39 entry daha
  • üzerindeki tartışmalar, ne kötü okuyucularıyla ilgilidir, ne de kendisini yanlış ya da doğru ya da eksik anlamakla ilgilidir. eğer bir insan aydın olduğunu idda ediyorsa ya da bu sıfat kimilerince ona layık görülüyorsa, bu insan bunun da sorumluluklarını yerine getirmelidir. bu sorumlukların başında, aydının eserlerini, fikirlerini, teorilerini ortaya koyarken, neyin nasıl anlaşılacağını, anlaşılamayacağını, bunların bağlamının ne olacağını hesaba katma gerekliliği gelir. aydının, ne bir popstar kaprisliliği ve kompleksliliği içinde, ben yazarım, anlayan anlar, anlamayanlardan bana ne triplerine girme hakkı vardır, ne de eserlerinin arkasına saklanıp, okuyun işte, hepsi orda yazıyor deme lüksü vardır.

    kendisini savunmak, görüşlerine sahip çıkmak anlaşılır bir şeydir, kendisi oldukça zeki ve donanımlı bir insandır, söyleyecekleri üzerinde düşünmek, tartışmak kayda değer bir uğraştır. yanlış anlaşıldığı, üzerine fazla gidilen meseleler de olabilir, bu her insanın başına gelebilir, ama eğer kendisi bir aydınsa, bir bilim adamıysa, türkiye'de bilinmeyenleri, konuşulmayanları dile getirmek istiyorsa, derdi daha iyi, yaşanabilir bir türkiye ise, kendisinin cevap vermesi gereken çok önemli sorular vardır. bunları kısaca özetlemek gerekirse:

    1)yalçın küçük 1993 yılında paris'e gtmiş ve burda apocularla, yani pkk ile bağlantı kurup, apo'nun ta yanına kadar girmiştir. yaklaşık beş sene boyunca bu örgütün içinde yer almış, pkk'yı kürt diriliş hareketi olarak değerlendirmiş, apo ile beraber kitaplar yazmış, değerlendirmeler yapmış sonra 1998 yılında bir anda pkk'yı terkedip, türkiye'ye dönüp, teslim olmuştur. daha sonra da orda geçen günlerini türk "aydının" kürt hareketindeki keşif gücü olarak değerlendirmiştir. flash tv'deki programında, küçük bir ara ağzından, devlet pkk meselesini çözmek istemedi, pkk'dan memnundu şeklinde laflar kaçırmıştır. hatırlanacağı gibi küçük, dgm'deki yargılanmasında, apo'ya yapılacak bir suikasti dönemin muhalefet partisi liderinden(mesut yılmaz'ı ima etmektedir) haber alarak, apo'ya bildirdiğini söylemiş daha sonra bunu savunmasında da belirtmiştir. abdullah öcalan da dgm sorgulamasında, bunu onaylamıştır. acaba yalçın küçük, pkk'nın yanına hangi amaçla gitmiştir, bir misyonu mu vardır, kendisinin dediği gibi amacı bir kürt hareketinin içinde keşif gücü olmak mıdır yoksa, ağzından kaçırdığı gibi, birileri için pkk'nın devamlılığını ve apo'nun can güvenliğini sağlamak mıdır? akrabası olduğunu dillendirmeyi çok sevdiği ve zaman zaman görüştüğünü söylediği, dışişleri bakanlığı istihbarat şefi olan cenk duatepe'nin, tam o apo'nun yanındayken, suriye'de görevli olması nasıl bir tesadüftür?

