• efendim eger nature ya da science gibi en uzun makale 5 sayfadan fazla olmayacak diyen baba jurnallardan birisinde degilse okudugunuz makale buyuk ihtimalle 20 kusur sayfalik bir laf salatasinin arasinda isinize yarayacak bir kac tablo, bir iki figur ve az miktarda analiz ariyorsunuz demektir.

    literature review dedigimiz herkeslere neler neler bilip doktora yeterlilik sinavindan alninizin akiyla ciktiginizi gostermekten baska ise yaramayan ilk bir kac sayfayi hizla tarayarak gecin. hepten atlamayin cunku buyuk ihtimalle bir iki satir bir yerinde isbu okudugunuz makalenin yazilma sebebi budur diyecektir yazar.

    eger bir ders icin falan okuyor degilseniz, yani kelime kelime bilmeniz gerekmeyecekse sonuc bolumune atlayin, bakalim sizin hakkinda malumat edinmeye calistiginiz konuda yeni bir seyler yapmislar mi. eger sonuc bolumunde makalenin geri kalaninda ilginizi cekebilecek bir seyler olduguna inaniyorsaniz okumaya dalin.

    abstract varken babalar gibi neden sonuc bolumunu okutuyorsun bre durzu diye dalmayin hemen. abstract makaleyi okutmak icin yazilan bir pakettir, iyi yazilmadigi zaman makalede ilginizi cekebilecek analizlerin falan olup olmadigini anlatmaz. elbette, genelde en iyi rehberimiz abstract ama yine de fazla guvenmeye gelmez.

    baktiniz ki makale uyku ile isbirligi yapmis ustunuze ustunuze geliyor yilmayin. sonra gercekten de kafanizi uyusmus boynunuzun ustunde zorla tutar vaziyette makalenin ustune kapaklanmis sekilde bulursunuz kendinizi.
    korkuya yenilmeyin, makale de eninde sonunda yenilmez bir guc degil. eger uykuya yenik dustugunuzu hissederseniz (ki hissedeceksiniz, kacisi yok) hemen makaleyi suratiniza suratiniza carpin. eger yeteri kadar uykuluysaniz makalenin saldirdigini zannedip damarlariniza adrenalin basilacak ve gecenin geri kalaninda uyku sikintisi yasamayacaksiniz. yok eger o kadar dalmadiysaniz daha merak etmeyin kendi kendinizi makale ile dovmek de yeteri kadar asagilayici olacaktir.

    bilimsel makaleler, unutmayin ki, bilime katkida bulunmak icin yazilmis eserler degil meslekdaslari etkilemek icin uretilmis yazili masturbasyonlardir. bilimsel katki bir yan urun olarak ortaya cikar. bilimsel ilerleme bir nevi positive externality den ibarettir anlayacaginiz. bunu aklinizdan cikarmtazsaniz makalenin yazarina yazdigi her gereksiz cumle icin galiz kufurler savurmaniz kolaylasir. vicdan azabi cekmeden giydirebilirsiniz.
  • öğrenilmesi oldukça kasıcı, sıkıcı, ve fekat bir kere inat edip öğrenilince de, bilim yoluna baş koymuş insanımızın (artık bir master, bir doktora, bir post doktora öğrencisi olur bu) o yolda koşması, hatta motosiklete binmesine neden olan sanattır. (yalnız post-doc olup hala makale okuma sanatını öğrenmeye çalışan bir insan varsa hemen bu parantez içinden kendisine artislik yapmak, ve bilim alemlerini bırakıp amsterdam'a taşınarak esrarkeş olmasını önermek isterim şahsen.)

    efendim, bilimsel makale, en azından biyolojik bilimler alanında benim deneyimlediğim kadarıyla, önce göze "çince" ya da "sanskritçe" gibi görünme özelliğindedir. fakat dikkatli bakılırsa büyük olasılıkla ingilizce olduğu anlaşılacaktır. yani hemen "aaa bu benim anlamadığım bir dil imiş vay vay" deyip vazgeçmiyoruz.

    makalelerin çoğu aynı zamanda, ingilizce olduğunu anlayıp okumaya başladığınız andan itibaren, uyku hapı, pasiflora, zanax etkisi gösterirler. daha abstract bitmeden, eğer kağıda basılı halde okuyorsanız çoktan üzerinde uyuya kalmış, salyalar akıtmaya başlamış, uçan bir bakteri olduğunuzu gördüğünüz bir rüyada, bir virüse falan aşık olmuşsunuzdur. az sonra bir yeriniz tutularak uyanacaksınız, korkmayın.

    makaleler aynı zamanda onlarcasını okusanız da hiçbir şey öğrenmediğiniz, hiçbirşeyi hatılamadığınız şeklinde hislere kapılmanıza sebep olan büyülü yazıtlardır, sanabilirsiniz. fakat aslında bir makalenin uyku yaratmasının ve okunduktan 8 dakika sonra tamamen unutulmasının sebebi, o makaleyi anlamadan okumaktır.

