• bir insanı hiç tanımadan, çok kısa bir süre içerisinde hissettiğimiz sevme veya sevmeme gibi duyguların aslında kişinin bireysel tarihindeki bir vesikalığın karşısındakinin suratına konmuş olmasına denir. mesela yeni tanıdığımız birinin bir hareketini sevdiğimiz birine benzetiriz, olumlu duygular oluşur ve onu daha tanımadan severiz. aşk denilen şey da esasında bu temele dayanır.
  • ruyaya uyanmak gibidir. kabus da olabilir. chemical brothers'ın bi dream on klibi vardı, aynı onun gibi. nothing new under the sun durumudur hatta. bazen deja vu malzemesi, guvenlik arayısı bile olsa, zorlama kurgu bir "tekrarlanıyor" dusuncesi oldugu bile dusunulebilse; algıda secicilik, tamamlayıcılık, sabitlik ve bila yaratıcılık sayesinde yasamın kendisi, gercekten kendini tekrara vurmus olabilir. mesela kisiliginde, goruntusunde bir sekilde tanıdık bir taraf yakalanan insanın bundan sonra, sadece benzetildigi kisi ile olan ortaklıkları goze carpabilir, icten ice benzerligin surecegi dusunulur, surdurulmesi muhattap kisiye verilen tepkilerle pekistirilir, sabitlenir. bir kimse, kendisini vaktiyle kırmıs babasına benzettigi bir adamın kendisini kırmasını destekleyebilir ki psikiyatristlerin analiz esnasında transferansı kullanmaları, bu "beklenen"i yıkmak ve kisiyi hayatındaki sabit bakıs acısından kurtarmak seklinde olabilir (bilmiyorum yapıyorlar mı). uc bir ornek ama kisi bir arkadasını ozlemle anıp dusunurken, ansızın kendi annesinin yuzu gozlerinin onunde beliriverebilir, arkadasıyla yasamıs (yasıyor) oldugu transferansını kendisi bu sekilde yakalayabilir.

    baska bir ornek: baslangıc herkes icin aynı.. 3 ile 3un carpıldıgı gorulurse, hesaplanmadan birden 9 gelir akla; zamanında carpılmıs, hesaplanmıs, guzelce yedirilmistir beyine, kanıksanmıstır. iste transferans da kisinin hayatında, daha sonraki bir asamada, "3 3 9" sırası gordugunde uygun yerlere kendinden * ve = koyup malum sonucu eldeye calısmasıdır, bir virgul koysa da 33,9 yapsa mesela di mi ama yapmaz. zaten kimbilir o "3 3 9" seklinde giden sayı dizisini de kisi, "2 5 18 3 3 9 46 3 5 71" gibi bir sayı dizisinin icinden secip cıkarmıstır, dizideki aslanlar gibi duran 71i hayatı boyunca hic gormedigini bile iddia edebilir. hele bir de kisinin hayatında 3*3=9 olması uzucu bir deneyim ise mesela, gayet masum "2 5 18 3 3 9 46 3 5 71" dizisi karsısına cıktıgında, "ama neden?!" diyerek isyan edebilir, (halbuki yok, kimsenin 3le 3u carptıgı falan yok) aglayıp acıyla haykırabilir, "neden benim basıma hep bunlar geliyor" diyerekten kafayı yiyebilir. daha cılgın biri mesela "3 5 71" kısmına takılabilir, ordaki 71'i 15 yapabilmek icin didinir durur.. hakikaten "cılgın" bir olaydır bu transferans..
  • pisirmeden yemeyin.

    su da var sanki,
    (bkz: aktarim)
  • psikonalizin hasta ustundeki yan etkilerinden biridir. kisi terapiste acildikca ve savunma mekanizmalarini daha az kullanarak gercek duygu ve dusuncelerinden bahsetmeye baslayinca, terapiste karsi negatif ya da pozitif hisler duymaya baslar. bu hisler genelde kisinin diger iliskilerinde deneyimlediklerine cok benzerdir, bu da tesaduf degildir zaten; mesela ebeveynlerinden biriyle sevgi-nefret iliskisi yasiyorsa kisi, bir noktadan sonra terapiste o ebeveyne duydugu duygulara benzer duygular duymaya baslar. bunun elin arttirilmis versiyonu kontur-transferans*yani hastanin sorunlarinin terapistin kendi hayatindaki sorunlara fazlaca yakinsamasi sonucu, terapistin farkinda olmadan kendi sorununun varolusunda rol oynayan insanlara hissettiklerini hastaya yansitmasi ve hasta icin hissetmeye baslamasi. boyle durumlarda terapistin analiste (baska bir terapiste) gitmesi oneriliyor. bazen bokumuzla oynadigimiz hissine kapiliyorum.

