• yok yurtdışında hep yabancı olurmuşuz, yok yemekleri özlermişiz, yok iletişim problemi varmış, yok yabancılar çok soğukmuş ...

    dertlere bak amk.

    alın size gitmek için tek bir neden:
    (bkz: 23 kez suç duyurusunda bulunan kadının öldürülmesi)
  • kültürün tanımını yaparsanız giderken yanımıza almayız. entegrasyonun tanımını yaparsanız gidince entegre oluruz.

    kültürümden vazgeçmedim ve entegre oldum. bu bir çelişki mi?
  • temmuz sonunda yapmayı planladığım eylem. bi miktar özlemek iyi gelebilir zira güzel soğuttular memleketten. ama at gibi giden 2 ay sonra it gibi dönecek tabii ki
  • dünya'nın her bölgesi belirli bir çağa aynı anda girmemiştir. mesela tarihi çağlar yazının icadı ile başladıysa; anadolu mezopotamya'dan daha sonra tarihi çağlara girmiştir. yanlış hatırlamıyorsam 50-100 yıl sonra idi bu süre.

    mesela bir yerde matbaa var iken diğer yerde hala elle yazılıyordu kitaplar. bilgiye ulaşmak daha zordu.

    kısacası her toprak parçası aynı zamanda girmemiştir tarihi çağlara. bir toprak parçası diğerinden geri kalmıştır hatırı sayılır bir zaman boyunca.

    afrika'da hala ilkel kabileler var mesela. dünya'dan haberleri yok. uçak gördüklerinde ok falan atıyorlar. cahillik mutluluksa en mutlu o kabileler.

    ister kabul et ister etme .avrupa-amerika bizden 50 yıl önde. aklına gelen her açıdan. ekonomik, sosyal aklına ne gelirse. ister kabul et ister etme. ister guruna yedir ister yedirme. öndeler. senin şimdi yaşadığın sorunların çoğunu o ülkeler asgari 50 yıl önce yaşayıp sorunu çözdüler.

    adamların diktatörleri 50 yıl önce vardı ve bitti gittiler. sen daha yeni yetiştiriyorsun mesela.

    adamlar 50-100 yıl önce araba üretti sen 2019 olmuş hala hazırlık aşamasındasın.

    adamlar 50-100 yıl önce uçak üretti sen daha yeni yeni planör uçurmaya başladın.

    adamlar sex'i bir tabu olmaktan çıkaralı 50-100 yıl oldu sen hala gizli kapılar ardında ağzını sıkı tutarak yapmak zorundasın mahalle baskısı yememek için.

    her türlü teknolojiyi senden önce üretti sen ise sadece satın almayı, yapabilirsen geri mühendislik yapmayı ve/veya kullanmayı öğrendin. ara eleman ülkesi olmaktan istisnalar hariç öteye gidemedin. en büyük başarılarını o ülkelerin üniversiteleri sayesinde edindin. en büyük icatlarını o ülkeler sayesinde yaptın.

    eski çağlarda yaşasaydım bir toprak parçasının diğerinden geri olduğunu bilemeyebilirdin ama şimdi o ecnebilerin ürettiği interneti kullanarak görebiliyorsun bu durumu. biz geriyiz. onlar bizden ileri.

    madem tarihi çağlara daha önce girdiğinden emin olduğum bir yerler var. neden çağ dışı kalmakta inat eden, katiline aşık bir milletin bulunduğu çırpınsam da ölsem de bir şey değiştiremeyeceğim bir toprak parçasına saplanıp kalayım? ömrümü bazı, aydınlanmak istemeyen insanları aydınlatmaya çalışmakla heba edeyim? dinlemek istemeyen insanlara "beni de dinleyin" diyeyim? anlamak istemeyen insanlara "beni de anlayın" diye yalvarayım?

    .....

    akp gitse chp gelse bir şey mi değişecek? hayır .

    toplumun çoğunun zihniyeti aynı kalacak. yine aynı şeyler yaşanacak. yine cehalet kazanacak. yine eğitimsizlik kazanacak. yine bir arşın ileri gidilmeyecek. sen de 50 yıl ben diyeyim 100 yıl. yine geride kalacağız.

    bu keşmekeşi yaşarken, hiç bir şeyi değiştiremeyeceğini için için hissederken nasıl "yaşadım" diyebilir ki insan?

    ...

    çözüm sadece kaçıp gitmek mi?

    hayır. kaçıp gitmek ve kulaklarını kapatmak.

    burada kalıp kulaklarını kapatsan işe yaramaz.

    hem gidip hem olumsuzluklara kulağını kapatacaksın.

    kendi adıma "türkiye'den siktir olup gitmek" deyince aklıma bunlar geliyor.

    adeta orada doğmamışçasına, hiç orada yaşamamışçasına gitmek. her türlü olumlu şeyi ve olumsuz şeyi geride bırakmak. sıfırlamak hayatını. mümkünatı yokmuş gibi görünüyor evet. tıpkı kalıp mutlu olmaya çalışmak gibi.
  • (bkz: edirne'de insanların yüzüne asit atan şahıs)
    (bkz: çekmeköy'de zehirlenen kediler)

    (bkz: çomaristan'da sıradan bir gün)

    biraz moral düzeltecek müzik
    levent yüksel - beni bırakın bu caddelerde
  • hiçbir zaman gözümün kesmediği ya da götümün yemediği eylem. muhtemelen zorunlu ya da çok ekstrem bir durum olmadığı sürece de "yeter lan" artık deyip gemileri yakamayacağım.

