinda asagidaki kucuk kullarina siritmaktaydi...

    ilk anda ne olugunu anlamamakla beraber, diyalektik analizimiz sonucunda siritan kellenin, bir adet uçan balondan ibaret olduguna kanaat getirdik...

    biz ruhu hala cocuk azinlik bunu gordugumuzde depresen kutsaliyet hislerimizle halaluya kivaminda unledik: bugs bunny bugs bunny cok yasa!!!
  • ana kapisinin önünden inen sokakta haagen dazs'in tam karsisinda bulunan ve alsace bölgesine mahsus kumaslar, örtüler satan dükkanin tam önünde durun.
    sirtinizi ufak vitrine dayayarak pozisyon alin.
    ana vitrine bakin.
    katedralin camdaki yansimasiyla, tek çan kulesi olan bu garip katedrali çift çan kuleli göreceksiniz*.

    simdi gülümseyip olay mahalinden ayrilabilirsiniz...
  • daracık sokaklarda yürürken birden karşınıza çıkınca kendine hayran bırakan katedral.
  • bir sonbahar ayıydı strasbourg'a gittiğimde. devamlı yağmur yağıyor, soğuk hava esiyordu. minik bütçemle ekonomik düşünerek ölçe biçe hareket ediyordum. yanımda sevgilim. manzara süper, hava dondurucu, evler harika, katedral muazzamdı. tekneyle nehirin üzerinden geçiyor, her eve, her binaya, her binadaki çiçeklere hayran kalıyor, bira içiyor, şarapların tadına bakıyorduk. şehrin dışında bir otelde kaldık 3 gece. hiç bir acelemiz yoktu.

    katedral her gittiğim yerden çıkıyor, tavanıyla, tepesinin manzarasıyla büyülüyordu beni. büyülü zamanlar geçirdim.

    sonra... sonra... dönüş stresi mi, sevgilimin kaba bir davranışı mı ya da bir sözü emin değilim, hafızam o konuyu silip atmayı tercih etmiş. kendimi katedralin karşısında ağlarken buldum. öyle böyle bir ağlama değil, gözlerim şişene, nefesim kesilene kadar ağladım.

    aradan 6-7 sene geçti, hala gözümün önünde katedral, hala ağlamam, hala evlerin çiçekleri; damağımda hala biranın tadı. şimdi bu satırları yazarken tekrar gitmem gerektiğini, katedral ile barışmam gerektiğini biliyorum.

    değişmedi katedral, biliyorum, yüzyıllardır değişmedi, ben değiştim, barışma zamanı.

    gözümünde, önde luc arbogast arkada katedral.
  • strazburg il sınırları içerisindedir. ki bu özelliği pek de şaşırtıcı değildir.
hesabın var mı? giriş yap