    edit: (bkz: aktarim)
  • (bkz: in treatment)
  • "seni sanki kırk yıldır tanıyor gibiyim" cümlelerinin altında yatan esas sebep. ya da tanımadığımız bir insana karşı ortada fol yok yumurta yokken hissettiğimiz hüzünlü duyguların kaynağı.
    (bkz: freud)
  • erken çocukluk döneminde anne, baba ve diğer kişilere karşı tutum, davranış, istek ve duyguların psikanalitik tedavi sırasında hekim üzerine dış yansıtımı. olumlu ya da olumsuz olarak ikiye ayrılır. freud, dostluk, sempati, güven ve benzeri duyguların aktarımını genetik olarak cinselliğe bağlar.
  • duyguların bi o varlığa bi bu varlığa yönelip hâllerin benzeşmesine, hâlleşmesine denir.
  • aşkın teknik açıklaması.

    aktardım su sızmıyor artık.
  • geçmişte yaşadığımız şeyleri bir canlı nesneye aktarılmasıdır. aktarma olarak ta geçer.

    claymore isimli bir manga ve aynı zamanda anime üstünden anlatmak lazım. priscilla isimli yarı yoma yarı insan bir savaşçı vardır. bu savaşçılar yoma adıyla geçen canavarları öldürecek yarı canavar yarı insanlardır. bu priscilla isimli karakterin annesi, babası ve agabeyi bir yoma tarafından öldürür, bunun sonucu yalnız kalır. yıllar sonucu başka bir savaşçı ile savaşır ve bu savaş sonucu yenilir. yenildiğinde karşısındaki kendi gibi yarı yoma yarı insan savaşçı karşısında çaresiz kalır. bir anda geçmişi aklına gelir. annesi, babası ve ağabeyi gözünün önünde bir canavar tarafından yenilirken aynı çaresizliği yaşamıştır. o anda iki çaresizlik beyinde eşleşir, geçmiş geleceğe taşınır.

    transferans, size geçmişinizde takılıp kalmamanız için bir fırsat sunar. çünkü geçmişte yaşadığınız acılar şu an karşınızda net olmadığı için onlarla savaşamazsınız. ilkokulda başka bir öğrencinin tacizine uğramış olup, 40 yaşında bunun acısını patronunuzdan çıkartmaya çalışmanızın bir sebebi de bulur. beyin size bir hedef sunar ve farkında olmadan içinizdeki hayvan bu hedefi yokedip, sıkıntıdan kurtulmaya çalışacaktır.

    bu yüzden insanoğlunun esas aradığı mutlak affedilmektir. geçmişte sizin yaptıklarınız, size yapılanlar, anne babalarınızın hataları ...vb gibi şeylerden tamamen kurtulma çabasından gelir transferans.

    psikolojide ne kadar danışan ile hasta arasında olur denilse de, hayatta yakın arkadaşlarda ve sevgililer arasında olur. annenizle olan sıkıntınızı, arkadaşınızın sizin mutluluğunu kıskandığı düşüncesi ile aktarım yaparsanız. sizi aldatmış olan sevgilinizi, son beraber olduğunuz sevgilinizin mutluluğunu bitirerek aktarım yaparsınız.

    sonuç olarak geçmiş sislerle kaplıdır. bu sisler arasında bir sürü yel değirmeni bulunmaktadır. yel değirmenleri ile savaşamazsınız, bunun yerine onları andıran özellikte canlıları öldürmek daha tatmin edicidir. burada öldürmez, mecaz anlamdadır veya çok nadir olsa da gerçek anlamda kullanılır.
hesabın var mı? giriş yap