• atılan bokları hiç anlamadığım, çizgi romanı okumuş biri olarak da daha nasıl sinema perdesine aktırılabileceğini kestiremediğim film. değişiklikler var evet, ama bu 1986'da yazılmış bir eserin 2009'a apayrı bir sanat dalına uyarlanması. belki dizi formatında yapılsaydı ve çok daha uzun olsaydı daha doyurucu olabilirdi ama 2.5 saate sığdırıldığı haliyle bile beni oldukça tatmin etti. sahnelerin akıl almaz görselliği yanında karakterlerin de bir uyarlama için çok iyi işlendiğini belirtmek lazım. ilk yarının biraz uzun tutulması çizgi romanda hayati önem taşıyan karakter arka planlarının olabildiğince dolu verilmesinden kaynaklanıyor zaten.

    ikinci yarıda ve finalde yaşanan değişikliğe gelince. romanda araya dökümanlar sıkıştırılmıştı ve okuyucu için sona doğru sürüklenirken bir gizem yaratılmıştı. (kaybolan sanatçılar vs.) filme bunların eklenmesi kafadan en az yarım saat ekleyeceğinden bu haliyle izlediğimiz final ne olursa olsun hikayenin geri kalanıyla bütünlük içinde olmuş. filmi izleyenleri romanı alıp okumaya sevkedeceğini düşünüyorum. watchmen konusu itibariyle insanları derinliği altında eziyor ve görselliğin yanı sıra yaşattığı ahlaki sorgulamayla da sinemadaki izleyiciye bir şeyler katıyor. snyder'in diğer uyarlaması 300 için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildi; perdede insanların düşünmeden ve hikayenin derinliğini sorgulamadan izledikleri iyi kurgulanmış savaş sahnelerinin arka arkaya dizilmesinden olmuştu sanki. watchmen ise elinden geldiğince öykünün kurgusal gücünü de sinemaya taşımayı başarmış.

    introdaki the times they are a-changin'den başlayarak filmin müziklerine de bayıldım (zaten giriş jeneriği daha iyi ve isabetli olamazdı, romana tapan biri olarak en baştan aşmış bir pozitif önyargı oluşturdu o ayrı). hele all along the watchtower iki elemanın yolculuğu üstüne duyduğumuz “'there must be some way out of here' said the joker to the thief" sözüyle gayet doğru bir seçim olmuş bence. zaten romanda da bu iki şarkının sözleri kullanılmıştı alıntı olarak.

    bir de tonlarca alt metin içinde sinemadan çıktığında aklında dr.manhattan'ın pipisi kalmış insanlar sinemaya falan gitmesin, gerek yok.
  • 100 küsür milyon dolar harcanarak ne kadar kötü bir film çekilebilir?? bu sorunun cevabını merak ediyorsanız ve çok sabırlı bir insansanız bu filme gidebilirsiniz. o kadar sıkıcı, o kadar bunaltıcı bir film olmuş ki, salonu terketmeden filmi sonuna kadar izleyebilmek için gerçekten zor dayandım. terketmememin sebebi de merak etmem oldu? gerçekten her şey o kadar kötüydü ki filmde, neler olacağını ve filmin nasıl biteceğini merak ettim. neyse bir sinemasever olarak kötü filmleri de görmem gerekiyor sonuçta. en kötülerinden birini görmüş oldum.

    bir de bu filmin an itibariyle imdb user rating'i 8,5/10 ya, hakikaten söyleyecek bir şey bulamıyorum.
  • film öncesi :
    who watches the watchmen?
    film sonrası :
    who fucks the watchmen?
  • (bkz: fogdancing)
  • moore'un, çizgi romanının filme nasıl adapte edilebileceği sorusuna verdiği yanıt (terry gilliam'a):

    "i had to tell him that, frankly, i didn't think it was filmable. i didn't design it to show off the similarities between cinema and comics, which are there, but in my opinion are fairly unremarkable. it was designed to show off the things that comics could do that cinema and literature couldn't"

    bir röportajdan alıntı:

    "with a comic, you can take as much time as you want in absorbing that background detail, noticing little things that we might have planted there. you can also flip back a few pages relatively easily to see where a certain image connects with a line of dialogue from a few pages ago. but in a film, by the nature of the medium, you're being dragged through it at 24 frames per second."

