• “eğer tanrı gerçekten varsa, umarım iyi bir bahanesi de vardır.” demiş kendileri.
  • hakkinda cocuk istismari iddialari bulunan ve bu iddialarin arastirilmasi icin 1993 yilinda connecticut ta uzmanlardan olusan bir ekibin konuyla ilgili arastirma yaptigi ve arastirma neticesinde, istismar bulgusunun neredeyse yok denecek kadar az oldugu ve cocugun yonlendirilmis olma ihtimalinin cok yuksek oldugu sonucuna varilmis olan yonetmen.
  • filmlerinden ve biyografisinden çıkardığım kadarıyla belli başlı ilgi alanları

    -psikanalitik
    -tenis
    -klarnet
    -cole porter (neredeyse her filminde adı geçiyor)
    -felsefe
    -fizik
    -kart numaraları ve illüzyon
    -genç kızlar (bazılarına göre ergen da denilebilir)
    -manhattan
  • "tanrıyı güldürmek mi istiyorsunuz? ona planlarınızdan bahsedin."
  • mutlaka ama mutlaka -sevmek şart değil- hakkında bilgi sahibi olunması gereken deha; dediğim gibi sevmek zorunda değil kimse ama bilmemek gerçekten biraz haksızlık olur ustaya.
  • amerikan sinema modasından uzak kalan daha çok kendine özgü filmler çeken new york'lu yönetmen. doğum adı woody allen değildir 10'lu yaşlarda bu adı kendi kulağına üflemiştir.

    (bkz: allen steward konigsberg)
  • filmleri genel olarak şunlar üzerinden ilerler: aşık olmak, aldatmak, evlenmek ve aldatmak, psikanaliz, psikoterapi, falcı, metafizik şeyler, aldatma, en yakın arkadaşla aldatma, karısını karısının kız kardeşiyle aldatma, kız kardeşi de daha genç biriyle aldatmak, psikanaliz, falcı, psikanaliz, psikiyatristle ilişki, psikiyatristi hastasıyla aldatma, tablolar, ressamlar, restorantlar, klasik müzik, jazz, aldatmak, aldatmak.

    ayrıca, aşık olmadan seks yapmak boş bir deneyimdir ama boş deneyimler arasındaki en iyi deneyimdir, gibi basit ama harika bir sözü vardır, tıpkı filmleri gibi.
  • filmlerinden ve kitaplarından cımbızlananlar:

    "aile bir sanatçının ölümüdür. ben huzur ve dinginlik istiyorum. demek istediğim... çok garip ama... beynimi sadece yeni alışkanlıklar, fikirler, şakalar, parlak ve yaratıcı şeylerle meşgul etmeliyim."
    (bkz: shadows and fog)

    "bunların hepsine son veriyorum: tavanaralarında yaşamaya, peynir yiyip şarap içerek kafelerde sanat hakkında konuşmaya. hepsi bitti. seni seviyorum."
    (bkz: bullets over broadway)

    "günler erimiş film şeritleri gibi birbirine karışıyor. görüntüleri bozulmuş ve anlamsızlaşmış bir film gibi."
    (bkz: bullets over broadway)

    "sanatta her şeyin kusursuz olmasını istersiniz; çünkü hayatta böyle değildir."
    (bkz: annie hall)

    "bence hayat ikiye ayrılıyor, korkunç olan ve berbat olan şeyler. sadece iki kategori. korkunç olanlar şöyle, bilemiyorum, mesela son evre kanser hastaları, bilirsin, kör insanlar ve sakatlar. bu insanların nasıl başardığını bilmiyorum. bu benim için inanılmaz bir şey. berbat olanlar ise diğer herkes. yani berbat durumdaysan müteşekkir olmalısın, çünkü bu büyük bir şans, berbat durumda olmak."
    (bkz: annie hall)

    "biraz düşününce, aşık olduğumuz zamanlar ne garip paradokslar içine sürüklendiğimizi görebilirsiniz. bu paradoksu oluşturan şey, aşık olduğumuz zamanlarda, çocukluğumuzda bağlandığımız bazı insanları, yeniden elde etme çabası içine girmemizdir. ama aynı zamanda, aşık olduğumuz bu kişiden, kendisini özdeşleştirdiğimiz insanların, geçmişte yapmış oldukları hataları da tamir etmelerini bekleriz. aşkın içindeki garip tutarsızlık da buradadır işte: geçmişe dönme girişimi ve geçmişi bozma girişimi aynı anda..."
    (bkz: crimes and misdemeanors)

