• havada zerre esinti yoksa kullanılan deyim; deniz versiyonu için:
    (bkz: karıncanın su içtiği)
  • yaprak oynamıyor, yaprak kıpırdamıyor şeklinde de söylenir.
  • kendisini kullananları biraz daha ince olmaya davet ettiğim söz, öbek, bıdı bıdı..

    yalnız ben mi/yalnızken mi böyle düşünüyor-um?

    -ellemeyin n'olur-
    yaprakta hal kalmamış..
  • genellikle "karanlıktaki sıcağı" betimlemek için kullanılır. fonda sessizlik ve eylemsizlik vardır, bence sahilden ağır aksak bir kayığın motor sesi de geliyordur...
  • 2016 turizm krizi için geldim ama sanırım yanlış oldu.
  • sizdemi adana'da yaşıyorsunuz, hmm.
  • an itibari ile izmir'in bir yerinde olan durumdur.

    durduğumuz yerde terleyip terimizi akıtıyoruz. kimisi akıttığı teri kovada biriktirip akabinde bitkileri suluyor. çok garip bir gece geçiriyoruz şu anda, her şey çok garip lan!.

    ay tutulması neticesinde dolunayla başbaşa kalıp sıcaktan nevale pardon havale geçiriyoruz. bira içip içip serinlemeye çalışıyoruz. sonra o amca teri ile bitki sulamaya devam ediyor şu anda.

    hareket edersek dolaba gidene kadar susuzluktan ölebiliriz...

    izmir'in bir yerindeki ben şu anda yardım çığlığı atarak yardımlarınızı bekliyorum. su getirin lan bana!..

    ayol sen de hemen alınıyorsun
  • gecenin hareketsizliğinde boğuldum birkaç dakika önce. onun öncesinde de karanlığıyla restleşmiştim. insan üç saat boyunca yatak dışına adım atmadan öylece yatınca her şeye kafa tutabilirmiş. uzun uzun baktım karanlığa ama yendim onu; gözümü diktiğim noktadan başlayıp tüm odayı saran karanlığın orta yerine bıraktım düşüncelerimi. mideme çöreklenmiş her şey odada salınmaya başladı böylece. halının üzerine özlemim uzandı boylu boyunca, yatağımın ucuna gönül sızım ilişti, dört duvara bulaştı pişmanlıklarım. karanlığı tek başıma sadece bir an içinde boğdum. zor olur sanıyordum ama direnmedi bana, hareketsizlik gibi çetin ceviz değilmiş.

    tüm odayı sıkıntımla aydınlatınca fark ettim ki asıl rahatsız olduğum karanlık değil durağanlıkmış. eşyaymış, gecenin en başından beri odayı aynı miktarda ışıtan aymış, kulağımda çınlayan sessizlikmiş; düşünmemin önüne geçemeyen her şeymiş. uyurken normalde mırıldanan kardeşimin, bu gece nefes alırken bile ses çıkarmamasıymış.

    balkona çıktım. balkon dediğin dışarısıdır çünkü. dışarısı dediğinde muhakkak hareket vardır, yoksa da ses vardır. insanı, düşünmek istemediği ne varsa hepsinden kurtarır hareket. beni de kurtarsınlar diye kaldırımlara baktım yürüyen bir insan görebilmek için, yok; yollara baktım bir araba geçsin diye, yok; karanlığa baktım bir ışık yanar diye, yanmadı; belki biri söner ya da göz kırpar umuduyla yanan tüm ışıkları defalarca gözden geçirdim ama onlar istikrarlarından bir şey kaybetmediler. alt caddeden geçen arabanın sesinden, göreceğimden emin olarak baktığım uçaktan, arada bir gördüğüm yarasadan da kesince umudumu kayısı ağacının yapraklarına tutundu zihnim. sen incecik, dokunsam düşecek, düşmese bile incinecek küçük yaprak değil misin? ne hakkın var ben bir nebze harekete böylesine muhtaçken karşımda umarsızca durmaya? insan, canı sıkkınken her şeye celallenebiliyor, kendi var oluşuna kayıtsız yaprağa bile.

    yaprak kımıldamıyor, dakikalarca izledim. sanki tüm dünya benim özgürce parçalanabilmem için beklemeye almış kendini. doğaya ve beşeriyete uyum sağlayarak ben de beklemeye başlayacağım, az önce karar verdim. geçmek bilmeyen saatler bir anda yerini bekleyerek geçmiş günlere, aylara, yıllara bırakacak. bekleye bekleye bitireceğim yaşamayı. belirsizliği bekleyerek geçen tüm yaşamların acısını şimdiden topladım avcuma, umutlu bir yıldızın yerine koydum. umutsuzluk ve hüzün tüm bedeni sarınca hareketsizlik can sıkıcı olmaktan çıkıp can parçası haline geliyormuş, gelsin.

    toplayamıyorum odaya saçtıklarımı. hiç gereği yokken sövmüşüm hareket olmayışına; bana benden daha güzel düşman olacak hiçbir şey yok çünkü yeryüzünde. tüm hareketlilik yığılsın üstüme, ben bu zihne mahkum oldukça düşünmeyi durduramayacağım.

    bir duanın hatrına susan suçlamalar özgür artık. layığım bu.
  • incir yaprağından müteşekkil giysileri içinde adem baba ile havva ananın ilk kavga sebebi olan tespit.
hesabın var mı? giriş yap