    moore'un, david hayter'ın çizgi roman üzerinden yazdığı senaryo hakkındaki yorumu:

    "was as close as [he] could imagine anyone getting to watchmen."

    son olarak:

    "i shan't be going to see it. my book is a comic book. not a movie, not a novel. a comic book. it's been made in a certain way, and designed to be read a certain way: in an armchair, nice and cozy next to a fire, with a steaming cup of coffee."

    karakterler hafif güdük kalmış, final kısmı değiştirilmiş ve bazı karakterlere yer verilmemiş olsa da devam filmi olmadan ve 2.5 saat içinde ancak bu kadarının yapılabileceğini düşünüyorum. beklediğimden daha iyi olmuş. açıkçası, filmi snyder'in çekeceğini duyunca hikayeyi tamamiyle aksiyon yumağına dönüştüreceğinden korkmuştum ama karakterlerin arkaplanlarına epey özen gösterilmiş. şaşırmamak elde değil... anlaşılan, snyder bu sefer elini taşın altına koymuş. fakat ne yazık ki prodüktörler aynı cesareti gösterememiş. zira filmin epey kesildiği belli oluyor. ticari kaygılarla filmlerin kesilmesini anlarım, nu yeni bir şey değil. ama en azından rahatsız etmeyecek bir boyutta olması gerekirdi. zaten imkansızın başarılmaya çalışıldığı bir uyarlamaya haksızlık edildiğini düşünüyorum.

    ne olursa olsun finali affetmek zor. 1988'de yapılması planlanan fakat gerçekleşmeyen ilk uyarlama için yazılan senaryoda da final değiştirilmişti. finalin aynen muhafaza edilmemiş olması anlaşılabilir bir şey, böyle bir beklentim zaten yoktu (kabul ediyorum, az da olsa vardı). ama yine de affetmek zor...

    son olarak her ne kadar film beklediğimden daha iyiyse de tercihim sinemaya hiç uyarlanmamasından yana olurdu. nedeni ise terry gilliam'ın uyarlamayı son anda reddetme nedeni (terry gilliam: reducing [the story] to a two or two-and-a-half hour film [...] seemed to me to take away the essence of what watchmen is about,") ile aynı. terry gilliam bütçe sıkıntısından dolayı çekemedi filmi denilecek ama o gelen ikinci teklifi de reddetmiş hatta uyarlamanın toplam beş saatlik kısa filmler halinde çekilmesi gerektiğini düşündüğünü belirtmiştir. alternatifine oranla çok daha makul...

    ek: soundtrack şahaneydi. çizgi romanda geçen şarkıların kullanılması süper olmuş. fakat keşke daha az baskın olsaydı...

    sonuç: seni hala sevmiyorum snyder.
  • allah'tan cizgi romanlari sinemaya uyarlayan, yönetmenler senaristler, burnu kaf daginda cizgi roman hayranlarini tatmin etme amacini gutmuyorlar da biz sinemaya, sinema icin gidenler dogru duzgun bir film izleme sansina sahip olabiliyoruz.

    elestirenler acaba nasil bir film cekerdi??? sayfalar dolusu materyali maksimum 3 saate nasil sigdirirlardi? ve bunu o cizgi romani hic okumamis bir kitleye de nasil begendirirlerdi?

    sadece cizgi roman hayranlarindan olusan toplulugun rafine begenilerine uydurmaya kalkissaydi filmini zack snyder, o zaman hata yapmis olurdu.

    bayanlar baylar, siz sinemaya gidiyorsunuz. cizgi romanlarin 3 boyutlu haline degil.
  • watchmen'i okuma firsatim olmamisti. turkiye'de bulamamistim sonra unuttum falan filan. filmi begendim. bunun sebebi watchmen'le ilk defa filmle tanismis olmam olabilir. simdi dusunuyorum da 10 yil once okusaymisim da pek anlamazmisim herhalde. en azindan simdi bana oyle geliyor. bu acidan bakinca basarili bir roman/cizgi romani filme cekmenin boyle bir avantaji var. kitabi okumamis adami sirf kitap materyaliyle tavlayabiliyorsun.

