• çocukluğumun en güzel dizisidir. bu dizi o kadar güzeldir ki bir nesil, üniversitede böyle arkadaşlık hayalleri kurmuştur.

    kısaca türkiye'nin özetidir, kırsal kesimden şehire gelen kesim.

    türkiye'nin çeşitli yerlerinden ülkenin en büyük şehrine okumaya gelen kesim.

    5-6 farklı kültürden gelen insanların 1 evde yaşamak zorunda kalmaları o kadar güzel resmedilmişti ki o zaman anlamıştım insanların arasındaki farklılıkları.

    cıvık cıvık aşk olmadan, maftavari karakterler olmadan saf şekilde anlatılmıştı her şey.
    kısaca bu dizi eski türkiye idi. yeni türkiye'yi zaten biliyorsunuz.
  • 2000 yılında 92 bölüm süren trt nin kült dizilerinden biridir. benim jenerasyonun da çocukluk dizisidir. filmde doğallık, şehrin hayal kırıkları iç içedir. espriler o döneme göre çok iyi.

    en beğendiğim karakter yusuf güdük (bkz: çağlar çorumlu)

    bazı bölümleri bana (bkz: leyla ile mecnun) u hatırlatıyor. acaba burak aksak in da esin kaynağı bu film miydi acaba. karakteristik rollerle , mizah ve sosyal mesajın bir arada olması, vahit ballıoğlu ile erdal bakkalın benzer yönleri, tarık arkına özenen sabit ile yedi düvel yetenekli ismail abi, sarıyer'deki sahneler, vahit ile zelihanin iskender ile pakizenin şefkatinin benzerlikleri bana bunları anımsattı..

    şimdi tekrar izlerken filmi biraz sıkılarak izledim, çünkü espriler 2000 e ait, güncelliğini yitirdi çoğu:)

    herhalde galuba sanırsam esprisi klişe oldu ama ilk bu filmde kullanıldı herhalde. sonrasında vizontelede de deli emin kullanmıştı
  • maalesef cok gec tanistigim, arkadasimin zoruyla izlemeye basladigim, verdigim sacma bir soz yuzunden(bolumleri sadece beraber izleyebiliriz yapniz basina izlemek yok!) butun bolumleri bir gunde hunharca lupurdetip de tekrar tekrar baslayamadigim, 18-19 yil oncesinin esprileri dahi olsa da metroda izlerken dahi hunharca kahkaha attirabilen, yalnizca cok sevdigi babaannesinin cenazesinde aglayan beni bile her 4-5 bolumde bir goz yasina bogabilen(yaslaniyorum sozluk!), gunumuz aptal saptal dizileri yerine hiddetle ve siddetle tavsiye ettigim, youtube da trt nin kendi kanalindan da izlenebilecek bir acayip dizidir.
  • iki tane dizi var. biri 7 numara diğeri ikinci bahar. zamanında duyguların yoğun olduğu zamanda izlediğimden midir nedir. çok içten ve samimi olan sizi içine çeken dizilerdir.
  • iftardan sonra alışkanlığı.

    (bkz: amanın mor koyun)
  • yan oyuncuların bazıları yıldızlar geçidi gibi.
  • hayatım boyunca izlediğim en kaliteli diziydi. lise yıllarımda tv izleme sebebimdir.
  • türk dizi tarihinin her daim en iyisi olmaya devam edecek ve geçen her senede gözümüzde daha da değerlenecek bir dizidir. benim gibi doksanlarda çocukluğunu yaşamış nesiller için ise yeri bir başkadır. bizler yedi numarayı, hem ilk yayınlandığı zamanlarda hem de tekrar yayına konduğu sonraki yıllarda televizyondan izleyebilmiş bir nesiliz. ayrıca internet ortamına yüklenmesiyle birlikte üniversite yıllarımızda da yeniden izleyebilme şerefine erişebildik. dizideki karakterlerle aynı yaşlardayken izlediğim o üniversite yıllarında elbette ki diziden aldığım keyif çok daha fazlaydı.
    şimdi gelelim yedi numaranın neden bu denli kıymetli ve özel bir dizi olduğuna.

    bir dizi düşünün ki her bir karakteri özenle yazılmış ve onları canlandıran oyuncular tarafından olağanüstü bir özveriyle canlandırılmış olsun. dizide, ister başından sonuna kadar oynamış, ister ortasında girmiş ya da çıkmış, ister tek bir bölümde kendini azıcık göstermiş olsun, tüm oyuncular bir şekilde iz bırakabilmeyi başarmıştır. zeliha yenge'den vahit enişte'ye, sabit'ten haydar'a, armağan'dan rüya'ya her bir karakter bir diğerinden farklı ve kendi içinde sıra dışıdır. hiçbiri bir diğerinin üzerine çıkmadığı gibi, oyunculuk anlamında hiç kimsenin de altında kalmaz. tek tek harikalar yaratan tüm bu karakterler, olağanüstü bir uyumla bir araya gelebilmişlerdir.

