• karşı taraf sizden iyilik görmeye o kadar alışmıştır ki artık bunu sizin ona yapmanız gereken standart bir sorumluluk olarak görür.
    ufacık bir istediğini de yapmadığınızda dünyayı başınıza yıkar,tüm yaptıklarınızı bir anda yok sayar.
    neden??
    ne alıştırıyorsun kardeşim suç sende hayır demeyi bilmiyorsun!!
    aaaaaaaaaaa...
  • gün gelir o yaptığın iyiliklere lanet olsun dedirtebilir.
    sen herkesin yardımına koşar, işlerini halledersin.
    sonra artık karşındaki beklenti içine girer.
    bir kere işini halletmedin mi, bütüün yaptığın yardımları, iyilikleri bir kalemde siler atar.
    lanet olsun dersin.
    bu yüzden arada bir olmaz, işim var, yapamıcam, gelemicem demek lazım.
  • (bkz: kıyakçılığın sonu ayakçılıktır)
    (bkz: sırtında kırk gün taşırsın bir gün indirirsin)*

    kişinin üstüne vazife olmayıp da kendi kendine karar verip yaptıkları, sonrasında standarda dönüşüyor.

    çizgiyi baştan ya da geç olmadan doğru yere çekmek lazım. diplomasi herkes için.
  • işin daha da kötüsü iyilik yaptığın kişilerin, yaptığın iyiliğin bir benzerini yapmasını rica ettiğinde seni geri çevirmesidir. hele ki bu geri çevirişlerin en aşağılıkçası da "uğraşamam" şeklinde bir söylemle yapılanıdır.
  • ölçüyü yazıyorum:
    iyilik, istenmez.
    iyilik, yapılır.
    iyilik, yapma hali kovalanır.
    iyilik, karşılıksız yapıldığında içimizdeki güzel duygular çalışır.
    iyilik, o hormonların vücutlarımızda çalışması için de yapılmaz; ki zaten o hormonlar için yapılırsa o hormonlar çalışmaz. :)
    iyilik, yüceltir.
    yücelik, alçalmaya dönüşür.
    .
    :
    dolayısıyla sistemin içerisindeki her bir birey, iyilik yapma isteğini benimserse eğer; haliyle kimse, başkasından iyilik isteme çaresizliği içinde olmaz ve başkası da kendisinden istenen iyiliği görev gibi okumak zorunda kalmaz.
    bu sistemde(bkz: islam), herkes hali hazırda iyilik yapmayı bekliyor olup kimse de iyiliğe muhtaç kalmıyor anlayacağınız.
  • özellikle iş yaşamında can sıkıcı bir durumdur. yapmayacaksın, işyerinde iyilik yapmayacaksın. bir süre sonra yardım veya iyilik konuları sanki senin iş tanımındaymış gibi görülüyor. kendi işine odaklanmışsın, yetiştirmen gereken rapor var kimin umurunda. biri gelip sana "bu da senin işin" diyebiliyor. kim mi? yöneticin. ne zaman işim oldu anlamadım. bu nedenle başta da dediğim gibi yapmayacaksın.
  • bunu engellemenin yolu önce yokuşa sürüp sonra o iyiliği yapmaktır.

    sosyal hayatta bunu belki her gün en az 1 kez görürsünüz. bu şekilde yapılan iyilik minnet yaratır.

    aksi durumda biri bir şey istediği an yaparsanız o sizin görevinizmiş gibi olur.

    örnek vermek gerekirse;
    a kişisi: abi kapıyı açar mısın
    b kişisi: açamam, mümkün değil bu saatte yasak
    a kişisi: abi yapma ne yasağı aç geçeyim vs
    b kişisi: olmaz açamam, yasak.
    a kişisi: hayda napcaz burda vs vs
    b kişisi: tamam hadi açıyorum bu seferlik.
    a kişisi: allah razı olsun abi gerçekten büyük adamsın helal olsun vs vs

    sonuç: b kişisi artık bi ilah, iyi insan ve o iyiliğin karşılığı mutlaka ödenir, mahçup hissedilir.

    oysa b kişisi kapıyı ilk talepte açsaydı o andan itibaren orda bir kukla olacak, taşak oğlanına dönecekti.
  • insanı keriz gibi hissettirir.

    gerçekten içimdeki iyiyi kaybetmekten korkuyorum ama böylesine saf yerine konulmak da çok zoruma gidiyor.
hesabın var mı? giriş yap