    neyse bu alan moore'un dikta-iktidar ile takistigi bir diger hikayesi olmus. nixon'in uzatilmis baskanliginin ciktilari v for vendetta'yi okumamis/izlememis birine gelse de bana degisik/orijinal gelmedi. "evet boyle olacagi belli tamam gecelim" diyesim geldi.

    diger yandan super kahraman nosyonuna bakis acisi, kahramanlarin milliyetcilik gaziyla ulke tarafindan silah olarak kullanilmasi, kahraman ile kotu adam rollerinin sabit olmayip surec icindeki degiskenligi, "kahramanlik" tanimini surekli dolandirmasi ve donusturmesi agiz sulari akitan cinstendi. post-kahramanlik donemi acmazlari da guzel yansitilmisti.

    bu acidan ilkokul 3'teki superman okuru olarak orumcek adam'in ev kirasini cikarmakta zorlanan siradan bir insan halini gorunce yasadigim turden bir taze fikir ruzgarini bu hikayeyle yeniden yuzumde hissettim. tesekkurler alan moore.

    hikayedeki en zayif nokta nihai vurgunun "bazen sonuclar yontemi mazur kilabilir" ustunde olmasiydi. bu her ne kadar hemen arkasindan gelen bir "intikam cozume katkisi olmadikca anlamsizdir" ile dengelenmeye calisilmis olsa da seyirciyi/okuyucuyu kafada bu dusunceyle biraktigi kesin. kitabi okuyup kitapta da boyle yapilip yapilmadigini gormek lazim. (edit: mesaj geldi kitapta yontem sonrasinda sorgulaniyormus)

    aksiyon film icine cok dengeli dagitilmis tam oflayip puflamaya baslayacakken bir sahne geldi. kurgucular bu acidan tebrik edilebilir sanirim.

    filmin en kotu tarafi muzik tercihleriydi. 300'un muziklerinin de yarrak gibi olmasindan zack snyder'in muzikten anlamadigini dusunmeye basladim. filmi begendiysem muziklere ragmen begenmisimdir. kayitlara gecsin. bir parca cok guzel diye filmle uyumlu olmasi gerekmiyor bunu ogrenin. (edit: muzikler romanda gecen muzikler diye bir laf edilmis, bu muzikli cizgi roman mi boyle kapagi acinca muzik calan cinsten? zannetmiyorum. bir muzige referans vermekle o muzigi calmak ayni sey degil)

    bir de dr.manhattan karakteri bana ilginc sekilde on yil evvelki masumiyet entry'mi hatirlatti. (bkz: masumiyet/@ssg)
  • "paul thomas anderson filmlerinin süper kahramanlı olanı" şeklinde yorum yapan profesyonel sinema eleştirmenini bulup dövmek istediğim; içine daha rahat girebileyim, tarafsız değerlendirebileyim diye bile bile çizgi romanı okumadan gittiğime pişman olduğum film. izlerken ne kadar sıkıldığımı göz önünde bulundurunca bu saatten sonra kitaba vakit ayırır mıyım, emin değilim. fragman gerçekten son derece umut vericiydi; muhteşem smashing pumpkins şarkısı gaza getiriyor, görüntüler heyecan veriyordu. ama filmi izleyince bir çok sıkıntısı olduğu ortaya çıkıyor. gerçekçi bir dünya, gerçek acılar, süperkahramanlık kurumuna gerçekçi bir bakış, filmin finalinde verilen mesajın gerçekçiliğinin yanında aksiyon sahnelerini fazla stilize buldum. yani kamera açıları, dökülen kanlar bu kadar "efekt" kokmasaydı, daha inandırıcı ve seyirciye işkence edici bir şiddetle filmin duygusu daha iyi verilseydi başarı elbette ki katlanırdı. müzikler de fragmanda yakalanılan başarının aksine çok kötüydü, adeta amerikan dizisi mantığında kullanılmışlardı. oysa ki indie filmler dışında böyle büyük filmlerde daha enstrümental müzikler tercih edilmeli sanırım. ya da sözleri olan, izlenilen sahneye daha da mesaj katılan müzikler kullanılacaksa bunlar çok daha özenli seçilmeli. dr. manhattan'ın bütün bedeninin gayet başarılı yapıldığını söyleyebilirim ancak filmin diğer cgi görüntüleri ve efektleri bütçesine yakışmayacak kadar "sahte"ydi. özellikle filmin sonundaki, adını bilmediğim için "firavun köpeği" olarak adlandıracağım yaratık gerçekten çok başarısızca canlandırılmıştı. filmin bir diğer büyük sorunu da kurgudaydı. bu kadar çok karakter varken yönetmenin hikaye anlatıcılığını başarması büyük önem kazanır. bu yüzden böyle filmlerin altında başarıyla kalkabilenler iyi yönetmen olarak görülürler. ne yazık ki bu filmde her karakterin hikayesi, bir skeç bitip diğeri başlarmış gibi olmuş. hikayeler eninde sonunda birbirlerine bağlansalar da anlatım seyirciyi filmden uzaklaştıran ve adeta insanı sıkan bir şekilde yapılmış. sevişme sahneleri ve genel olarak cinsel içerik de yine çizgiromanın altında ezilmeyelim, hakkıyla bir "r rated" film yapalım mantığıyla abartılmış ve kabak tadı vermiş.