    aynı zamanda ütopik bir dizidir. kesinlikle gerçekçi değildir. zaten bu denli sevilmesinin sebebi de budur. hayatın acı verici gerçekçiliğinden sıkılanların tek yapması gereken şu diziden bir bölüm izlemektir. burada yalan dolan, şiddet, tecavüz, aldatma, adama kaçırma ya da öldürme yoktur. gerçekliğin o vahşi yüzü yedi numaralı kapının hemen ardında bırakılır. o kapıdan girdiğiniz an yüzünüze, birbirine sevgiyle kenetlenmiş bir düzine insanın gerçeküstü dostlukları, sevdaları ve neşe dolu anları çarpacaktır.

    aşkın en temiz hali bu dizidedir. armağan-haydar aşkı matematik diliyle yazılmış en güzel şeydir. onlarınkisi, birbirine dokunmadan, birbirini öpmeden, birbiriyle olmadan aşık olunabileceğini gösteren masalsı bir hikayedir.

    peki zeliha yengeyle vahit emminin aşkına ne demeli. onlarınki daha ele gelir cinstendir. aşkları resmiyete dökülmüş, evlenmişlerdir. ancak bir problem vardır ortada. hiç çocukları olmaz. birbirini böylesine aşkla seven bir çiftin evleri bir türlü çocuk sesleriyle dolup taşmaz. zeliha yenge eşini o kadar çok sevmektedir ki çocuk sahibi olamayacak kişi vahit enişte olsa da bunu, eşinin erkeklik gururunu kırmamak adına bir türlü söyleyemez. hatta kusuru kendi üzerine alır ve yıllarca eşine kendisinin kısır olduğunu söyler. işte yedi numara, aralara serpiştirilen böylesi duygusal hikayelerle güzel ve değerlidir.

    peki sabit ballıoğlu'na ne demeli. olgun şimşek'in harikalar yarattığı o efsanevi yedi numara karakteri. onun gibi içten türkü yakan bir dizi karakteri gelmiş midir daha. oynamadığı filmlerin baş rolüdür o, emmisi vahit'in en çok dövdüğü ve sevdiğidir o, sevdiği kızla evlenemeyip ardından türküler yakarak kendi ayrılık hikayesini ancak bir başkasına yakıştırabilen temiz kalpli "no problem" emmi oğludur o.

    yusuf güdük karakterine ne demeli. hak ettiği yere ve övgülere sonunda kavuşabilmiş çağlar çorumlu'nun canlandırdığı karakteri unutabilen var mıdır aramızda? deliler gibi sevdiği cansu'yu "aslanım g(k)ıraliçam" diye çağıran, cansu'yla evlenip köyde iki göz odaya yerleşme hayalleri kuran, cansu'nun elinden yalnızca bazlama yemeye razı gelmiş, dizinin diğer karakterleri gibi temiz ve saf biridir o.

    aynı zamanda dizi tarihinin en orijinal sonlarından da birine sahiptir. aslında iki sona sahiptir. ilk kez 75. bölümde ikinci kez de 92. bölümde final yapar. ilk finalinin ardından izleyicilerden o kadar çok mektup alırlar ki diziye tekrar dönmek zorunda kalınır. hatta gelen mektuplar arasında intihar edeceğini yazanlar bile vardır. ancak 75. bölümden sonra çekilen bölümler, kalite anlamında bir tık aşağıdadır. benim çok beğendiğim ve şimdiden dizi tarihine geçmiş olan final bölümü ise 75. bölümdür. izleyenler hangi bölümü kastettiğimi anlamışlardır. "sonunuz geldi" diye final yapan dünya dizi tarihinde kaç dizi vardır.

    yedi numara unutulmazdır. armağanın anaçlığı, cansunun muzipliği, rüyanın melankolikliği, aytenin şımarıklığı, recebin cimriliği, haydarın şapşal dehası, zeliha yengenin sevecenliği, vahit emminin doymak bilmeyen iştahı, sabit'in bir türlü oynayamadığı baş rolü, yusuf güdük'ün "aslanum kralüçem" deyişi, meryem'in aptallığı, satılmış, berat ve asiye'nin diziye katkıları asla unutulmayacaktır.

    yedi numara gelmiş geçmiş en iyi dizidir. yusuf güdük'ün de dediği gibi "nokta, bitti".
  • hala arada açıp izliyorsam sevdiğimizdendir.
  • hayatımın belli dönemlerinde 3 defa baştan sona izlediğim dizidir. son bölümlere doğru tadı biraz kaçsada baştacımızdır.

    amanını mor goyun me-ler gelir.

    dağlar taşlar kurtlar kuşlar gavlini tutmayanı cadılar dürtüşler.
hesabın var mı? giriş yap