• daha "biz burada yoğ iken", asırlar önce söylemiş yunus:

    "beğler azdı yolundan bilmez yoksul hâlinden
    çıktı rahmet gölünden nefs gölüne dalmışdur"
  • fazla söze ne gerek...

    (bkz: #117364808)
  • sular hep aktı geçti
    kurudu vakti geçti
    nice han nice sultan
    tahtı bıraktı geçti
    dünya bir penceredir
    her gelen baktı da geçti...
  • taptuk aracılığıyla barak babaya, buradan da saltuk babaya bağlanan bektaşi geleneği içinde tekke propagandası yapan bi'nevi bektaşi misyonerliği de yapan türkmen ozanı.

    nefeslerinde bektaşi an'anesini yaşatması, dolayısıyla anadolu'da yerleşen türkmenlerin horasandan gelirken islamı kendi konar göçer kültürlerine göre bağdaştırıp, iki inancı harmanlaştırmış olması, gelenek içinde gök tengri kültü, atalar kültü, ağaç kültü gibi inanları, şamanizm, maniehizm, mazdakeizm, budizm gibi dinlerden motifleri içinde barındıran hem menkıbelerin hem de nefeslerin var olması yunusun ve içinde bulunduğu geleneğin mahiyetini vermesi açısından önemlidir.

    gideridüm ben yol sıra yavlak uzamış bir ağaç
    böyle latîf böyle şîrîn gönlüm eydür bir kaç sır aç

    böyl'uzamak ne ma'nidür çünki bu dünyâ fânîdür
    bu fuzûllük nişânıdur gel beri miskînliğe geç
  • ülkede yaşadığı yada uğradığı iddia edilen şehirlerde allah aşkı ve tasavvuf felsefesini okuyup anlayıp özümsemek yerine kültür merkezi veya konferans salonlarına ismi verilerek anlamış gibi yapılan türk filozof.
    hâlbuki gerçekten yunusu anlasalar böyle çiğ işlerle uğraşmazlar. yaptıkları icraatlar neyi yapmadıklarının sağlaması.
  • yusuf'u kaybettim kenan ilinde
    yusuf bulunur, kenan bulunmaz
    bu akl-u fikr ile leyla bulunmaz
    bu ne yaredir ki çare bulunmaz
    ***
    aşkın pazarında canlar satılır
    satarım canımı alan bulunmaz
    yunus öldü deyu selan verirler
    ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez

    (uludağ sözlükten bir zat bence gayet hoş şerh etmiş bkz)
  • *
    aşk

    işitin ey yârenler,
    kıymetli nesnedir aşk.
    değmelere bitinmez,
    hürmetli nesnedir aşk.

    hem cefadır hem safâ
    hamza'yı attı kaf'a.
    aşk iledir mustafa,
    devletli nesnedir aşk.

    dağa düşer kül eyler,
    gönüllere yol eyler,
    sultanları kul eyler,
    hikmetli nesnedir aşk.

    kime kim vurdu ok?
    gussa ile kaygu yok.
    feryad ile âhı çok,
    firkatli nesnedir aşk.

    denizleri kaynatır,
    mevce gelir oynatır.
    kayaları söyletir,
    kuvvetli nesnedir aşk.

    akılları şaşırır,
    deryalara düşürür.
    nice ciğer pişirir,
    key odlu nesnedir aşk.

    miskin yunus n'eylesin?
    derdin kime söylesin?
    varsın dostu toylasın,
    lezzetli nesnedir aşk.
  • shakespeare denen hevesli arkadaş bu aşığın anca gelir götürünü yapabilir. o da, belki.
    hayatın örsünde allah yokmuş gibi dövülüp kılıç olmayı reddedebilmiş bir aşıktır, ozanların piridir.
  • cana cefa kıl ya vefa, kahrın da hoş, lütfun da hoş,

    ya dert gönder ya da deva, kahrında hoş, lütfun da hoş.

    hoştur bana senden gelen: ya hilat-ü yahut kefen,

    ya taze gül yahut diken… kahrında hoş lütfun da hoş.

    gelse celalinden cefa yahut cemalinden vefa,

    ikisi de cana safa: kahrın da hoş, lütfun da hoş.

    ger bağ-u ger bostan ola. ger bendü ger zindan ola,

    ger vasl-ü ger hicran ola, kahrın da hoş, lütfun da hoş.

    ey padişah-ı lemyezel! zat-ı ebed, hayy-ı ezel!

    ey lütfu bol, kahrı güzel! kahrında hoş, lütfun da hoş.

    ağlatırsın zarı zarı, verirsen cennet-ü huri,

    layık görür isen narı, kahrında hoş, lütfun da hoş.

    gerek ağlat, gerek güldür, gerek yaşat gerek öldür,

    âşık yunus sana kuldur, kahrında hoş, lütfun da hoş.
  • yunus emre'nin risaletü'n-nushiye * isimli türkçe eserinden bazı sesli kayıtları üstat mehmet atay'ın nefesinden aşağıya bıraktık. olur ya bir sebeplenen çıkar.

    - ilim ilim bilmektir...
    - işitin ey yârenler...
    - derviş olan kişiler...
    - sen bu cihan mülkünü
    - geldi geçti ömrüm benim...
    - ey derviş diyen bana...
    - ey âşıkan...
    - çıktım erik dalına...
    - girdim aşkın denizine...
    - canlar canımı buldum....
    - bilir misiniz ey yârenler...
    - her kim bana ağyar ise...
    - biz uludan işittik...
    - benim ol aşk bahrisi...
    - öyle sanman...
    - aşksızlara verme öğüt...

    bkz: risâletü'n-nushiyye

    kısaca:
    “risâletü'n-nushiyye, nasihatler içeren mesnevi türünde türkçe eserdir. ilk eseri olan dîvân'ndan sonra ikinci ve son eseridir. risalenin sonunda yer alan 'söze tarih yedi yüz yediydi, yunus canı bu yolda fidiydi' mısrasında 1307 veya 1308 yılında yazıldığı tarih düşme sanatıyla belirtilmiştir.

    nasihatname türünün anadolu'daki ilk örneklerinden biri olan eser, bireyin nefsi ile başa çıkabilmesi için yaptığı mücadeleyi konu edinir. eserde islamiyet'in öne çıkardığı değerler anadolu insanına sembolik bir dille, somutlamalar yaparak anlatılmıştır.

    aruz ölçüsü ile yazılmış ahlâkî ve öğretici, 573 beyitlik bir mesnevidir. başındaki 'fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün' kalıbıyla yazılan 13 beyit dışında, 'mefâ'îlün mefâ'îlün fa'ûlün' vezniyle yazılmıştır.

    13 beyitlik başlangıçtan sonra kısa bir düz yazı vardır. arkasından gelen manzum kısım ruh, nefis, kanaat, gazap, sabır, haset, cimrilik, akıl gibi konuların işlendiği dâstân adı verilen altı bölümden oluşur. buradaki beyitler 'müfteilün müfteilün fâilün' ölçüsüyle yazılmıştır. eserde alegori, kıssa, kişileştirme, konuşturma, anlatıcı çeşitliliği, bakış açısı gibi anlatım yöntem ve teknikler kullanılmıştır. fatih, üsküdar selimağa, beşiktaş yahya efendi, nur-i osmani, taş basması kitaplığında olmak üzere eserin 5 nüshası bulunmaktadır.”
hesabın var mı? giriş yap