    peki sevdiğim hiçbir şey olmadı mı? zack snyder'ın çıkardığı işi gerçekten hiç sevmedim. sadece oyunculukların fazla göze batmadığını, ama gereksizce abartılmış ve efektlendirilmiş şiddet ve cinsel sahnelerin fazlalığından filmin bu iyi yanının da gölgelendiğini söyleyebilirim. fakat alan moore tarafından yazılan metin belli ki epey başarılı. ancak x-men filmlerinde bile daha derinine inebildiğimiz karakterler varken watchmen grubunda yer alan karakterlerin epey sığ kaldığını söylemek lazım. finalde varılan sonuç, verilen mesaj tatmin edici ve düşünmeye sevk edici. ancak insan filmin daha iyi bir yönetmenin elinde çok daha fazlası olabileceğini düşünmeden edemiyor.

    --- spoiler ---
    filmde beni mest eden belki de tek şey veidt'in "ben sıradan bir çizgiroman süper kötüsü değilim. planımı durdurmanız için en ufak bir ihtimal olsaydı, size anlatmazdım" dediği yerdir. evet, her çizgiromanın en salak kısmı düşmanın planını zor durumdaki süper kahramana açıklayıp bir çuval inciri berbat etmesidir. bir de +18 yazısını iplemeden mini mini çocuklarını sinemaya getiren ve her sevişme sahnesinde ve dr. manhattan'ın mavi çükü (bkz: smurf penis) gözüktüğünde onların gözünü kapamaya çalışan babaya selam ederim...aferin, çok akıllısın.
    --- spoiler ---
  • kız kardeşimin gran torino mu watchmen mi seçiminde, lehinde oy kullanması sonucu pek heveskar olmadan seyrettiğim film. ne seyredeceğime dair bir fikrim olması açısından sözlüğü açtım, çizgiromanına dair yazılanları okudum. şimdi eğri oturup doğru konuşmalı, iflah olmaz bir bir fumetti ve bande dessinée düşkünü olduğumdan american comicsine ezelden beri bir kıllığım olagelmiştir. sevmem öyle süpergüçlü mutatif yaratıkların ramboculuk öykülerini. tek comics istisnam batman'dir. lakin konusu itibarıyla watchmen, burada da sık sık vurgulandığı üzere hayli değişik ve derinlikli bir soğuk savaş anlatısı olarak kurgulanmış olduğu için oldukça ilginç gözüktü. belki çizgi romanı okursam bu çok övgü alan anlatımı yakalayabileceğim. ancak film hakkında konuşmam gerekirse watchmen'den ancak bir patlak balondan etkilenmiş olabileceğim kadar çıktım. zack snyder denilen herifin önceki herzesini* düşününce zaten tüylerim diken diken oluyordu; tanıdığım son şans da watchmen ile gitti. bundan sonra isterse bütün dallardaki oscarları toplasın, hiç bir filmini seyretmem. filmin aklımda tek iz bırakan ve beni ekrana bağlayan kısmı the times they are a changin eşliğinde lirik bir görsellikle verilen soğuk savaş tarihi oldu. gönül istiyor ki bu görsellikle bir soğuk savaş belgeseli yapılsın, benim gibi soğuk savaşın son on yılında veya daha önce dünyaya gözlerini açanlar bir maziye dönüp analitik gözle bakabilsin.
  • bütün önyargılarımı ve endişelerimi boşa çıkararak, daha önce fragmanlar üzerinden zack snyder ile ilgili söylediklerimi bana yedirmiş olan film. sanırım sadece bana değil, eseri için "unfilmable" diyen alan moore'u da utandırmış olmalı. watchmen'in sadece annotation'larında* dikkat edilebilen detayları beyaz perdede görmüş olmanın şaşkınlığıyla, aynısını alan moore'un da yaşadığını hayal ediyorum. alan moore'un bütün dayanağı grafiklerin arka planlarındaki detayların ve bölüm sonu metinlerinin watchmen'i daha derin okumalara müsait kılması ancak bunun sinemada yapılamayacağıydı. zack snyder bölüm sonu metinlerinde anlatılanları kullandığı flashback'ler ile fazlasıyla kapatmış ve her sahneyi sıkıca dokuyarak grafiklerdeki detayları filmine kare kare işlemiş. kullandığı kaydırmalar ve kadrajlar bunları iyice ortaya çıkartmış. bütün filmi baştan sona ağzım açık izledim diyebilirim.

