• game of thrones gibi dizisi çekilince burası yeşillenecek. diziden önce kitabını okuyanlar olarak çok mu havalıyız ne?
  • kitabını okuduktan sonra dizisini izlemek için bizleri sabırsızlandıran seri.umarım pilot bölümdekinden çok daha güzel bir iş çıkarır sony de ağzımızın tadıyla muhteşem fantastik evrenimizi izleriz.

    edit:diziyle ilgili somut gelişmelerden sonra, buralar değerlenecektir.ancak kitapları okumadan fanboy/fangirl’ü olacaklara tavsiyem kitapları okuyun.gözünüzde büyütmeyin.
  • internet kitapçılarında 11. kitabı düş hançeri stoklarda olmayıp beni mahveden seridir. bilgisi-ilgisi olan varsa lütfen içime su serpebilir mi?

    kısa sürede stoklara girmezse ara mı versem yoksa 12. kitaptan mı devam etsem, fikirlerede açığım.
  • 30 ağustos gecesi serinin ilk kitabını (bkz: dünyanın gözü) okurken karşıma çıkan satırlar günün de anlamıyla gururlandırmıştır.

    --- spoiler ---

    "ama bazıları kaçmadı. ilk önce damla damla, sonra nehir, sonra seller gibi, bazı erkekler güvenliğe değil, ülkeleri için savaşan orduya katılmaya gitti. yayları ile çobanlar, yabaları ile çiftçiler, baltaları ile oduncular. kadınlar da, bulabildikleri silahları omuzladılar ve erkekleri ile yan yana yürüdüler. kimse, o yolculuğu asla dönmeyeceklerini bilmeden yapmadı. ama bu onların ülkesiydi. babalarının ülkesi olmuştu ve çocuklarının ülkesi olacaktı ve bunun bedelini ödemeye gittiler. kanla ıslanmadan tek karış toprak verilmedi..."

    --- spoiler ---

    fantastik bir evrende başka bir savaş anlatılıyor. öncesi ve devamında farklı gelişmeler var. ancak paragrafta arka araya gelen bu cümlelerde gözümde manetheren ordusu değil de türk ordusu canlandı. zafer bayramı'nda hoş bir tesadüf.
  • “zaman çarkı döner ve çağlar gelip geçer; ardında efsaneye dönüşen anılar bırakır. efsaneler solup söylenceye döner; söylencelerse, ortaya çıkmalarını sağlayan çağ geri geldiğinde çoktan unutulmuş olurlar. üçüncü çağ’da, kehanetler çağında, dünya ve zaman dengede durduğunda, puslu dağlarda bir rüzgar eser…
    kehanetlerin gerçekleşeceği zamandır bu. zaman çarkı, çağların deseni’nde bir ağ örmektedir; dünya’da dolanan bir ağ. dünyanın gözü kör edildiğinde, zamanın kendisinin bile ölebileceği bir zaman…”

    1948 – 2007 yılları arasında yaşamış fantastik edebiyat türünün en saygın yazarlarından robert jordan’ın her biri en az 700 –bir kısmı 1000’in üzerinde - sayfadan oluşan 14 ciltlik külliyatının adıdır zaman çarkı.
    muhteşem bir seri.

    robert jordan serinin 12 kitaptan oluşacağını ve 12. kitapta hikayenin sonlanacağını okurlarına iletmişti. fakat ömrü vefa etmedi ve 11. cilt yayınlandıktan sonra öldü. hastaligi sirasinda başıma bir şey gelirse diye bir kısmını yazmış olduğu onikinci ve son cillte neler olacagini brandon sanderson’a anlatmış, kendisiyle eskizlerini paylaşmıştı. bu sayede okuyucu hikayenin sonunu brandon sanderson’ın kaleminden öğrenebildi.
    ancak, sanderson okuyucuya bir sürpriz yaptı ve robert jordan’ın serinin en kalın kitabı olacağını açıkladığı 12. cildi 3 parçaya böldü. böylece seri toplamda 14 cilde ulaşmış oldu.
    serideki kitapların isimleri sırasıyla:
    1. dünyanın gözü
    2. büyük av
    3. yenidendoğan ejder
    4. gölge yükseliyor
    5. göğün ateşleri
    6. kaos lordu
    7. kılıçtan taç
    8. hançer yolu
    9. kışın yüreği
    10. alacakaranlık kavşağı
    11. düş hançeri
    12. fırtına toplanıyor
    13. geceyarısı kuleleri
    14. ışığın anısı