    "dersin şu: okulda öğretmenlerinin söylediği şeyleri dinleme. sadece nasıl göründüklerine bak. hayata ancak bu şekilde hazırlanabilirsin."
    (bkz: crimes and misdemeanors)

    "hepimiz, hayatımız boyunca bazı seçimler yapmak durumunda kalırız. ahlâki seçimler. bazıları sıradan, bazılarıysa hayati seçimler. ama her hâlükârda bizi biz yapan seçimler. ne de olsa son tahlilde, her insan yaptığı seçimlerin toplamıdır. olaylar hiç ummadığımız bir biçimde hatta adaletsizce gelişebilir. öyle ki, varoluşun tasarımında insanoğlunun mutluluğunun hiç hesaba katılmamış olduğunu bile düşünebilirsiniz. çünkü sadece biz, sahip olduğumuz sevme kapasitesiyle, bu kayıtsız dünyaya anlam kazandırabiliriz. lakin pek çok insan, mutluluğun peşinde inatla koşmaya devam ediyor. ve bazen ona ulaşıyor da. basit şeyler sayesinde: aile gibi, iş gibi. ya da gelecek nesillerin daha anlayışlı olma umudu gibi."
    (bkz: crimes and misdemeanors)

    "eğer mutlu son görmek istiyorsan, hollywood filmleri izlemelisin."
    (bkz: crimes and misdemeanors)

    "televizyonun karşısına kurulup rastgele kanal değiştirmeyeli yıllar olmuş. tüm bir kültürü buradan takip edebiliyorsun: naziler, deodorant satıcıları, güreşler, güzellik yarışmaları, talk şovlar... güreşleri izleyen bir zekanın düzeyini düşünebiliyor musun? ama en beterleri kökten dinci vaizler. üçüncü sınıf bir üçkağıtçı kendisini izleyen zavallı ahmakları isa adına konuştuğuna inandırıp para göndermelerini istiyor. isa geri dönüp isminin nelere alet edildiğini görse, kusardı."
    (bkz: hannah and her sisters)

    "kişinin kendi ölümünü metanetle karşılaması ve üstüne bir de detone olmadan şarkı söylemesi, imkansızdır."
    (bkz: eğrisi doğrusu)

    "tanrı, musa’nın son kitaplarına göre iyilikseverdir ancak üzerine eğilmediği pek çok konu mevcuttur."
    (bkz: eğrisi doğrusu)

    "tanrı diye bir şey yok, anladık. asıl siz hafta sonunda tesisatçı bulmaya çalışın da görelim."
    (bkz: eğrisi doğrusu)

    "evren, tanrı’nın aklından geçen düşüncelerden ibarettir. oldukça asap bozucu bir görüş bu, özellikle eviniz için depozitoyu yeni yatırdıysanız."
    (bkz: eğrisi doğrusu)

    hamiş: zamanla geliştirebilirim belki, diyerekten...

    edit: @femme noir'ın katkısıyla annie hall'a bir pasaj eklendi.
    edit 2: güncelleme
  • son filmi cafe society sonrasında artık alzaimer olup, korkunç bir loop içinde kaldığını düşünmekteyim. her sene bir film çekeyim derken bol klişeli vasat filmlerin efendisi olma yolunda ilerliyor... yapma woody yapma abisi yapma dedesi... senki ilişkiler üzerine iki çift sağlam laf eden holywooddan jivişş biriydin...
  • annie hall
    deconstructing harry
    radio days
    hannah and her sisters
    midnight in paris

    gibi filmlerini görmeden oturup hakkında bir şey yazılmamalıdır. iyi filmleri bunlardan ibaret değildir kısaca yazdım. benim için dahi kategorisindedir.

    evrenin sonsuz olmadığını düşünmek oldukça rahatlatıcı, özellikle neyi nereye koyduğunu bilmeyenler için.

    ya hiçbir şeyin anlamı yoksa ve her şey bir yanılsamadan ibaretse. o zaman salondaki halıya çok para verdik demektir.
hesabın var mı? giriş yap