    zack snyder, varoluşçu dr manhattan'ın pipisi için çok mücadele verdiğini ancak stüdyonun kısıtlamasıyla blurlaştırıldığını açıklamıştı, nitekim fragmanda da öyleydi. ancak filmi böyle bir sansür olmadan izledik. dr manhattan'ın sesi ve vücut hareketlerinin kişiliğine olan uyumunu kendi hayalimde canlandırdığımdan daha iyi buldum. bu açıdan zack snyder, alan moore'u çok iyi tamamlamış, eser ile seyirci arasında çok iyi bir köprü olmuş. rorschachlittle children'daki pedofili hastasının oynayacağı açıklandığında acayip korkmuştum ama bütün endişelerim boşunaymış. squid finalinin değiştirilmesine kafayı takmıştım ama zack snyder'ın "versiyonu" da alan moore'unki kadar mantıklı olmuş. journal ending'i koysunlar diye dua ediyordum, o da var.

    çizgi roman olan watchmen ne ise film olan watchmen de o'dur. alan moore çizgi romanda ne kadar edebi bir eser ortaya koymuşsa zack snyder da bunu o derecede peliküle yansıtmayı başarmış. "sadık uyarlama" sıfatı burada yetersiz kalır, zack snyder'ın çıkardığı işi "üstün uyarlama niteliğine sahip" diye tanımlamak lazım.

    zack snyder ve stüdyo el ele vererek, basitleştirmeden 2,5 saatlik bir edebi eser uyarlaması yaparak taşın altına ellerini sokuyorlar. zack snyder bununla da kalmıyor, geek'liğin allah'ını yaparak dvd için tales of the black freighter ve bernie-bernard bölümlerini çekiyor (muhtemelen hooded justice-captain metropolis "muhabbeti" de dvd'ye ayrılan bölümlerdedir.) bütün bunlara saygı duymamak için biraz düşüncesiz olmak lazım. zack snyder'ın filmi yaparken harcadığı çabaya, uyarlamadaki detaycılığına, yaptığı yoğun ve fazla mesaiye minnet duydum. filmi sevmeyenler çizgi romanı da sevmezdi veya filmi ilginç bulmayanlar çizgi romana da aynı şekilde yaklaşırdı diyorum. watchmen her şeyiyle edebi bir eserdir ve grafik yönüyle belki de daha fazlasıdır. film de bunu sadık bir şekilde taşımış.

    --- spoiler ---

    new york city havaya uçarken bernie ve bernard'ın birbirine sarıldıklarını gördüğümde gözlerim doldu. saygıyla önünde eğiliyorum zack snyder.

    --- spoiler ---

    edit: çizgi romanı tek seferde bütün detayları, göndermeleri ve tespitleriyle anlamak nasıl mümkün olmuyorsa, üzerine düşünmek ve tekrar okumak gerekiyorsa, aynı şekilde film de "kolay" değil.
hesabın var mı? giriş yap