    farklı ülkelere taşınan arkadaşlarım var, bir abd'ye new york'a gitti, diğeri avustralya'ya. abd'ye gidenle çok samimi değilim ama avustralya'ya gidenin kesinlikle geri dönmek gibi bir planı yok. bu da, ulan ben mi yeterince cesur değilim acaba sorusunu uyandırıyor kafamda.

    bunun haricinde ingilizce pratiği için dünyanın farklı ülkelerinden insanlarla kısa ya da uzun sohbetler ediyorum. bazen anlattıklarına ve yaşadıklarına özeniyorum. mesela bir tanesi sevgilimle 3 ay avrupa turu yaptık, şimdi de üniversitede hep okumak istediğim psikoloji bölümünü okuyorum. part time olarak da bir doktorun yanında asistanlık yapıyorum demişti. ulan dedim, benim yaşıtlarımın edindiği tecrübelere, gördükleri yerlere, yaşadıkları hayatlara bak bir de benim yaşadığım hayata bak diye içerledim.

    bir diğer örnek de abd'den konuştuğum birisiydi. kız, orta doğu siyaseti gibi bir alan üzerine yüksek lisans yapıyormuş. neden böyle bir bölümü seçtin dediğimde. "çok hareketli bir bölge ilginç ve eğlenceli geliyor" demişti. amk ilginç ve eğlenceli diye keyfine okuduğun bölümü ben yıllardır yaşıyorum diyemedim tabii.

    şimdi, bu örnekleri düşününce "yaşayacağımız bir tane hayatımız var, onu da niye orta doğu'da harcıyorum" diye düşünüp bir şekilde gemileri yakmam gerekiyordu ancak hiçbir zaman bunu yapamadım. bir ara düşündüm ama başlangıç için bir temel atmaya bile tenezzül etmedim. tabii böyle pasif bir tavır sergilememdeki en büyük etken, anadilini konuştuğum ülkede bile şehir değiştirince hayatımı düzene sokmam aylarımı alıyor, bir de anadilini bilmediğim, hiç kimseyi tanımadığım bambaşka kültüre, geçmişe, tarihe sahip insanların olduğu bir yere taşınırsam nasıl adapte olacağım diye düşünmem. bu olay benim çok gözümü korkutuyor.

    ha tabii sanki önümdeki tek engel buymuş gibi konuşmam da anlamsız zaten. şu an öyle bir olanağa da sahip değilim.
  • 12 yıl önce yaptığım ve sonuçlarından gayet memnun olduğum uygulamadır..hayat orada kolay mı? değil ama türkiye'yi aramıyorsunuz..
  • siktir olup gidenlerden değilim. ha gittim mi, evet. aslında türkçesi türkiye'deki kapımı kapatmadan/çarpmadan gittim diyelim. belirli bir süre, iki yıl kadar, kendimi dinleyecek ve geliştireceğim, dönüp dönmeyeceğime ise sonra karar vereceğim.

    ha ama şu bir ay içinde resmen kemiklerime kadar dinlendiğimi hissediyorum. 8 milyonluk gri ankara'dan sadece 500.000 nüfusu olan yemyeşil bir şehre taşınmak belki de bunu sağlayan, belki kimsenin hiçbir şeye acelesi olmaması. trafikte herkesin kibarlıktan kırılıyor oluşu, birlikte çalıştığım insanların sonsuz destekleri, dört yanı ormanlarla çevrili bir şehir. sokaklarda gezmek yormuyor artık. kimseye kızmıyorum alışveriş sırasında çünkü kimse anasının gözü gibi davranmıyor. sadece gündelik hayatta da değil, iş hayatında da birlikte çalıştığım hiçkimse niyet okumaya çalışmıyor, kimse söylediklerimden/yaptıklarımdan hatalı çıkarımlar yapmıyor. saatlerce belirli bir konu üzerinde tartışabiliyoruz ve bu sayede çok farklı bakış açıları kazandığımı hissediyorum burada. tek bir pencereden baktığım her şeye başka pencerelerden bakmak gerektiğini öğreniyorum. sırf ben yanlarındayım diye kendi aralarında anadillerinde konuşmaktan imtina eden bir grup insanla beraber öğreniyorum pek çok şeyi. insanca yaşamayı belki de.

    kıssadan hisse tüm vücudumun arındığını hissediyorum. türkiye'den telefonla konuştuğum herkes "sen çok durgunsun bir sorun mu var" diyor. hayır, aksine. her şey çok sakin. olabildiğine sakinim. hiç acelem yok. hiçbir şey için koşturmuyorum. görevim olmayan ama yapmak zorunda olduğum hiçbir şey yok ve bu inanılmaz bir kafa rahatlığı veriyor. iş yerinde iş yetişiyor, evde sevdicekle koyun koyuna dizi izleyebiliyoruz "ya bugün benim çok işim var, bugünlük izlemesek" bahaneleri olmadan.

    sanırım ülkemde olmayan şey sukunetmiş. ve sanırım hepimizin biraz sukunete ihtiyacı var.
  • elbette ki ülkenin bulunduğu durumdan bende memnun değilim. ekonominin, eğitimin ve adaletin iyi olmasını bende isterim. ülkeden kaçmanın çözüm olmadığını düşünüyorum. bu tür başlıkları gördükten sonra aklıma şu söz gelir " kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. çalışmaların en yükseği budur. "
    (bkz: gazi mustafa kemal atatürk)
  • siktirolup gitmek isteyenler makedonyayı bir incelesin. türkceyi ozlemezsiniz en azından
hesabın var mı? giriş yap