• karsiliksiz ask i degil bilakis ask i anlatan , ask icin karsilik beklemeye gerek kalmadigini , insanin sevmesi icin birsey beklemesi gerekmedigini anlatan sevgi nin ask in ne oldugunu anlatan bir siirdir. ask i yasamak icin sevgili dahi gerekmez iste oyle guzel anlatan , insan oldugunuzu hatirlatan bir guzel siirdir.
  • devrimci siir... sen ulkeni, insanlari seviyor ve herkes icin mutlu bir gelecek ugruna calisiyor olabilirsin. insanlar, senin sevgini anlamiyor hatta seni vatan hainligiyle suclayip ulkeden kovmaya calisiyor, hapislere atiyor, oldurmek istiyor olabilir... gene de sevmeye, ugrasmaya devam... cunku ayip olan "salak miyim ben bu kiymet bilmezlerle ugrasiyorum" diyip vazgecmektir, her engele ragmen guzel gunler icin ugrasmak dururken... askindan vazgectigi gun, tahir hic kimse olur...
  • tarafları ideal olmayan bir ilişkinin sürdürülebilmesi için sen elmayı seviyorsan elma da seni sevecek. sen ona emek veriyorsan o da sana emek verecek. sen acıyı ve zorlukları göze aldıysan o da alacak.
    şayet evliya isen işler başka. o zaman şeriat ve kısas üstü bir hukuk devreye girer.

    tezkiye olmamış hiçbir nefs sevilmemeye, nankörlüğe, bencilliğe, şımarıklığa, arsızlığa dayanıklı değildir. saf, koşulsuz, menfaatsiz sevgiyi bilmez. bu erginleşmemiş nefs, saf bir kalple sevilse bunun kadrini kıymetini de bilemez. kısas hükümlerine riayet ederek, icap ederse sözleşme ile sağlıklı biçimde ilişkiler tesis edilebilir yine de.
    kabul, içtenlik muhteşem bir şey, kaidelere kalpten gönülden kendiliğinden uymak en ideali. ama bu içten-kendiliğinden hâl yoksa, yahut bir tarafta eksikse öteki taraf, bu hamlıktan, vahşilikten, zalimlikten kural ve sözleşmelerle korunmalıdır. birinin gözü dışarda olabilir, sadakat kurallarına riayet ediyorsa bir ümit vardır, zamanla içi dışına ayak uydudur, olgunlaşır, aklı başına gelir, ilişkiler böyle yürüyebilir. çürük değilse elma da zamanla seni sever. çünkü aşk ateşi düşer âşığa, ondan sıçrar maşuğa.
    ama eylemle faş olmuş bir saygısızlığa, sadakatsizliğe, basitliğe, ucuzluğa maruz kalıp da sevmeyi sürdüren biri insan olamaz, ancak insan-ı kamildir. insan-ı kamil olmadığı hâlde kendini sevmeyeni sevdiğini "iddia eden" biri başkasının nefsine tapan saplantılı bir manyaktır. iddiası da kocaman bir balondur. yok öyle "o zaman sevgin şarta şurta bağlı" edebiyatı. şarta bağlı evet, nankör bir pisliği sevmeyi bırakanların yakasından düşeceksiniz. şartsız koşulsuz sevgi güzellemeleri yüzünden sömürülen, suistimal edilen alma verme dengesini oturtamamış bir sürü saf insan var. menfaatsiz bir sevginin bile dayanabileceği bir hududu, bir ömrü, mukavemeti var.

    bu işler nazım için nasıl bilemem, ancak bizde ne kadar ekmek o kadar köfte.

    edit: sevgisini tanrı'ya ve tüm mahlukata yöneltmiş sevgi dolu yeşil bir elma, ondan özel bir ilgi beklemeksizin ölene dek karşılıksız sevilebilir, buna itirazım yok.

    editt: insanların zatını sonuna dek sevip onlardan neşet eden nahoş eylemlerden sonuna dek nefret edebiliriz. böylesi bir tutum kalbi karartmaz ve hatta cilalar.
  • ilk okuduğum anda bende yarattığı infial çok sert olan,bir senedir her yalnız kaldığımda kafamı kurcalayan şiir.tahir gibi bir kör aşığın değeri,karşılıksız aşkla azalır mıydı acaba yoksa zaten karşılıksız aşk düpedüz bir aptallık mıydı?belki de bu aşık olunan şahsın değerine göre verilebilecek bir cevaptı.işte bu vuslatsızlık hastalığına eğer ona değecek bir insan için yakalanmışsak o hastalıktan ölmek kurtulmaktan daha iyidir.
  • ya benim ya da benim dışımda herkesin yanlış anladığı şiir. ben bu şiirin platonik aşkı övdüğünü düşünmüyorum. şöyle ki;

    tek başına tahir ya da zühre olmak yani aşık olmak ayıp değil ama esas mesele tahir ile zühre olabilmekte diyor ve ekliyor yani yürekte. genelde gönül ve kalp kullanılır ancak nazım yürek demiş. çünkü eş anlamlı sözcükler arasında nüanslar vardır ve yürek, cesaret anlamına gelir. peşinden de cesaret örnekleri sıralıyor; barikatta dövüşmek, kuzey kutbuna keşfe gitmek, damarlarında serum denemek. yani diyor cesaret göster, sevdanın peşinden koş, tahir olmak ayıp değil, utanma. git tahir ile zühre ol.

