• h p lovecraft öyküsü..öyküde kahramanının düşler ülkesinde hep rüyasında gördüğü tanrıların yaşadığı kenti araması anlatılır..randolph carter karakterini nu öyküdede görürüz..
  • (bkz: kadath)
  • geceleri çatılardan ayın karanlık yüzüne atlayan kediler, yüzü olmayan kaygan derili uçan zebaniler gibi karakterlerle enteresanlığın sınırlarını zorlayan h. p. lovecraft hikayesi. yüz sayfadan fazla olmasına rağmen lovecraft'ın çok daha kısa hikayelerinin bazılarını sıkılarak okuyan bünyeme" vay vay vay neler dönmüş serhat" nidaları attırarak kendini hızlıca okutmuştur. yedi cihana tavsiye olunur.
  • "hiç kimselerin çıkmamış olduğu muhayyel bir dağın üzerinde asılı duran bulutlar gibi bir esrar bürümüştü ortalığı ve carter, hemen hemen yok olup gitmiş bir belleğin verdiği elem ve kuşkuyla, yitirilen şeylerin acısıyla ve bir zamanların korku ve huşu veren yerini tanıyabilmek için çılgınca yanıp tutuşarak o korkuluk duvarı üzerinde bir şeyler bekleyerek soluksuz dikiliyordu."
  • olay örgüsünün sonuna gelene kadar oldukça zor okuduğum, bitse de başka kitaba geçsem dediğim öykü, sonlara yaklaşınca öyle bir şekilde içine çekti ki kendisine, bu kadar olur.
    hayal gücünün sınırlarının zorlandığı anları görüyorsunuz kitabın sonunda. son ana gelene kadar "meh" bir kitap okurken son parçada "voaaa" bir kitap okumaya başlıyorsunuz. böyle de tanımlama yaparım işte.

    netice itibariyle, lovecraft hayranlarının kaçırmaması gereken öykülerden birisi. oldukça kişisel bir kitap çünkü. okuduktan sonra bir de bu kitabın yazıldığı zamanlarda lovecraft'in hayatının gidişatını öğrenirseniz (kitabın goodreads yorumlarında çok güzel anlatılıyor bunlar), öykünün sizi lovecraft'in düşüncelerine daha da bağladığını göreceksiniz.
  • 160 sayfalık öykü içinde binlerce sayfalık romanlara malzeme olmaya yetecek miktarda tuhaf yaratık, mekan, olay ve macera barındıran ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan, tam anlamıyla “mind blowing” h. p. lovecraft novellası. adeta bir pinpon topu büyüklüğünde olmasına rağmen kaldırmaya çalıştığınızda kilolarca ağırlkta olduğu gördüğünüz kompakt bir obje. ve tam bir “weird fiction” örneği.

    --- spoiler ---

    randolph carter'ın ulaşmak için diyarlar, zamanlar, boyutlar gezdiği, nice tehlikeleri göze aldığı o güzelim kent kendi kafasındadır aslında. onu kendi deneyimlerinden yaratmıştır ve onun yaratıcısı olduğu kenti yüceler adı verilen tanrılar bile o kadar beğenmişlerdir ki gidip oraya yerleşmişlerdir. bir nevi tanrılarla yer değiştirmiştir carter, düş gücü sayesinde. yani o kadar uzaklarda aradığı yer kendi içindedir, bir açıdan cevapları ve mutluluğu kendi dışında aramasına hiç gerek yoktur. nyarlathotep'in kitabın sonundaki konuşmasıyla açığa çıkardığı bu bilgi ve konuşmanın geri kalanı doğu öğretilerinden izler taşır.
    --- spoiler ---

    lovecraft'ın tuhaf zihninin bir kısmına daha göz atmamı sağlayan bir kapıdan daha geçmiş oldum böylece. teşekkürler lovecraft.
hesabın var mı? giriş yap