• torunumu goturmus olduguma gore benim super efsane oldugum nesil. hohoho yasim 94. saka saka.
  • ilköğretim ve lise hayatım bursa'da geçti. 6. ve 7. sınıfta, okulun düzenlediği gezilerle 2 kere tatilya'ya gitme şansına eriştim. hatırlıyorum da istanbul il sınırlarına girdikten sonra, tatilya'ya bir türlü varamamıştık, o yol git git bitmemişti, tabi o zamanlar beylikdüzü istanbul'un baya dışında sayılıyordu.

    eğlence parklarını çok severim, en tehlikeli olanlara bile gözüm kırpmadan binerim fakat annemin üzerimde kurduğu baskıdan dolayı, alabora'ya binmeye korkmuştum. (12-13 yaşlarındaydım o zamanlar) hala içimde uktedir.
  • hayatımdaki tek elitliğim tatilyaya gitmiş olmam
  • benim o. korku tüneline bayılırdım. jetonları çok güzeldi bi de.
  • konuşan ağaçtan ödü kopan fertlere sahip bir nesildir.
  • masal okuyan ağacın altında tuttu frutti yiyen nesildir.
  • yaşlanmıştır. tatilya gezisine okulla gitmiştim ben de hemen her çocuk gibi. ve çocukluğumda da şimdiki gibi biraz mal olduğumdan hiçbir oyuncağa binmedim, hiçbir şey yapmadım. bileklerimize birer bileklik taktılar, onunla gün boyu her şeye sınırsız binme hakkımız vardı. arkadaşlarım korku tüneli senin kamikaze benim takıldılar. ben inşaat izleyen muhtar emmiler gibi eller arkada, konuşan ağacın başına gidip "neden yani, bir ağaç neden konuşur ki?" diye kafa ütüledim. buranın yönetimi nerede, oyuncakların bakımı kaç günde bir yapılıyor, hiç kaza oldu mu, buraya en çok gelen çocuk kaç defa gelmiştir, yukarıdan birinin üstüne kussam aşağı inmesi kaç dakika sürer gibi aslında beni hiç ilgilendirmemesi gereken sorular sordum. görevlilerin hepsi benden nefret etti. sonra bir tanesi dayanamadı ve beni öğretmenimizin yanına götürüp resmen çöp poşeti gibi tiksinerek bıraktı. "hocam bu sizin öğrenciymiş sanırım, buraya bırakıyorum" dedi pezeveng. konuşan ağacı kim konuşturuyor, ses kaydı mı bu diye diretip öğretmenin de sabrını zorladığım için o da bir kenara bıraktı ve "akşama kadar git eğlen" dedi. aslında demek istediği "siktir ol git başımdan"dı. akşam dönüşte arkadaşlarım eğlenmekten yorgun düşmüş şekilde otobüste uyuyakaldıklarında ben kafayı cama yaslamış "bence o konuşan ağaç çok saçma" diye düşünüyordum.

    zaten sonrasında yapılan çanakkale gezisinde de "bu nasıl aynalı çarşı, ayna yok, kırık bunlar hep" diye esnafla muhabbete girip kaybolmuştum. okul gezileri benim için hep biraz sorunluydu...
  • oduna binerken fotoğrafı çekilen nesildir.
  • hayatında güzel çocukluk günleri ve hatıraları olmuş, aynı zamanda da rollercoaster ile güzel bişekilde tanışabilmiş nesildir. biz de güzel bir nesildik canım dedirtir.
  • dönüş yolunda jelibondan vampir dişi kemirirken alaboraya kaç kez üst üste bindiğiyle hava atan nesildir.
hesabın var mı? giriş yap