• tum bolumlerine youtube uzerinden rahatca ulasilabilinen ve en az 3 kere hatmettigim dizi. yemek yerken iyi sariyor evet.
  • antidepresan niyetine bazı dönemler izlediğim dizi. ilginçtir keyfim yerindeyken bu diziyi izlemek hiç aklıma gelmiyor.
    oyuncularıyla, jenerik müziğiyle, samimiyetiyle ve arkadaşlık ortamıyla efsanedir. bu dizinin bütün bölümlerini izlemeden ölmemeli insan.
  • illa birilerinin birilerini aldatma,dövme çabası içinde olmadan da reyting alabildiği ve içimizi de kardes sıcaklığıyla dolduran dizidir. yeni 7siyle başlasa yine izlenecek yegane dizidir
  • canım sıkıldıkça youtube'den herhangi bir bölüm açıp izlediğim kafa dağıttığım dizidir.

    vahit'in diş ağrısı çektiği bölüme denk gelmişim, yine izledim yine samimiyetine hayran kaldım ve aynı epsrileri bilmem kaçıncı kez duymama rağmen yine yarıldım.

    alt kattan sesler gelmektedir, recep elinde kalemle aşağı inmektedir, sese uyanan ayten de karanlıkta aşağı inmeye çalışmaktadır korkuyla... aytenin yüzünde maske olduğu için recep ayteni görünce çığlık atar, recepten korkan ayten de çığlık atar ve başlarlar atışmaya;

    ayten: o kalemle ne yapmayı planlıyosun, hırsıza kınama mektubu mu yazacaksın?
    recep: kalem kılıçtan keskindir derler. hem kalem işe yaramazsa seni gösteririz *
  • ne kadar eskiye götürse de, kanalı değiştirir değiştirmez yine o boktan dünyaya geri dönüyoruz.

    şu dizinin masumiyetine bak, güzelliğine bak.

    nereden çıktı bu polatgiller..
  • yeniden başladığım dizi. ilk bölümlerini o zamanlar izlememişim yada hatırlamıyorum ama şu sahne beni an itibariyle fazlasıyla güldürmüştür.

    işte o link
  • tutanın tutup bırakamadığı dizi.

    tutmayanların neden tutmadığını düşünmenin pek manası yok da, zannımca ihtiva ettiği gasdımonu şüvesü bu sorunun cevabı. halbuki bu diziyi köylü dizisi olarak nitelendirenin alnını karışlarım.

    ben şahsen üç tam tur üzerinden geçtim dizinin. hususiyetle bağlı olduğum bölümler

    7 - kendimce adını sıfırın değeri koymuşum. (tek başına yirmi üzeri izlenebilirliği var. ayrıca bakmak lazım sözlükçülerin 20den fazla seyrettiği filmler diil de dizi bölümleri belki) (bkz: #20285449)

    12- kendimce adını adviye hulusi koymuşum. bu bölümle dizinin sanatın ve sanatçının dostu dizi olduğu ıspatlanmak bir yana dursun perçinlenmektedir.

    20- kendimce adını düğün çorbası koymuşum. genelde vahit emmü'nün cücüklerden herhangi birini karşısına alıp hayatın içinden döktürdüğü bölümlere denk geliyor bu beğeni emme, ben de yeni fark ettim bu durumu.

    34- kendimce recebin sendromu koymuşum bunun da adını. (vahit emmüden dersler bu bölümde de mevcud) demek recebin ön planda olduğu bölümlerin de ekstra bir seyredilebilirliği var. örneğin

    42- recebin çıbanı. tıp bülümü acayip yani, ne bülüm... (bkz: #20425346)

    59- dafinin isimlendirme sistemiyle zeliha işkadını. aslında bu izlerken diziin bölümünün adını koyma işi büyük bi buluş ha. bundan sonra izlediğim bütün dizilere uygulamayı düşünüyorum. bir de yıldız veririm. tekrar seyretmek istediğim bölümler ortaya çıkar.