    2)yalçın küçük leyla zana ve arkadaşlarını barzani'nin kuruğuna takılmakla suçlamakta ve son bildiriyi barzani'nin girişimi olarak değerlendirmektedir. yalçın küçük burda açık açık yalan söylemektedir ve ucuz siyaset yapmaktadır. leyla zana'nın ve dehap'taki birçok ismin apo'ya bağlı olduğunu, onun emirleri doğrultusunda hareket ettiklerini cümle alem bilmektedir. apo'nun kendisi de barzani'ye karşıdır ve onu ilkel milliyetçi olarak değerlendirmektedir. yalçın küçük de bunları çok iyi bilmektedir, ama bilerek bunu bilmezden gelmekte, elinde hiçbir kanıt olmadığı halde, barzani ile leyla zana ve arkadaşlarının işbirliği içinde olduğunu söylemekte, paris kürt enstitüsine ait ve sadece türkiye'de yaşayan kürt'lerin imza attığı bildiriyi barzani'ye mal etmek istemekte, işin içine barzani'yi katarak, türkiye'ye özgü kürt meselesini kuzey ırak'a taşımak istemektedir. acaba yalçın küçük burda, kimlerin hasasiyetlerini öne çıkarmakta ve okşamaktadır? leyla zana ve barzani arasında hiçbir ilişki olmadığını, zana'nın apo'dan emirleri aldığını bildiği halde neden yalan söylemkte ve konuyu çarpıtmaktadır? acaba ceviz kabuğu'nda dediği gibi pkk'nın barzani ile gidip savaşmasını mı amaçlamaktadır? yalan yanlış kaynaklara dayanarak, neden molla kökenki bir aile olan barzaniler'nin ısrarla yahudi ya da ibrani olduğu yalanını söylemektedir?

    3)yalçın küçük 6-7 eylül olaylarını, ermeni katliamını, yahudi hristiyan çatışması olarak değerlendirmektedir. bunun için ortaya koyduğu kanıtlar nelerdir? olaylarla ilgili eldeki onca belgeleri, kanıtları incelemeleri hiç okumamış mıdır? neye dayanarak bunu söylemektedir? yoksa amacı birilerini temize mi çıkarmaktır? hadi bunları, hiçbirimizn bilmediği bellgeleri, kanıtları ortaya koyarak!! ispatladı diyelim, çorum olayları, maraş olayları, sivas katliamı, gazi olayları gibi hadiseleri nereye koyacak? bunları da sebatayist teorisiyle nasıl açıklayacak?

    4) kimileri yalçın küçük'ü ibrahim şahin'e karşı elini masaya vurduğu için göklere çıkarmaktadır. ibrahim şahin, suçu mahkemelerle tescil edilmiş, karanlık bir örgütlenmenin ufak bir çarkıdır, işi bitince de buruştulup bir kenara atılmıştır. peki yalçın küçük, ibrahim şahin'in zamanında başında olduğu örgütlenme(özel harekat timi) ile ilgili şimdiye kadar en ufak bir söz söylemiş midir, bu örgütü kuranlar hakkında, bunların amaçları hakkında hiçbir tavır almış mıdır? sıradan bir piyona karşı masaya elini vurmak ne kadar cesaret göstergesidir? ki aynı yalçın küçük aynı programda, telefonla katılan eski bir mhp milletvekilinin, bilim adamı değil bu adam suçlamalarını olduğu gibi yutmuş, hiç sesini çıkarmamış, bu şahıs telefonu kapatırken, sağlıcakla kal hocam, görüşmek üzere hocam gibi laflar ederek uğurlamıştır. bu ne perhiz ne lahana turşusudur hocam?

    5)yalçın küçük'ün son yazdıklarını, görüşlerini savunanlar, dillendirenler neden hep belli bir kesimdir? statükocu kemalistler, emekli kurmay subaylar, eski bürokratlar, sağcılar, türkçüler, doğu perinçek ve ip gibi partiler neden hep onın görüşlerini savunmakta ya da en azında benzer bir dili konuşmaktadırlar? neden demokrat denilebilecek, solcu ya da çağdaş insanlar yalçın küçük'ün görüşlerini savunmamaktadır? yok yanlış anlaşılıyor ya da anlaşılamıyor, kötü okuyucusu var, insanlar yanlış anlıyor gibi şeyh-mürit ilişkisini akla getiren argümanları kullanmak, sanki ortada bir peygamber ya da ermiş bir kişi varmış gibi davranmak, bir "bilim adamı" ya da aydın denilen bir insan için ne kadar doğru olabilir?

