• tarihimizle ve tarihle tanışmak isteyip nereden başlayacağına karar veremeyenler için 2008 çıkışlı ideal bir ilber ortaylı kitabı. propagandadan uzak bir tarih bilincine sahip olmak için okunması tavsiye edilir, kısa ve sade bir anlatımı var tabi hocanın tarihçi vasfından dolayı kullandığı osmanlıca kelimeler mevcut, tarih okumak için de bunlara aşina olmak şart.
  • kitapta kullanılan osmanlıca türkçesi kelimeleri rahatsız edecek düzeyde değildir. sallıyorum ama 5 sayfaya bir tane falan denk gelir. bu kitabın güzel yanı, tarihi günümüz sosyolojisi ve politikasıyla bağlamasıdır. bu anlamda hep söylenen "dününü bilmeyen yarınını göremez, bugününü anlayamaz" geyiklerinin ülkemiz bakımından ders niteliğindeki bir örneğidir.

    çok çok çok geniş bir spektrumdan bahsettiği için (ortodoks-katolik çekişmesinden, osmanlı'nın batılılaşmasına, soykırım iddialarından yabancıların osmanlı hakkindaki seyahatnamelerine...) her cümlenin altında aslında acayip detay vardır ve bunlar çok önemlidir. ama kitabın bir özelliği de budur, sizi öyle bir şeyin varlığından haberdar eder, önemini anlarsınız, geri kalanını öğrenmek isterseniz ne ala. oraya girecek olsaydı adam zaten kitap binlerce sayfa olurdu ve akıcılığını, gündelikliğini yitirirdi.

    bu bakımdan tarih duayeni olsanız da olmasanız da tavsiye edeceğim kitap. eğer introduction nihayetiyle okuyorsanız perspektifinizi genişletir, eğer zaten tarih biliyorsanız, ilber ortaylı'nın bazı konulara nasıl yaklaştığını gözlersiniz. bu arada tarih bilimi yapmayanlar için izlenen metodolojinin neye benzediğini gösterme konusunda da hoş detaylar içerir.
  • tarihten hoşlanan ama bir hobi olarak içine çok girmemiş okuyucular için biçilmiş kaftan. kıssadan hisselerle dolu, osmanlı tarihi'nin neredeyse her dönemine ufaktan girip kısaca yorumlar paylaşan ve bu şekilde birçok farklı konuya temas eden, ve haliyle detaya boğmadan ve okuyucuyu hiç sıkmadan 2-3 günde bitirilebilecek bir kitap. ilber ortaylı'nın kadife anlatımı da hiç bir şeye değişilmiyor.
  • bir arkadastan kaldi bu kitap bana, kitaplikta 3 yildir duruyordu. net bir beklentim olmadan okumaya basladim. ilber ortaylı'nin cesitli konusmalari bir araya getirilerek olusturulmus. ama bir araya getirme isleminde, konusma dili aynen tutulmus. bu dil de okurken garip geliyor insana. cumleler arasi baglantilar kuvvetli degil; bir o konudan o konuya atliyor. kitabin geneli de bir tam bir plan uzerine oturtulmamis. genel itibariyle tarihi bir siralama var ama tam da degil.
    kitabi okurken zevk almak icin cesitli taktikler gelistirmem gerekti. bunlardan biri de seslendirme. soyle oluyor: youtube acip 10 tane kadar ilber hoca videosu izliyorsun. onun o sarhosumsu, alayci tonlamasini kavriyorsun. kitabi okurken de ilber hoca'dan dinlermis gibi seslendiriyorsun icinden. o zaman yaziya neredeyse aynen gecirilmis konusma dili daha bi' okunabilir oluyor.

    bunun disinda birkac onemli eksigi var bence kitabin:
    i) kitabi hedef kitlesi tarihciler degil. o yuzden, ben olsam, bu konulara hakim olmayan insanlarin bilmeyecegini dusundugum kavramlara dipnot doserdim. ben sahsen onlarca kez internete basvurmak zorunda kaldim.
    ii) kitaptaki resimlerin pek katkisi yok. onlar yerine sozu edilen donemin devletlerinin sinirlarini gosteren haritalar cok daha yararli olurdu.
    iii) referans yok, sifir! su konu ilgincmis, biraz karistirayim desen bakacak kaynak listelenmemis.

    onun disinda bir aksamda oturup okunabilen, okuyun, kültürlenin lan diyebilebilecegim bir kitap.
  • oldukça kısa, detaya boğmayan, tarihe giriş niteliğinde bir ilber ortaylı kitabı. önemli konular ilgi çekici başlıklarla ve 5-20 sayfa aralığında bilgilerle donatılmış. bazı önemli olaylardan ve önemli isimlerden kısaca bahsedip ayrıntılarını araştırmayı okuyucuya bırakıyor.
hesabın var mı? giriş yap