• kabinlerde herhangi bir şekilde görülme,tuvaletten çıktıktan sonra deşifre edilme gibi tehlikeler olmamasına karşın kimi insanlarda görülebilecek sıkıntı durumu. büyük hacetini evinin dışında gidermekten kaçınanlarda sıkça görülebilir.şu şekilde oluşabilir: altına yapacak duruma gelip de başka çaresi kalmayan mevzubahis kişi,umumi tuvalete girip kabine yerleşir. lakin pantolununu indirip sıçma fazına geçmeden hemen önce içine bir korku düşer.çok fazla ses çıkartmaktan ürkmektedir. yandaki kabinlere dikkat kesilir ve onlardan bir zort sesi,bir bokun suyla temas sesi çıkmasını bekler. bekler ki kendisinin çekingenliği son bulsun,çeperi zorlayan dışkısı suyla buluşsun. ne var ki o ses gelmek bilmez,utangaç kişimizse kendisi hakkında yandaki kabinlerde bulunanların, "adama bak nasıl da sıçtı be,şu sese bak,maşşallah!" gibi düşünmesini istemediği için kıç kaslarını zorlar da zorlar. lakin yan kabindekilerin kendisini hiçbir şekilde tanımamasını göz ardı ettiği gibi o kişileri hem tuvaletten çıkarken hem de çıktıktan sonra hayatında bir daha görmeyeceği ihtimalinin 1'e yakın olduğunu da düşünememektedir. kasar da kasar. taharet musluğunu açar, sifonu çeker,seslerin kamuflajına güvenir.o seslerin yüksek bir decibele ulaştığını hissettiğinde, fırlatılmak üzere beklettiği dışkısını büyük bir süratle gönderir.apar topar temizlenir,kabinden çıkıp lavaboya yönelir.tuvalette bulunan diğer insanların kendisine bakıp "vay hayvan adam be,ne sıçtı,helal olsun"bakışları attığı paranoyasıyla tuvaleti utançla terkeder.
  • umumi tuvaletin verecegi en buyuk huzursuzluk, disarda sira bekleyen insanlardir. biran once isimi bitireyim de cikayim derken dogru durust rahatlayamaz insan!
  • hela kapisina yazilan veciz(!) kelimeler nedeniyle konsantrasyon sorunu ya$ayan bireyin icinde bulundugu durum.
  • huzursuzlugu asmanin en kolay yolu futursuzca catir catir sicmak ve mumkunse kicinizla duvarlari yankilatmaktir.
  • bir kadın var karşı odamda. sabahları geç kalma ekürim oluyor kendisi. aynı asansöre biniyoruz ekseriyetle. o mağrur bir şekilde yeri süzerken, ben onu inceliyorum. nasıl güzel, üsturuplu makyaj yapıyor anlatamam. göz kapağındaki farın renk geçişleri bob ross'un tabloları gibi, allığı taze taze, rimeli ölçülü.. her şey ayarında, ne boya küpüne batmış gibi ne de soluk. her gün aynı özenle giyiniyor. muhteşem bir gardroba sahip. ne giyse yakıştırıyor haspam. ayaklar 7/24 pedikürlü, parmaklar gayet düzgün, ayakkabı seçimleri başarılı. beraber iniyoruz asansörden. hep "ulan" diyorum "kendine bak bi' de! yataktan 15 dakika önce çıktığın nasıl da belli. kadın ol be accık, rujun sadece filmlerde aynaya not yazmak için kullanılmadığını anla! cosmopolitan oku, 10 sihirli adımda kusursuz makyajın sırlarını öğren, ayağındaki ortopedik çocuk ayakkabılarını değiştir, dolabını baştan aşağı yenile!".. ama bu gazım ertesi sabahlarda "5 dakikacık daha"yı kar sayarken, alarmı ertelerken kaçıyor. sektirmesiz..

    bugün beraber girmedik işyerine. öğle tatilinden önce koridorda karşılaştık. selamlaştık usulca. lavaboya yollandık beraber. hatta ve hatta kendimi onun yanında kalastan bozma gördüğüm için centilmenliğim tuttu, kapıyı açıp tuttum kendisine!!! girdik içeri. o bir kabine, ben diğerine. küçük abdestimi boşaltıcam, haliyle adab-ı muaşerete uygun olarak açtım musluğu, suyu tazyikle tasa akıtmaya başladım. maksat sesi bastırsın ama o da ne??!! yan kabinden pötüdeeef!!!!! çötürdeee!!!!! sesler geliyor. "yooo" dedim "o gül dalından zarif hanımın götünden çıkıyor olamaz bu sesler!!" iyice kulak kabarttım. arada biiyyzzztt osuruklar eşliğinde çatır çatır sıçıyor bizimki!! nutkum tutuldu. insafsız kaltak, sifonu çek bari, duyulmasın dedim.. sen ki benim naif hanımlığa adım atmama sebebiyet verecek biricik nar tanesiydin! sen ki kuğular gibi süzülmeme imkan sağlayacak prensestin! bu nasıl hüsran yarebbim!! sıçarım dedim hepinizin kılıfına! ambalajınızı çükeyim!
    umumi tuvalette bana böylesi bir ruh huzursuzluğu yaşattın, kıçın patlasın inşallahühühüh!!...
  • kabinlerin dipdibe olmasi ve üstten alttan aciklik bulunmasi da bu huzursuzlugu tetikleyen etmenler bi yerde. insan en savunmasiz oldugu, sosyallikten en uzak olmak istedigi bu yerde aslinda mutlak bir yalnizlik ve sessizlik istiyor. ama biri gelip de yan kabine girince bütün o keyif (sicmaktan keyif almak da ne tuhaf adetidir insanin) iskenceye dönüsüyor. göt agzindan kopup gelen parcanin suya düsme sesi, kacirilan gazlar, koparilan tuvalet kagitlarinin yandan sayiliyor oldugu düsüncesi insanin tüm konsantrasyonunu (konsantrasyon?) bozuyor. yandaki isini bitirip cikana kadar sessiz sessiz oturayim desen kabiz mi derler, madem sicmiycan niye girdin tuvalete mi derler bilinmez. buna cözüm olarak mp3-player tasima fikri geldi aklima. tak kulakligi, ac gümbür gümbür müzigi rahatina bak
  • bu huzursuzluğun baş gösterdiği bir iki senaryodan bahsetmek gerekirse:

    - tuvaletin alaturka olduğu durumlarda kapının altında boşluk varsa birinin eğilip çeşitli organ ve maddeleri görme ihtimali.

    - kabinler arası duvar veya paravanın kısa olduğu durumlarda 1.95 civarında bir tipin yandaki kabinden kafasını uzatıp "göt iyiymiş", "montla sıç" gibi şeyler deme olasılığı.

    sifonu çekeyim, suyu açayım da götümün sesi duyulmasıncılık yeterince irdelenmiştir.
  • pisuarlardaki separatörlerin arasına sığamayınca, daldaşak ortada işemek durumunda kalma neticesi baş gösterir.
hesabın var mı? giriş yap