    robet jordan yüzlerce, binlerce karakter yaratmış. sadece karakter değil, pek çok ırk ve tür de yaratmış. aes sedailer, aşıklar, kahinler, kurtlar, tenekeciler*, asha’manlar, karanlık dostları, terkedilmişler, ogier’ler, trolloc’lar, myrddraal’ler, seanchan’lar, aieller, shaido’lar, beyaz pelerinliler, atha'an miere, muhafızlar…
    anlatmakla bitmez jordan’ın dünyası, son derece detaycı bir anlatıma sahiptir. tasvirlere boğulursunuz okurken, sayfalarca ve sayfalarca tasvir eder. her yeni karakteri, her yeni mekanı en ince ayrıntısına kadar öğrenirsiniz. hayal gücünüzü kullanmanıza pek gerek kalmaz bu ince tasvirler sayesinde. karakterlerin her birini de en ince ayrıntısına kadar gözünüzde canlandırabilirsiniz; yüzü yuvarlak mı, saçları kıvırcık mı, elleri ince mi.. aklınıza ne gelirse.. resme yeteneğiniz varsa karakterin robot resmini oracıkta çizersiniz hiç zorlanmadan.
    açıkçası beni bazen yoruyor bu uzuuuun uzun tasvirler. pek çok wot fanı da özellikle 5. ciltten sonra hikayenin yavaşladığından, olayların çok ağır ilerlediğinden şikayet etmiştir. ben olayların yavaş ilerlemesinden değil de çok fazla ayrıntıda boğulmaktan yorulmuştum. olaylar örgüsü çok fazla dallanıp budaklanıyor, her bir ciltte yüzlerce yeni karakter ortaya çıkıyor. takip etmekte zorlanıyorsunuz. bu nedenle seriyi okumaya başladığınızda kafanız dingin olmalı, kendinizi kitaba vermeniz lazım. ve ciltler arasında çok fazla uzun aralar vermeyin, benim gibi balık hafızalıysanız karakterlerin isimlerini unutmanız işten bile değil.

    düzeltme: @imam i muazzam'ın uyarısıyla 3. kitap adı. yenidoğan ejder de neymiş yea..
  • her kitabının sonunda bölüm sonu canavarı olan, ölen bu canavarın asıl canavar olmadığı öldükten sonra anlaşılan, türün diğer her eserinden bir şeyler çakozlamış ama en çok "dune" serisinden kopyalanmış aşırı kötü seri.

    8 kitabını falan okumuştum bir ara. en son kaos atlısı gibi bir şeyi okurken "zamanıma yazık çarkı lan bu" deyip bıraktım okumayı. benimle okuyan bir arkadaş daha vardı, şimdi ne zaman kitapçıda bu kitabı görsek sen daha çok okudun diye diğeriyle dalga geçmeye çalışıyoruz.

    bir de bunun yazarı kont mont tarzı bir miras yedi miydi, yoksa bu durum benim fantazim miydi tam hatırlamıyorum. işi gücü, kendisine saygısı olan insan yazmaz bu kitapları. yemin ederim yatmadan önce yüz fırça darbesine bu kitapdan daha çok saygı duyarım.

    ha dizisi falan çekilecek diye okudum az önce, aman deyim zarar ziyan. yazar para karşılığı çektiriyordur o diziyi. başka mantıklı bir açıkma bulamıyorum. izleyecek olan da ağır ergendir diye peşin peşin çirkinleşeyim, öyle tiksindim bu seriden anlayın ne olur.
  • bazı insanların sekiz cilt okuyup hiç bir şey anlamadığı seri. ya sadece ilgi çekmeye çalışan veya sadece geyik yapmak isteyen canı sıkılmış bir yazarın, saçma eleştirilerine maruz kalmış eser.
    neyse uykum geldi şimdi, siz linç edin ben sabah yetişirim size.
  • dune serisinin tamamını dört, bazı kitaplarını yedi defa okumuş insan olarak; dune ile alakası olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.
    daha önce bir frp oyununda bir kalede mahsur kalmış biri olarak, mat thom ve noal in finnler kalesi bölümü okuduğum en fantastik şeydi.
  • olay örgüsü devasa, öyle ki, diğerlerinin önce gizli imalarla belirtip ileride "vay canına" dedirtmeğe çalıştığı olayları amcamız neredeyse direk olarak söylüyor, ama olaylar öyle bir sıklık ve yoğunlukta işlenmiş ki, diğerlerinin çalıştığını eksiksiz olarak yapıyor.
    subjektif not: bitirmemin üstünden iki yıl geçti, hafızam sağolsun, şu anda pek fazla birşey hatırlamıyorum, ama, eserden alıntıları okuduğum zaman kendi hayatımdan kesitler okuyormuşum gibi hissediyorum. bir daha ve bir daha okuyacağım.
  • okuduğum en sağlam fantastik serilerden biri. bitmesi aylar sürüyor ve bitince öyle bir boşluğa düşüyor ki insan, artık ne okusa beğenmiyor. zaman zaman epik sahneleri hatırlar ve heyecanlanırım, ya da duygusal sahneleri hatırlayıp iç çekerim.
    mükemmel bir dünya.
hesabın var mı? giriş yap