    68- herkes aynı ismi verir be. odun kömür deposu. bu bölümde kızlar goçların köye varırlar. köylüler bunlara tengo lakabını takarlar falan filan ayrı ayrı anlatılamayacak komik hadiseler var. da, bu sene bizim köyde, benim bacının papatya toplayışını gözümde şimşek şimşek çaktıran ayrı bir sahne var bu bölümde. kızlar (rüya önderliğinde) papatya toplar ve köyün kadınlarına buket buket takdim eder. kadınlardan biri de ebegümeci toplayaydınız ya işe yararıdı en azından der. benim bacı da bu yaz papatyaları topladı, fotoğrafını filan çektik tahta tavana tutturulmuş tahta kasada. kurutup, suyuyla saçını yıkayacakmış. papatya şampuanı... hele hele..

    70- 7 sene adını takmışız. rüya ile evrenin 7 sene sonra ancak gerçekleşebileceği düşünülen düğününe ötekinlerin çoluklu çocuklu gebelikli katılışı hayalen aktarılıyordu. dizinin yetmişli bölümleri aslında 3 bölümlük armağan-haydar silsilesini ihtiva ettiğinden, güldürüş değil gül duruş üzerine kurulu...

    87 ve 88 bölümler de arapsaçı olarak adlandırılmış blok bölüm. kurguda sarmallık vs denenmiş idi. çok güldürüşlüydü canım. yukarılarda bir yerde ifade etmişliğim olsa gerek, zeliha yenge ne bakıyosunuz canım, ödeştik dediydi. (bkz: #24661734)

    92- final bölümüne ben türk filmi demişim. nası güzel rol yapamayış rolü yapıyodular be. hatta galiba carmina buranayı tamamı ile dinlemeyi bu bölümü ilk seyrettiğim zaman kafaya koymuşum. iki sele mandalin filmi ise burada yapılan filmin esiniyle meydana gelmiş olacak.

    onun dışında, oyuncu sıkıntısı çekilmiş bir dizi gibi görünüyor üçüncü fulltekrardan sonra. misal birinci bölümde doktor deniz turiz rolünde görüküyor. cansunun ağbisi musdafa bi ara başka biri tarafından oynanıyor, sonra geri gelebiliyor. bu oynayan başka biri aslında beratın yattığı hastaneden kaçan azılı deli, dişçi ve daha nicesi. hele bi postacı bilimum üniforma sahibi polis ağbi var, çok bölümde gördük kendisini... bi de haydarın asker arkadaşı musdafanın sesi aşağı yukarı dizinin bütün bölümlerinde mevcud.
  • benim gözümde leyla ile mecnun ile birlikte 90lar çocuğunun gördüğü en iyi dizidir.
  • her izleyişimde uzun zamandır görmediğim dostlarımı görmüş gibi sevindiğim, bir başka sevdiğim dizidir.
    en azından bir gün bıraksalar beni o eve de bir gün olsun yaşasam.
    sanki daha sokağa girer girmez yumurtalı ekmek kokusunu alırım gibi. vahit emmi ve beratla kim daha çok yedi diye tartışırım bile. satılmış gelir hatta çay demler bize içeriz. recep saz çalar. ucuzcu marketinden aldıklarını katık ederiz çayın yanına (müsrüflüğün lüzumu yok!). sabit bize türk filmi anlatır erkek aktörün yerine kendini koyarak. haydar'ın gözlerindeki armağan'a bakarım. dertlerimi anlatırım armağan'a. cansu'yla birlikte ayten'e şaka yapar, rüya'yla oturur ağlarım. asiye'ye anlatsam çözer tüm dertlerimi o kıvrak zekasıyla, yol gösterir bana. zeliha yenge ballı sütümüzü elleriyle içirir yatmadan, saçlarımı bile örer belki.
    kim bilir belki gerçek olur. karşı komşu olur izler hayal kurarım uzaktan ona da razıyım.
    belki gerçek olur, belki gerçekten temiz kalırsak adviye hulusi'yi bile görürüz ne dersiniz?
  • -aşk meşk bunların benim için değeri sıfır

    okan selvi bu sahnede terlikleriyle en üstteki merdiven basamağından bir alttakine iner ve;

    " sıfır bir değer değildir.
    bi sayı bile degildir.
    ancak başka bir sayının yanına gelince değer yaratır, tıpkı sevda gibi.
    sevdanın da tek başına değeri yok.
    ille de biri olmalı.
    sıfır ne kadar çoksa sayı o kadar çoğalır.
    sevda ne kadar çoksa insan o kadar çoğalır, büyür. " der

    hadi yine iyisiniz. buyrun
    sıfır bir değer değildir
hesabın var mı? giriş yap