    o zaman "elmanın seni sevmesi şart mı?" ne oluyor derseniz. işte o da sevmenin ayıp olmadığıdır. sen sev bu ayıp değil o yüzden korkma kutba keşfe gider gibi sevginin peşinden koş.

    duruma uygun bir örnekle yazımı sonlandırayım; deniz gezmiş mesela: o tahir ise türkiye de zühre değil midir? bu hikayede zühre tahiri sevmedi. tahir ne kaybetti tahirliğinden? ama şiiri platonik aşka bir övgü olarak anlasaydık; deniz gezmiş "kırıp dizini oturmalı, hiç savaşmamalıydı" derdik.
  • volkan konak mimoza albümünde öyle bir okur ki bu şiiri hiç sussun istemezsiniz. anlatmaya çalışsam, biraz bahsetsem şimdi benim sayfalarımı alır, sizin okurken saatlerinizi.. en güzeli dinlemek, bir kez olmaz ama, özümseyene dek dinlemek.. iç çeke çeke, içinize sinene dek dinlemek.. memleketten dem vurduğu son mısralara doğru (ki burda da yine nazım hikmet 'in hoşgeldin kadınım şiiri devreye girer) ayrı bir hüzün barındırır içinde. volkan konak'ın şivesinden midir, şiirde anlatılan her bir duygunun iliklerine kadar işlemişliğinden midir bilinmez ama bu şiirler onun elinde hamur olmuş, ve alabileceği en güzel hali alarak benim için de doyumsuz bir keyif olmuştur. işte volkan konak versiyonu:
    (tekrarlıyorum okumak yetmez, dinlemek lazım bu şiiri tekrar tekrar)

    sevgilim
    tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
    hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
    bütün iş bütün iş tahir ile zühre olabilmekte
    yani yürekte, yürekte
    mesela bir barikatta dövüşerek
    mesela kuzuy kutbunu keşfe giderken
    mesela denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu
    olmaz
    sevgilim
    tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
    hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
    bütün iş bütün iş tahir ile zühre olabilmekte
    yani yürekte, yürekte
    seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin ondan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın seni sevmesi şart mı,
    değil…
    tahir i zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    tahir ne kaybederdi tahirliğinden
    tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
    hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
    bütün iş bütün iş tahir ile zühre olabilmekte
    yani yürekte, yürekte gülüm yürekte
    hoşgeldin kadınım
    yorulmuşsun
    nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyu ne gümüş leğenim var
    susamışsındır sevgilim
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır
    sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi esir ve yoksuldur odam
    hoşgeldin kadınım, kadınım hoşgeldin
    hoşgeldin gülüm
    ayağını bastın odama
    kırk yıllık beton çayır çimen şimdi…
    kurban olduğum güldün
    güldün
    güller açıldı penceremin demirlerinde
    ağladın
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam
    hoşgeldin kadınım
    hoşgeldin kadınım
    hoşgeldin sevgilim
    hoşgeldin…

    edit: şiirler konusundaki dikkati ve hassasiyeti için supraterritorial a teşekkürler..
  • karsiliksiz sevmek hissiyatini anlatan belki de en güzel siir.
  • ne guzel demis nazim..yani tahiri zühre sevmeseydi artık, yahut hiç sevmeseydi, tahir ne kaybederdi tahirliginden?
    tahir tahirdi hep, hep de oyle kalacak, zuhrede bir tahir var, o da sadece zuhrenin olacak..
  • "yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mi?"
    mısralarıni ilk okundugumda elma alerjimden kaynakli bana hayatın anlamina erişmişlik hissi yaratmış şiir...

    elma alerjisi genel de kendiniz cok severek fakat farkli tekniklerle ve biraz zorlanarak yiyebildiginiz halde başkaları yedigi zamanlarda kabukla dişin birleştigi anda cikan sesden ve goruntuden cok fazla derece rahatsiz olmak şeklinde cereyan edior...bunu yazarken ki hayali bile tuylerimi diken diken edecek kadar gucludur..
  • yani tahir'i zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    tahir ne kaybederdi tahirliğinden?

    asıl önemli olanın sevilmek değil sevmek olduğunu anlatan, aşkın biraz bencilliğini anlatan bir şiirdir. ilk okuduğum yıllarda anlam verememiş, zühre tahir'i sevmesse elbette tahir olamaz diye isyan etmiştim. ama zamanla sevginin tek taraflı bir mücadele olduğunu anladığım anda nazım hikmet'in ellerini öpmek istemişimdir. aynı anlamı morrissey'in "let me kiss you" şarkısında yakalamak mümkündür. dinleyiniz...
hesabın var mı? giriş yap