    6)yalçın küçük, türkiye ve osmanlı tarihiyle, ekonomiyle ilgili ortaya koyduğu fikirleri bu işin uzmanlarıyla neden hiç tartışmamaktadır? neden ayşe arman'la röportaj yapmakta, ceviz kabuğu'na çıkmakta ama, mesela ilber ortaylı ile ya da çağlar keyder ile ya da korkut boratav ile ya da baskın oran ile ya da fuat keyman ile bu meseleri tartışmamaktadır? fikirlerine o kadar çok güveniyorsa, bilmsel çalıştığını iddia ediyorsa, neden hep kaçak güreşmektedir, neden türkiyê'deki başka aydınlarla hiç ilişki kurmamaktadır? yoksa derdi, akademik tartışma yapmaktan ziyade akıl hocalığı yapmak ya da belli güçlerin suyuna gitmek midir?

    7)yalçın küçük, idris küçükömer gibi bir aydını neden ısrarla islami kesimin sözcüsü olarak görmektedir, çalışmalarını tamamen bilimsel biçimde yapmış, var olan tartışmalara değişik bir pencereden bakmış, sol-sağ kavramlarını inceleyip bürokratik ve jakoben elitistlerin ne kadar ilerici olabileceğini sorgulayan bir aydını durup dururken tartışmak istemesi nedendir? onun fikirlerini çürütürek ya da idrisiler diye küçümseyerek neyi ortaya koymak istemektedir? neden kendisini ısrarla, devletten daha devletçi olmuş, halktan ziyade sermaye tabanına göre siyaset yapmış necmettin erbakan ile yan yana koymak istemektedir? neden küçükömer'in düzenin yabancılaşması kitabına takıp da, sonradan çıkan kitaplarına, çalışmalarına hiç atıfta bulunmamakta ve bilimsel bir hile, üçkağıt yapmaktadır?

    aydın olmak kolay bir iş değildir, sorumlukların dışında, vicdan ve medeni cesaret ister. yalçın küçük, zekasına ve donanımına karşın bunlardan sınıfta kalmış, araştırmalarını, teorilerini, hep belirli eksende oluşturmuş(ne olduğu da malum), bunun için her türlü çarpıtmayı kullanmış, yanlış yönlendirmeler yapmış, yalan söylemiş, yanlış bilgi vermiş, eksik ya da taraflı kaynak kullanmıştır. sonuçta her teori, doğruluğunun, yanlışlığının ötesinde, kendini güç-iktidar söylemlerine göre konumlandırarak ifade bulur değişen güç-iktiadar ilişkilerine göre, doğruluğu yanlışlığı farklı zamanlarda, farklı eksenlerde tartışılabilir. ancak teoriler, bazen de yalçın küçük'ün yaptığı gibi, belli güç-iktidar ilişkilerini perdelemek, maskelemek için kullanılır, kendisinin ciddiye alınması gerektiği nokta da budur, neyin üstünü örtmek, kapamak, kimleri temize çıkarmak, kimleri yerin dibine sokmak, neyi eleştirip, neyi eleştirmemek, ufak ayrıntılardan koca bir ülke tarihi çıkarmak, bunlar; yalçın küçük'ün maskelemek, perdelemek ve akıl hocalığı ya da şeyhülislamlık yapmak istdiği güç-iktidar ilişkilerinin tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır hep, bunları bir bilim adamının ya da aydının masum çalışmaları ya da farklı düşünceleri olarak görmek ya safıktır ya da kör bir inançtan gelen zihniyetin dışavurumudur ya da tam olarak o güç-iktidar ilişkilerinin savunucusu olmaktır.

    son olarak hiçbir aydın ismini tarihe altın harflerle yazdırmak için yaşamaz, yazılmasına da gerek yoktur, önemli olan doğru yerde doğru şeyleri söyleyebilmiş olmaktır. onu değerli kılan ve ilerde de değerli kılacak olan da budur. ki zaten tarih dediğimiz şey de ne ışıklı tabelalarla süslü bir barlar ve gazinolar sokağıdır ne de kalın bir imza defteridir. kendisinin tarihte nasıl bir yer edindiği çoktan belli olmuştur:

    (bkz: mezarlıklar kendini vazgeçilmez sananlarla doludur)
845 entry daha
hesabın var mı? giriş yap