• 1999 yapımı amerikan filmi. yönetmeni simon west. filmin başrollerinde john travolta, madeleine stowe, james woods, james cromwell, timothy hutton gibi isimler yer alıyor.

    film, nelson demille'in aynı adlı romanından uyarlanmıştır.

    film öncelikle bir amerikan ordusu filmidir. bir suç filmidir. amerikan ordusunda yaşanan ve üstü örtülen, iğrenç, pislik, adi, aşağılık ve ahlaksız bir suç üzerinden bize daha büyük bir sorunu işaret ediyor film.

    ordu içinde yaşanan bir cinayet sonrası, yıllar önce gömülmüş bir suçun üzeri kazınmaya başlar ve ordu içindeki çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun nerelere kadar uzandığını şaşırtıcı bir biçimde bizlere gösterir.

    filmin sonunda genelkurmay'ın açıklaması bize atılan son tokat olur. insan uyarlanan romanın gerçeklik payı nedir diye kendine sormadan edemiyor...
  • sıradan görünen ama aslında izleyeni fikir denizlerine sürükleyerek orada boğan bir garip film.. izlerken filmden uzaklaşıyorsunuz, kendi aleminizde kayboluyorsunuz.. bu açıdan izlenmesinde fayda var..

    fazla spoiler vermemeye çalışarak, seyir defterimden bir kaç not aktarayım;

    kızına yapılanlara; okulun*, ordunun ve karma eğitim sisiteminin selametini düşünerek ses çıkarmayan, o korkunç hadiseden sonra kızına: "bunu unutalım, hepsi geçer" diyen o general; osmanlı imparatorluğu'nun son birkaç yılına tanıklık eden hükümet ve saltanat mensuplarını hatırlatıyor bana..

    "okulunuzun da, sisteminizin de, ordunuzun da köküne kibrit suyu, yansın ulan bu gezegen, yıkılsın tüm kurumlarınız..!" demeksizin kızının gözyaşlarını gömen o general çok tanıdık.. çok aşina.. daha yüksek menfaatler için özünden, masumiyetinden tavizler vermek, namahreme teslim olmak.. çok tanıdık.. ne acı ki, çok bizden..

    muhakkak tarihsel açıdan pek çok yorumu yapılabilir istanbul'un işgali'nin.. muhakkak pek çok veçhesi vardır.. ama kağıt üzerinde kaybedilmiş bir savaşın akabinde "yansın dünyanız da, modern antlaşmalarınız da" demeden "halkın korunması" bahane edilerek esaslı bir direniş göstermeden o ingiliz çizmelerine çiğnetildi ya istanbul.. hani pek şık beyler, paşalar, janti beyzadeler, sultanlar bir masanın etrafına oturup imzaladılar ya o antlaşmayı..

    modernliklerine tüküreyim onların.. medeni kibarlıklarına tüküreyim..

    aha bu general de öyle işte..

    itibar he mi..? itibar..! ne soylu bir kelimeymiş..!

    fahişelikten ne farkı var..? piyasada adımız anılsın, namımız yürüsün he mi..? o nam senin mezar taşın olacak, başka da bir halta yaramaz düdük makarnası seni..!! itibarmış..!

    taltiflerin, aferinlerin, kabul görmenin, söz sahibi olmanın önemi ne büyük.. uğruna iffetini, saffetini, şerefini, haysiyetini satacak kadar çook büyük.. kocaman bişey bu "itibar".. koccaman..!

    kızın başından geçenler anlaşıldıktan sonra aklımda sadece istanbul'un işgali vardı..

    bir nazenin gelini tecavüzle tehdit ederek düğün evinden alır gibi aldılar istanbul'u.. biz de -hiç ötelemeyelim-, bizzat biz de "aman tecavüze uğramasın" diye tecavüzcünün kucağına ellerimizle bıraktık o nazenin güzeli.. ne onurlu, ne yüksek bir davranış.. ne yüksek bir fazilet örneği..

    sonra fikriyat bu güne, bu günün masa başı oyunlarına kaydı.. film mi izliyorum, vicdan ve tarih muhasebesi mi yapıyorum belli değil.. ne pis gündemimiz varmış, kaçmak için elinden geleni yapan birine bile ağız tadıyla bir film izletmiyor..

    ---

    john travolta her zamanki gibi sağlam, kızçe* de çok güzel, kurgu mükemmel olmasa da fena değil ama film boyunca istanbul'u, saltanatı ve bu günün hallerini düşündürttü bana..

    hikayesi çok tipik ve ana karakter olan "general"in sorun çözme şekli bizim yere batası usullerimizden.. muhtemelen ondan dolayı film filmlikten çıkıyor izlerken..
  • --- spoiler ---

    generalin kızı adıyla ülkemizde gösterime girmiş 1999 tarihli ve abd yapımı simon west filmi. nelson demille'in 1992 tarihli aynı adlı romanından uyarlanmış güzel bir gerilim-suç-drama filmidir. filmin başrollerinde john travolta'nın yanında madeleine stowe, james cromwell, timothy hutton, james woods ve leslie stefanson vardır. film, yavaş temposuna karşın merak unsuru sayesinde sevilmiş ve iyi gişe (yaklaşık 150 milyon dolar) yapmıştır. son olarak, filmin imdb.com puanı 6,3/10'dur.

    konusu
    sara sunhill (madeleine stowe) ve paul brenner (john travolta), orduda kriminal araştırma bölümde çalışan iki memurdurlar. bir gün general campbell'ın (james cromwell) kızının öldürüldüğü haberini alırlar. cinayet askeri kışlanın eğitim alanında gerçekleştiği için, durum, daha fs ilgi çekici bir hâl almıştır. olayı araştırmak üzere sara ve paul görevli olarak atanmışlardır. cinayet kışlada gerçekleştiği için, herkes olayın şüphelileri arasındadır. ancak paul ve sara'nın çözüme doğru attığı her adım, çözülmesi daha zor bir problemi ortaya çıkaracaktır.

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0144214/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/…general's_daughter_(film)

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=tbjbk0h33iu

    --- spoiler ---
  • doksanlı yılların kalitesini yansıtan iyi bir polisiye. son ana kadar neler olacağını tahmin edemiyorsunuz ve süre boyunca filme dahil olup katil tahmininde bulunuyorsunuz.
  • travoltayı hiç sevmem ama bu filme maruz kaldığımdan ötrü yorum yapıyorum, sönük bir yapım. bay göt surat filmi daha da sönük göstermiş, ki zaten sıradan bir konusu var. katilin kim olduğunu filmin başında, generalin yardımcısı ile kapıdaki konuşmasında anlamıştım. sadece kızın fantazi dünyası bana sürpriz oldu.
hesabın var mı? giriş yap