    bu da bizi makale okuma sanatının en önemli 2 öğretisine getirir: sabır ve azim. kural aslında çok basittir:
    makalede anlamadığınız her şeyi, her kelimeyi, her kavramı, teker teker sabırla ve azimle internetten kitaplardan araştırırsınız. gerekirse unutmamak için makalenin arkasındaki boş sayfalara bu kavramları, şekilleri, bilmediğiniz ingilizce kelimelerin anlamlarını not alırsanız, her ne kadar ilk 5-10 makaleyi okumak günlerinizi alsa da, zaman içinde ne kadar hızlandığınızı, ve ne kadar çok şey öğrendiğinizi, üstelik de makalelerin en azından genel hatlarıyla ne anlattıklarını unutmadığınızı görürsünüz.
  • çok önemli başka bir nokta da şudur: genelde makale okuyan kişi (ya da en azından ben) makale esnasında daha önceki yayınlara referans veren minik sayıcıkları ziklememe eğilimindedir.

    örneğin makalede "explained elsewhere" falan diyen ya da şunun gibi olan bir cümle geçiyordur: we eliminated all vangl2 activity by generating maternal-zygotic trilobite (mztri) mutants with the use of a germline-replacement strategy(14). "anaa bu ne lan, maternal mutant, germline-ripleysmınt?? hede hot? neyse dur bi devam edeyim anlarım belki" demek yerine üşenmeyip o 14 rakamını bir takip ederseniz, muhtemelen makalede bu deney için kullanılan tekniği öğreneceğiniz güzel bir başka makaleye ulaşır, daha sonra bu teknik karşınıza çıktığında artık çoktan biliyor olursunuz.

    üşengeçlik bütün kötülüklerin anasıdır. hadi bakim.

    edit: ayrıca "başını sonunu atlayın makalenin, orda laf salatası var" diyenler, makale sanatı okumaya "yeni başlamış" çekirgelere değil, makale okumaya alışmış kaşarlanmış şahsiyetlere seslenmektedirler. onları dinlemeyin. zaman içinde zaten kendiliğinizden atlıyor olacaksınız, nereyi atlayıp nereyi atlamamanız gerektiğini bileceksiniz.

    ayrıca makalelerin intro bölümleri her zaman güzel bilgi tazeleme alanlarıdırlar. atlanmaları yazıktır günahtır (okumaya vaktiniz varsa tabi).
  • bence önce bir makalenin tümünü okumalıyız. hem o konu hakkında fikir edinmiş oluruz hem de zamanla kaliteli bir makale ile daha az kaliteli bir makale arasındaki farkı anlamış oluruz. sadece yüksek lisans veya doktora öğrencileri olarak değil, çağdaş bir üniversite mezunu olarak makaleleri takip etmekte fayda var diyorum. mesela veteriner hekim veya doktor olarak güncel olarak makaleleri takip ederek hastalıklar veya sağlık konusunda bilgilerimizi tazelemiş oluruz. çağımız internet çağı, zaman hızla değişiyor. bilgiyi elde etmek artık çok kolay. bunu iyi değerlendirmeliyiz.
    makale okuma işinde sıkılma olmamalı bence, sabrederek okumalıyız. yabancı dil açısından faydası da ingilizce makalelerin okunması gramerimizi geliştirir. bu işe yeni başlayanlar için bunun farkında olmak okuma isteğini körükleyebilir. ne kadar çok makale alanımız hakkında o kadar çok birikim. birikim demek kendine güven demektir.
    bir de kitap, dergi, gazete zor okuyoruz makale nasıl okuyalım diye düşünüyorum bazen. eğer bizler aşk-ı memnu dizisinin finaline gösterdiğimiz ilginin onda birini okumaya gösterseydik... neyse mesaj vermek istemiyorum bu gece. hayırlı geceler.
  • introduction: eğer konuya hakimseniz bildiğiniz şeyleri tekrar okumaya gerek yok, sadece son paragrafta "aim"; çalışmayı niye yaptık, biz ne ettik kısmını okumak yeterlidir. yok eğer bilmiyorsanız, hele ki fen ilimleri, tıp bilimleri makalelerinde abuk subuk kelimlerin arasında paniğe kapılmaya gerek yok. her şey introductionda yazar. abstraktın altında bir yerlerde, ya da ilk sayfanın en altındaki abbreviationlara bakarak "sars" "mars" "hay" "ben" "senin" gibi kısaltmaların anlamlarını bulup rahatlayabilirsiniz.

