• ve bu sipalarin ozguvene, yaraticiliga, uretkenlige, okul kapisinin disindaki reel sahnede ki figuranliklara sahip olmaya, fizikten ve matematikten daha cok ihtiyac duyduklarini unutmayin. zira verilen butun pozitif biilimler saydigimiz orjinlerin etrafinda gunden gune degisiyor, gelisiyor, celisiyor ve yeniden gelisiyor. bu yuzden ayakta kalmasi gereken asil yetenekler bu tur erdemlerdir.
  • milattan once de yuzyillar sonra da kesinlikle var olacak seylerden birisinin egitim sistemindeki aksakliklar, sorunlar oldugunu aklinizda bulundurun. bu ne demektir bilirsiniz. do your best!
  • sınıfın tamamına söylediğinizi tek bir şahsa söylüyormuş gibi yapın.

    misal;

    - artık konuşmuyorsun..
  • agac yasken egilmez, agac yasken dogrulur. onlari sisteme uyarlayip sistematik olarak katletmeyin. ve her ogrencinin dalga gecilebilecek, olumsuz, yetenegi olmayan konular vs nitelikleri vardir. siz mumkun oldugunca guclu taraflarina yonelin. pekistirin gene pekistirin. herkes cografyadan 5 almak zorunda degil.
  • ders süresince asla saatinize 3 kezden fazla bakmayın. zamanı dengeli kullanma konusunda çok endişeli iseniz ve karşınızdakiler de kocaman eşek sıpalarıysa hele çaktırmamaya çalışın. kesinlikle ve kesinlikle tavana da bakmayın. "nereye bakacağım" derseniz tabi ki öğrencilerinizin gözlerine.
  • (bu sabah psikopatoloji anlatiyorum, anksiyete bozukluklarindan post traumatic stress disorder isliyoruz)

    - simdi ptsd'in tedavisinde yaygin olarak kullanilan terapi yontemlerinden bir ornek izleyelim

    (cd'ye bakiyorum, "post" yazisini gorunce tikliyorum ve dersin son sekiz dakikasi bes cocugunu kesen ve psikozu da olan bir depresyon hastasinin kocasinin aglamasini izliyoruz)

    - eveet, bu izledigimiz filmin anksiyete bozukluklariyla ilgisi neydi?
    - .. (tik yok, bos bakiyorlar)
    - neden cevap veremiyorsunuz biliyor musunuz? cunku ilgisi yok da ondan ahahahaha
    - .. ?.. (birkaci gulumsuyor gibi sanki korkuyla)
    - "post"u gorunce post traumatic sanip bastim, megersem postpartum depressionmis, birinci dakika sonunda anladim ama baktim kadinin cocuklari kesme hikayesine gectiler, kesmeyeyim dedim filmi yarida ahahahaha
    - ??? (yarisi yariliyor gulmekten, yarisi hala bos bakiyor)
    - aay cok eglendim, biraz deli gibi duyuluyorum di mi? ahahahaha
    (boyle gider)
    ----

    "iyi hos komik ama kari resmen kafayi kirmis" demiyorlarsa, bu hayatta hicbir sey bilmiyorum.
  • söylediğin karşındakinin anladığı kadardır sözünün somut olarak anlaşıldığı anlar silsilesidir. bunu kabul edince insana bir rahatlık gelir, çocukların gözünden bakmaya başlarsınız bir süre sonra. böylece o at gözlüklerini nasıl çıkartıp atmalarını sağlayacağınızı keşfedersiniz. sakin sakin, oluuur oluuur.
  • sokakta birbirini döven, küfür eden, pandikleyen çocukları görürseniz "hişt oğlum! lan! çocuklarrrr!" diye uyarmaya çalışmayın. onların sizin öğrencileriniz olmadığını hatırlayın.
  • meger "cocuklar, benim icin sizi tek tek tanimak, adlarinizi bilmek cok onemli. bu nedenle, itiraz edenlerinizi azade tutmak kaydiyla, tek tek resimlerinizi cekmek istiyorum" derseniz, sinifta hakimiyet kurmayi soyle birakiyorum, galaksinin anahtarlarini teslim ediyorlarmis ulan! resmen ilk dersten pati verdiler, ben bilsem bunun azizligini, gecen donem de yapardim.

    "ikili gruplara ayrilin, birbiriniz hakkinda bilgi toplayin ve sirayla birbirinizi tanitin" gibi bir ice breaker aktivite var. ice breaker- cek it aut brada! hah, iste o aktivite sirasinda tanitilanin resmini cekiyorsunuz. acik soyluyorum, hayatim boyunca bir daha elli tane 18-20 yas genciyle bu kadar eglenceli dakikalar yasayacagimi sanmam. kendini cinsel titresimde unutanlari azade tutarim, siz yasarsiniz koclar, bu net. de, "ayy bir saniye hazir degilim" deyip, yutkunup "ayy tamam simdi cekin sanirim hazirim" diyen mi ararsin, victory isareti yapanlar mi, dilini cikartip gozlerini $a$i yapanlar mi, dans edenler, yanindakinin gobeginde tempo tutanlar mi, eglenceye doyduk yemin ediyorum. benim universitede isim yok, anaokulunda psikologluga geri donmem lazim, gittikce buna ayiyorum cidden.

    adlari, okuldaki yillari, bolumleri disinda bir de "kendinizle ilgili iki ilginc sey soyleyin" kismindaysa, gordum ki amerikalilara ders anlatma konusunda "karsinda bir kilo biftek var gibi dusun" soylemlerinin hepsi yalan dolanmis. aralarinda dj'inden snowboard'cusuna, basketcisinden kriketcisine, ahcisindan ressamina, modern danscisindan tiyatrocusuna cevherler olmasi bir yana, haklarindaki ilginc seylere "sahane patchwork yaparim/ kizlar bana genelde hayir diyemez/ insanlari tanidikca kopegimi daha cok seviyorum/ daha uzun olmak isterdim/ populer kulture ait her seyden nefret ediyorum gibi seyler soylemeleri beni benden aldi. isin tum geyigi bir yana, hayatimda yaptigim hicbir isten bu kadar mutlu oldugumu hatirlamiyorum, damardan serotonin basmis gibiyim, ve gozleri parlayan her bir kuzuyu tek tek alip bagrima basmak istiyorum.

    da, bu sevgimi ilk ders oncesi heyecandan sindirim sistemi aktivasyonu ve tuvalete gidis sonrasi pantolonumun fermuarini acik unutmamla taclandirmam muhtesem oldu. en onde oturanlardan matt, jeff ve brian, sizlerden ozur diliyorum; evet, belki sizleri ilk dersten kitledim, ki resimlerinizde de bu far tutulmus geyik ifadelerinizden belli. ama bir sure sonra kendinize gelip aranizda gulmeye baslamaniz hic hos olmadigi gibi, zannettiginiz gibi yun don giymiyorum, o gordugunuz dize kadar olan pantolonumsu bir seydi bir kere. adriana bile olsa, saniyor musunuz ki -15 derecede victoria's takilacak? takiliyorsa da boyle adriana'nin allah cezasini versin be!
hesabın var mı? giriş yap