• kariyer.net'te dolanırken çok güzel bir iş ilânı görüp "aaa başvurayım lan şuna" dedikten sonra, başvuru için gerekli olan ön yazıyı hazırlamaya üşenip vazgeçmek.

    yıllardır bu ön yazı sikinin ne işe yaradığını merak eder dururdum, demek ki benim gibileri kafadan elemek içinmiş lan.

    (bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler)
  • ekmek almaya kimin cikacagina karar vermek icin 6 saat 51 oynamak.
  • lise zamanı annenin odanın kapısını dışardan kilitleyip odanı süpürene kadar açmam demesi üstüne laptopı hoparlöre bağlayıp internetten süpürge sesi açmak.
  • sag el mause'ta, kambur, sol el poponun altına kıstırılmış vaziyette bilgisayar kullanırken google'da bir sey aramak üzere kelime yazmak için eli kaldırmaya üşenmek, var olan bir metinden harfleri tek tek copy paste yapıp search'e basmak.
    bazen stonehead bir koala'dan reankarne oldugumu düşünüyorum.
  • geçen gün içimden geldi, dedim bi tatlı alayım işyerinde dağıtırım şenlik olur. neyse öğle arası, şu küçük eklerden aldım bi kilo. nasıl üşeniyorum ama dağıtmak için bi göreceksin: ha şimdi dağıtırım ha sonra derken kaldı epeyce bi süre. sonra çıkmaya yakın dedim neyse, evdekilere götüreyim ben bunu, akşam yeriz birlikte. sonra dedim, lan kim taşıyacak şimdi bunu eve kadar... neyse aga öyle böyle derken ben bi kilo ekleri yarım saatte tek başıma bi güzel yedim. mevzu da kapandı, iyi mi?
  • kumanda 2,5 metre otede iken onu almaya usenip, gun boyunca ayni kanali izleyerek kapidan birinin girmesini beklemek.
  • birçok şey oldu. hatta bir tanesi tutuklanmama neden olacaktı neredeyse. en son onu anlatayım.

    1) sunum yapmama 1 hafta kala masa üstündeki porno kısayollarını (en sevdiklerimi d sürücüsünden masa üstüme kısa yol yaptıydım bir aralar) silmeyi düşünmeye başlayıp projeksiyona bağladıktan sonra başımdan aşağı kaynar sular dökülmesine sebep olan.

    2) kirli bardağı yıkamaya üşendiğimden çöpe atıp 250ml'lik beherglasta nescafe içip içip labaratuvarın ortasına biri yıkar nasıl olsa diye bırakırken profesör tarafından enselenmek... (karton bardağa geçtim)

    3) hasta olduğumda eczaneye veya manava gitmeye üşenip köpeğin vitamin tozundan yemek

    güncelleme;
    3.5) tüm gonore belirtilerini gösteren hatunla sevişme fırsatı bulduğumda prezervatif almaya üşenip, neyse ertesi gün bitane novosef çakarım bişey olmaz demem, akabinde aylarca hastalığı çekmem ve kombine antibiyotik tedavileri ile (azitromisin, seftriakson, doksisiklin, gemifloksasin) karaciğerimi sike sike zorla kurtulmam.

    4) işte bu bomba olan. sanırım 2-3 yıl önce falan oldu bu. bir gün yurt odasında içiyorum, tuvalet dolu boşalmak bilmiyor. aldım 500ml lik şişeye işedim güzelce. bir süre geçtikten sonra üstünden "ulan bu açılıp boşaltılmaz kokmuştur" diye elbise dolabında bekledi. daha sonra oda arkadaşım durumu fark edip üzerine biohazard etiketi yapıştırmış (labaratuvardan çarpmış etiketi de), odanın ortasında sallandırıp beni rezil etmiştir. şimdi bir bilinmezlik var burda hatırlamıyorum ama sanırım odaya misafir geleceği zaman valizin ön fermuarlı gözüne koymuşum aceleyle.

    beklenen an. valizler hazırlandı taksi çağırıldı. olay üstünden 1 yıl geçti tabi. 1 yıldır o valizde türlü türlü mikroorganizma üremesine neden olan şey hala valizin ön gözünde duruyor. taksiye binildi ve hava alanına vardım. herşey halledildi, bu arada o valiz kabin valizi olarak görevlendirildi.

    bilmeyenler olabilir, uçağa sıvı sokmak yasaktır. x-rayden geçerken valizin içi görülüp hava alanı yetkilisi tarafından durdurulur, valiz açılır, üstünde biohazard etiketi olan kahverengi tortulu sıvı çıkıp olay boka sarmaya başlar. neresinden tutsan elinde kalan bir hikaye. kabine sokmaya çalıştığın valizden biohazard etiketli garip sıvı dolu şişe çıkıyor.

    olay büyümeye devam etti. güvenlik görevlisi bana valize ve şişeye el koyup hava alanı polisini çağırdı. zamanla polisler çoğalarak 4 adet polis oldu ve odada sorguya çekildim. sağolsun tanıdıklar vasıtası ile işi kurtardım fakat uçağı kaçırmış oldum. işte bu da böyle bir epic fail üşengeçliktir.
  • öğrenci evinin tuvaletinin tıkanması dolayısıyla tüm ev ahalisinin eve en yakın caminin tuvaletini kullanmasına rağmen "üşengeç" ev arkadaşımın tam 6 gün evden dışarı çıkmayarak sıçmaması.

    3 günden sonra her eve geldiğimde "- sıçmadın mı lan hala" diye sormama rağmen yatağında yatmış kucağındaki laptop ile sadece "- ı ıhh" cevabını alabildik hayvan heriften. adamın konuşmaya mecali yok tabi sıçmaz. 5. günden sonra yemek yemeyi kesti eşşolueşşek. 6. gün evden çıkarken sabah odasına girdiğimde bu sefer pozisyonunu değiştirmiş sandalyede bacak bacak üstüne atmış, kendini kasmaktan mosmor olduğunu gördüğümde "- lan evi batırıcan git adam gibi sıç" dedim ama beni tam olarak anlayabildiğinden emin değilim. eliyle sadece git hareketi yapabildi. akşam eve geldiğimde ise kapının önünde 10-15 çift ayakkabı vardı. "- aha bizimki ya eve sıçtı ya da kendi içine doğru sıçtı geberdi" diye düşünerek eve girdim. meğerse bizim insan görünümlü yaratık sonunda camiye koşarak camiye gitmiş ve şıçmayı başarmış. evdeki kalabalığın nedeni ise bizimkinin nasıl sıçtığını herkese anlatması, duyanların eve akın etmesiymiş. o gece eve gelen herkese büyük bir gururla anlattı itoluit. monolog aşağı yukarı şu şekildeydi; " abi bir an bir kuvvet geldi koşmaya başladım. evden nasıl çıktım camiye nasıl gittim pek hatırlamıyorum. camiye girerken bekçi ya da müezzin bir şeyler dedi ama cevap verecek durumda değildim. tuvaletin kapısını kapattım mı hatırlamıyorum ama kenefi gördüğüm an hala gözümün önünden gitmiyor. 25 yıl yalnız adada yaşadıktan sonra adada adriana lima ile karşılamış gibiyim. ondan sonrası pek net değil. sadece aralıksız 3 dakika sıçtığımı düşünüyorum. rahat iki kilo sıçmışımdır...."
  • kalkıp 1 metre ötemdeki perdeyi açıp havaya bakmak yerine yağmur yağıyor mu diye internetten bakmam.
hesabın var mı? giriş yap