• moliere'in deyimiyle

    "yazarlik orospuluk gibidir
    1. once sadece zevk icin yaparsin,
    2. sonra yakin arkadaslarin icin yaparsin,
    3. sonra sadece para icin yaparsin "
  • "herkesin bildiği ama bildiğini bilmediği şeylerden söz etmektir yazarlık." orhan pamuk
  • bir tarafta bakıyorum ihsan oktay anar, jose saramago gibi dünyaca ünlü yazarlar, diğer tarafta da yegane edebi başarısı dahi anlamındaki de'yi ayrı yazabilmek olan ve ekşi sözlük yazarı sıfatını taşıyan ben.

    saçmalığın farkında mısınız?
  • bir sinir krizi.

    müthiş bir şey bulmuş, dağları yürütmüş, ortamın bi yerine koymuş gibi hissedersin yazdığın şeyin ne kadar güzel olduğunu düşünerek. beş dakika sürer.

    tebrikleri kabul eder, kabına sığmazsın. eleştrileri kabul eder, kıl aldırmazsın. tepki görmez, şaşırırsın. beş dakika sürer.

    o yazdığın şeyin hiçbir akla sürülemeyeceği, elle tutulur bir yanı olmadığı ve bi de üstüne seni ne kadar gerizekalı gösterdiğini düşünürsün. beş dakika sürer.

    şimdi bu yazdığımı yaşandı bitti sayıp arkama bakmayım mı dersin. beş dakika sürer.

    "yok yok, en güzeli bu işi bırakmak ve her şeyi yakmak" dersin. korkarım o da beş dakika sürer.

    yarım saat sonra insan olur olmaz sakinleşiyor, en güzel cinnette bile. "bi çay koy iç n'olacak" der ve normal bir insan olursun. normal olmak güzeldir zaten. yazar olmak bi sürü şey ister.
  • yazar koymaya yarayan kabın adı. (bkz: yumurtalık)(bkz: yazar)
  • bir hocamız "yazarlık, yalnızlık sanatıdır" derdi.
    öyle havalı laflar etmek için söylemiyorum ama yazmanın ve bir odanın içinde oturmanın kederi ve coşkuyu içinde barındıran büyülü bir yanı olduğu gerçek.
  • boş word sayfasında yanıp sönen imlece, ağzında külü izmarite dayanmış sigarayla dakikalarca baktıktan sonra "senden bir tikim olmaz." diyerek doğrudan kıyafetlerle yatağa girmek, viskiye bu seferlik tek buz, çaya bu seferlik tek şeker gibi anlamsız totemlerle ilhamın gelmesini beklemek, gelmeyince basıp koşuya çıkmak, oturmaktan göt göbek bağladığını anladığında hayata da hikayene de çok fena küsmek, klavyenin başına dönüp bir şeyler saçmalamak, saçmaladığını beğenmeyerek başka saçmalıklara yelken açmaktır.

    formundayken enter tuşuna alalade bir harfe basıyormuş gibi ritmli ve yeknesak basarken, yazamıyorken delete tuşuna nereden bassam sondan mı başlasam, baştan mı? diye düşünmektir.

    yaşıtların excel'lerle ve adını sanını bilmediğin, hikayen araştırmanı gerektiriyorsa araştırdığında öğreneceğin nice hesaplama programlarıyla uğraşırken hepi topu 28 harf, 10 rakam, 12-13 noktalama işaretinin büyüsüne kapılmak, çok bohem yaşadığını sanıp cayır cuyur seks yaptığını düşünen excelci tayfanın gıptalı düşüncelerine maruz kalmaktır.

    senin yazdıklarını beğenmemen, senin ustalarının hiç beğenmemesi, onların da ustalarının yazdıklarına kıçını silmeyecek olması gerçeğiyle daha ilk birkaç hikaye, deneme, oyun, kısa film, reklam metni denemende karşılaşmandır.

    köpekler gibi çalışmana, didinmene, hayatın boyunca klavye başındayken kaç geceyi sabah yaptığını hatırlamayacak olmana, başlangıçta yazdıklarını bilmem kaçıncı kez, bilmem kaçıncı bakış açısından değerlendirecek olduğunu bilmemene, gözlerini kaybedecek kadar ekrana odaklanmana, uzun süre çalıştıktan sonra geçici süreyle ses çıkarma problemi çekmene, çıkardığın seslerin anlamlı birer cümle kuramayacak kadar aciz olmasına, 100 yıl da çalışsan bir ev alacak kadar parayı biriktiremeyecek olmana rağmen dünyaya otuz kere de gelinse birinde bile vazgeçilmeyecek olandır. meslek değil tutkudur. çünkü ifadenin güzel, dilin hatasız olması gerektiğini çoktan bırakmıştır insanoğlu.

    o boş sayfa var ya, kurban olsun lan size. her ne içiyorsanız şu son yudumu da alın. bakın nasıl güzel yazıyorsunuz finali.
  • dünyada doğru yapılması en zor iştir.

    "yazarlık aynı zamanda, farklı fikirlere saygılı olma ve doğruyu söyleme zorunluluğunu da beraberinde getirir.
    çünkü o yazının okunacak olma ihtimali vardır.
    o zaman, düşüncenizi paylaştığınız herkesin, o andan sonraki her davranışından sorumlu olursunuz...
    ...yazı dilinde ustalaştıkça, okuyucu üzerindeki etkiniz ve sorumluluğunuz da artar.
    ... yazarlar çağlar boyu, yazdıkları yüzünden öldürülmüştür.
    o zaman yazarlık gerçekler için ölümü göze almaktır.
    işte bu yüzden derler "kalem kılıçtan keskindir" diye.
  • sadece ekşi sözlük için konuşmuyorum. genel olarak sikini sallayanın da sallamayanın da aldığı ünvan. sik kadar sikiklere, iki tuşa basıyor diye yazar yazar deniliyor. demek atalın'dan gil naraibrahimnil'lere, el kadar bebeden okumayı zor sökenine kadar herkes yazar bi yerde. yeter lan. gerçekten yazana başka bi şey diyelim o zaman. kimsenin hakkı yenmesin.
  • bir çeşit dedikoduculuk aslında bu yazarlık denen şey. daha güzel ifade edilen, daha entelektüel, daha geniş alana hitap eden türden. dostoyevski'den şekspir'e, goethe'den balzac'a, homeros'tan kutsal kitaplara kadar olan yelpazede böyledir düşüncem. itiraz da kabul etmem bu hususta.
hesabın var mı? giriş yap