    materyal metod: şöylecene bir göz gözdirip (yine tıbbi makalelerde) insan mı hayvan mı çalışması olduğu ve hızlıca sadece başlıklarına bakılarak elisa'da yapmışlar sonra bir de pcr yapmışlar kısımlarına bakmak yeterlidir. sonra eğer sizin de aklınızda buna benzer bir çalışma varsa adamların metodlarını detaylı inceler ilham alırsınız.

    results: ya sadece şekillere bakın ya da başlıklara. her başlığın altındaki son paragrafın son cümlesi genellikle ne olup bittiğini özetler.

    discussion: bu makalenin en gereksiz kısmıdır. ilk paragrafda böyle bir sonuca ulaştık kısmını okumak yeterlidir. bilimsel sonuçların çoğu nereye çekersen oraya gider, insan kendi yazdığı makaleyi bile 2 ay sonra farklı yorumlayabilir. adamların kişisel görüşünü okuyup da kafa bulandırmaya hiç gerek yoktur.

    her makaleyi ıncık cıncık etmenin anlamı yoktur. temelini anlamak yeterlidir, oturup da bir kelimeye bir detaya takılırsanız konudan uzaklaşır hiçbirşey anlamayıp yorulduğunuzla kalırsınız. hızla birçok makale okuyup birçok farklı sonucu görmek her zaman bir görüşlü bir makaleyi ıncık cıncık etmekden daha iyidir. detay detay okumak hem zamanınızı öldürür hem de hevesinizi. bu adamlar bunu bulmuş ama bu adamlar da bunu bulmuş diye görebilmeye başladığınızda eğlenmeye başladınız demektir.
  • makalenin baştan sona okunmaya değer olup olmadığını anlamak için önce abstract ve sonra conclusion kısmı okunur, sonra şöyle bir gelişigüzel tablolara grafiklere falan bakılır.. okunmaya değer bulunanların fotokopisi veya çıktısı alınır. bu aşamada artık bir elinizde keçeli kalem önemli yerlerin altını çizmek ve hatta özetini çıkarmak gibi işlemlerin yapılmasında fayda vardır. hem daha iyi anlaşılır hem de üzerinden zaman geçip sıra bunları bir teze veya yayına literatür taraması olarak koymaya geldiğinde önemli kısımlar daha rahat hatırlanır.
  • su sorulara cevap verilmesi elzemdir, hatta mumkunse cevaplar bir sayfaya not edilmelidir ki makaleye geri donuldugunde hatirlamak kolay olsun.

    arastirmanin konusu nedir?
    arastirma neyi hedeflemistir?
    arastirmada hangi metodoloji kullanilmistir?
    arastirmadan cikan sonuc nedir?
    arastimadan cikan sonucu kisisel arastirmamizda nasil kullanabiliriz?
  • mesele makaleyi okumak değil de okuduktan sonra alınan notlar olur bazen. özellikle sosyal bilimlerde her gün birçok makale okumanız gereklidir ve genellikle bunu bir amaç doğrultusunda yaparsınız; proje, proposal veya makale yazmak gibi.

    başlarda projenin sadece konusu bellidir, genel çerçevesini okudukça belirlemeniz gerekir. gelişine okursunuz makaleleri. en kıytırık ödevde bile ille bir future direction, ille bi kritik eleştiri vermeniz gerekir. ne düşünürseniz illa sizden önce doğma avantajını kullanan biri yapmıştır o çalışmayı (ahh janssen sen yok musun). sonra sil baştan başlar her şey. tabii ki konu değişmezse okuduğunuz makaleler yanınıza kardır ama aldığınız notlar bile ilk düşündüğünüz hipoteze yönelik olduğu için yeni bakış açısı için okuduklarınıza yeniden göz gezdirmek gerekir.

    o yüzden bazen makale okumak değil, o makalelerden efektif not alabilmek sanattır diye düşünüyorum.
  • once bu makale eski calismalari mi ozetleyip derliyor, bir deney mi yapip sonucunu mu aktariyor, bilmemkimin calismasini mi elestirmek icin yazilmis, son yillardaki degisen trendleri mi anlatiyor, istatistikleri mi onu bir ayirin, hatta gerekirse bunlari ayri klasorlere koyun, o derece ayridir bunlar ve kullanim alanlari.
  • bu başlığa nasıl geldim bilmiyorum ama böyle bir sanat yoktur. sosyal bilimler için konuşuyorum. türkçe yayınlarda birkaç nitelikli dergi dışında çıkan tüm makaleleri - literatürden haberdar olmak için- göz ucuyla okumak yetiyor. neredeyse yüzde yetmişi metodolojik olarak hatalı.*çoğunda teorik perspektifi anlamak, kestirmek mümkün değil, hatta teori yok genellikle. saha araştırmaları "biz buraya gittik, insanlarla konuştuk, onlar da bize böyle böyle dedi" den ibaret. hatta bu saha araştırmalarını okurken sonucunu okuyup bitirince "eee yani n'oldu şimdi" tepkisi verebilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap