• allah kahretsin ki benim lan bu. en son tezli yüksek lisans yapıp tezi bi tarafıma soktum. askere gittim geldim. evde mal gibi akademik kadro ilanı beklerken bir yandan geçici iş başvurusu yaptım. bu süreçte amk kadro ilanları açılmadı. sikko iş başvurularından dönüş sıfır.

    evde mal mal oturacağıma bari doktora falan yapayım kadro şansım artar en azından diyorum. bilemiyorum. şu sıralar lanet olsun profesörlüğüne diyip itlik, serserilik kumarbazlık yapıyorum.
  • türkiye'de meslekler; insanların, akrabalara, konu komşuya, yazlıktaki x gillere, köydeki hısma, kahvedeki hasma; hava atma ve en çok para hangi meslekte kazanılıyor mantığı ile seçilip, ülkede lise ve üniversite eğitimi seçimi milli piyango sistemi ile yapıldığı için çok normal bir durumdur.

    ülkede bir elin parmağını toplasan geçmeyecek meslek tutkusu var. "doktor olsun, avukat olsun, mühendis olsun, müdür olsun."

    ytü elektrik- elektronik bölümünü iyi dereceyle bitiren ankara'lı arkadaşım vardı. çocuk manyaklık derecesinde ahşap tutkunu. 2004 senesinde bu adam baya baya bildiğin inşaat keresteleri ile evde bank, sehpa, yemek masası vb eşyalar yapıyordu. annesi, babası üniversite mezunu. çocuğun dilinde sürekli " emekli olduğumda evimin bir bodrum katı, bahçesi olursa kendi atölyemi kuracağım" diye lan adam daha 21 yaşında bunu diyor, düşünün artık. dalga geçerdik oğlum niye marangoz olmadın diye.

    vakti zamanında ankara'da babası ile bir yere gitmişler. mobilya üretim yeri. yalvarmış yazın burada çalışayım diye de babası izin vermemiş.

    böyle bir dünya örnek verebilirim. 20 senedir gittiğim barın şuan işletmecisi marmara çeko mezunu. daha öğrenciyken barda çalışıyordu, okuldan mezun olduktan sonra bir iki özel şirkette çalıştı. sonra geri döndü. "ben bu işi seviyorum" diye.

    bilinçsiz okul seçimleri, ailelerin meslek seçimlerinde baskıcı olması, hayat içerisinde yaşanan maddi zorluklar. bunların hepsi ileride karşınıza mutsuzluk olarak çıkıyor.

    ha sen, günde 1000 tl harcayıp, iş hayatı ile ilgili hiçbir deneme yapmadıysan, babana bu değirmenin suyu nereden geliyor diye sor, gösterdiği istikamete doğru ilerle, zaten yolu bulursun.

    zorunlu edit: @yesilisev isimli yazar arkadaşın biraz da iğneleyici uyarısıyla, bir hatayı düzeltmem gerekiyor. bahsettiğim bölüm elektronik ve haberleşme mühendisliği. arkadaşın adı baykal. soy ismini hatırlamıyorum. hani belki onu da araştırmak isteyen arkadaşlar çıkabilir. teknik üniversitede sanat ve tasarım fakültesinde okuduğunuz zaman, bazen iki bölümü kafanızda bir araya getirebiliyorsunuz.
  • artı 3 yılımla bu kişiyim.

    doktora mezunuyum, akademisyenlik yaparken işsiz kaldım. sonra özel sektörden devam ettim. şu an yine işsizim. akademisyenlik istemediğime emin olsam da özel sektörden devam etmek isteyip istemediğime emin değilim. kendi işini kurmak kısmını zaten hiç düşünmüyorum. işletme yönetimin ne kadar zor olduğu konusunda yeterince bilgi sahibiyim.

    aslında ne istemediğimi biliyorum. istediğimi bildiğim tek şey ise huzurlu bir ortamda çalışmak. akademisyenken de özelde çalışırken de bu konuda şanslıydım. şanssız olduğum konular başkaydı.

    benim sorunum daha çok hedefsizlikten kaynaklanıyor. belirli bir kariyer hedefim yok. hiç olmadı. doktora sürecinde şans eseri akademiye geçtiğim için kendiliğinden bir hedef oluşmuştu. şimdi ise maddi manevi tatmin olacağım huzurlu bir iş olsun kafasındayım daha çok, tabii ki uzmanlık alanım dahilinde.

    başkalarına akıl verme, analiz ve plan yapma konusunda ne kadar başarılı olsam da kendi hayatım için plan yapamıyorum. hoş bu ülkede nasıl plan yapacaksın zaten. bir gecede bozulan düzenim yüzünden şu an bir ay sonrası için bile plan yapamıyorum. hayat bu, her an her şey olabiliyor.

    insanın işini severek yapması çok önemli. yoksa hayat gerçekten çekilmez bir hal alıyor. bu ülkede çoğu insanın mutsuz olması da bu yüzden. iş tatmini olmayan binlerce insan var. iş tatmini sadece işini sevmekle de alakalı değil tabii ki. birçok faktör var etkili olan.

    umarım herkes bir gün tatmin olduğu işi yapma fırsatını yakalar...
  • hayat öyle genel bir kavram ki ve her birimiz özneliz bu süreçte. birisi için çok geç olan şey, diğeri için çok erken olabiliyor. herkes kendi zamanına göre yaşıyor. kalıplara uymaya çalışmak daha da strese sokuyor insanı. dışarıdan gözüken değil, içeride hissedilen önemli. aldığınız yolları siz bilirsiniz en iyi ve bazı yollar matematikle de hesap edilemez. kağıt üzerinde gözükmez, diğerleri tarafından bilinmez fakat aylar öncesi ile bugün arasında dağlar kadar fark varsa siz yol almışsınızdır. sorgulamak, yanlışta ısrar etmemek de erdem. yaş kaç olursa olsun. geçmiş yandı diye şimdiyi ve geleceği de yakmaya gerek yok. kötü senaryolar çizip kişileri hor görmek de anlamsız. avukat, doktor, pilot, öğretmen, memur... yaptığımız meslekler ne kadar iyi olursa olsun geldiğimiz noktadan şüphe edebiliriz. bunlar olağan şeyler.
  • 1. çocukluktan bu yana yapmak istediği mesleğin ulaşılmaz ya da gereksiz olduğuna inanmış/inandırılmış kişinin yaşadığı durumdur.

    böyle durumda olan arkadaşlara tavsiyem şudur ki inandıkları mesleği ne olursa olsun, hangi yaşa gelmiş olursa olsun yapsınlar.

    2. otuz yaşına gelene kadar meslek sahibi olmanın gereklilik ve çaba gerektiren bir eylem olduğunu anlayamamış; meslek sahibi olmanın doğal, biyolojik bir geçiş dönemi olduğunu zannetmiş ve durumu tamamen akışına bırakmıştır.

    böyle olan arkadaşlara tavsiyem yok.
  • aaa ben..

    tam otuz yaşındayım.

    elektrik mühendisiyim. evliyim, dünyalar güzeli bir kızım var.

    iki şirket kurdum, birini kapadık, diğeri 2017 yılında 40 milyon tl ciro yaptı.

    geçen dönem bakan olan damat berat, enerji sektörünün içine sıçtığı için sektör bitti (güneş enerjisi sektörü).

    bügün ne yapacağıma, gelecekte ne olmak istediğime bir türlü karar veremiyorum.

    hiç tecrübem olmadığı alanlarda işe girip tecrübe mi kazansam,

    tecrübem olduğu alanlarda ege’ye gidip iş mi kursam.. ne yapsam kafam çok karışık..

    avustralya’ya gidecektik, dolar uçunca kaldı.

    hayatımın hiçbir döneminde böyle bir boşluğa düşmemiştim.

    hep gelecekle alakalı planlarım hayallerim olurdu, ilk kez böyle boşluğa düştüm.

    ülkeyi bu hale getirenlerin allah bin türlü belasını versin. amin.
  • “şimdi ne diye iş yapıyoruz tam olarak?” noktasında takıldım ben, inş 40’a kadar bir cevap bulur bir yola girerim diyorum.
  • düşlerinin peşinden gidemeyen ve hayatta kalmak için mecbur bırakıldığı seçeneklere de ayak uyduramayan insanların halidir.
  • ben bunu ülkemizin içinde bulunduğu boktan duruma bağlıyorum. gitgide daha da kötüye giderken insan ne iş yapsa boka batacak. batmayacak olanlar da yurtdışı ayağı olan firmalarda çalışanlar olur yüksek ihtimal. yoksa ömür boyu kredi ödemek hayat mı lan. avrupa ülkelerinde ikinci el toyota corolla tarzı arabaları 3 haftalık maaşla alabiliyorken (3 aşağı 5 yukarı detaya girmeyelim), burada en dandik arabaya 100 bin tl vermek.

    aldığın maaş ne kadar ki zaten. yahu çoğu meslekte asgari ücretle başlıyorsun bak bu devirde. 5 sene önce mesleğe başladığımda aldığım paranın yarısına başlayanlar var şu an. bütün bunlar zamlar olurken oluyor bir de. bak daha evdir, giyim, yemek bunlara girmedik. yaptığınız mesleğe göre mesleki ekipman, eğitim bunlar da dolara endeksliyse, ki sağlık-mühendislik gibi sektörlerde öyle, hadi buyrun.

    iyiyi havada kaparlar diyen olmuş. malesef tam tersine. işini iyi yapana, vay sen bu işi beceriyorsun diye yüklerler işi bezdirene kadar. yahut işini iyi yapsan da prim veya melek bir patronun yoksa bir halta yaramaz yaptığın iyi iş. e ne farkın kaldı bir halt bilmeyenden. sen neden iyi yapasın ki işini. işte kötü de yapmazsın da kapasitenin altında yaparsın.

    paradan gözü kör olan patronlar oldukça ve emeğin karşılığı verilmedikçe neden çalışasın ki. çalışırken biriktirdiklerini yersin, bitene kadar. ihtiyacı çok olanlara sabır diliyorum.
  • ne iş yapacağına karar verememek çoğunlukla hayattan ne beklediğini, ne istediğini bilmemekle hatta kendini tanımamakla ilintilidir. ne istediğini bilip o işi yapamamak ise yetersiz imkanlar ya da akp gibi sınırlayıcı, baskıcı hükümetle ilintilidir ve her ikisi de aynı derecede can sıkıcıdır.
hesabın var mı? giriş yap