• hastalık çıkalı 1 ay oldu, hâlâ şu rakamların ne ifade ettiğini anlamıyor insanların çoğu;

    * vaka sayısı sürekli artıyor çünkü test sayısı da artıyor. pozitiflik oranı neredeyse sabit, %15. 10 gün önce test yapılmıyor diyenler şimdi vaka sayısı artıyor diyor. tutarsızlık.

    * ölüm sayısı gizleniyor savı çok kolay ortaya atılabilen bir komplo teorisi. 87 değil de 117 açıklansa ne olacaktı acaba ?

    * entübe hasta ve yoğun bakımdaki hasta sayısı çok az artıyor. bu en umut verici veri.

    * günde ortalama 250 hasta iyileşiyor, 1 hafta ıçerisinde bu sayı günlük 1000 leri bulacaktır.

    * başta abim olmak üzere çok sayıda doktor tanıdığım var, 10 gün önce daha umutsuz ve tedirgindi hepsi. şimdi daha umutlu ve güvenli konuşuyor hepsi.. bence en önemli veri bu.

    felâket tellallığı prim yapıyor burada. muhaliflik de güzel hoştur ama fazlası zorlama ve eğreti duruyor haberiniz olsun..
  • hala işe gidiyoruz, hergün 2-3 tane vaka çıkıyor işyerinde. ölelim mi lan amk zengin değiliz diye? 7 aylık çocuğum var benim. müdür kibarca sike sike geleceksiniz diyor. ayıp lan ayıp. garibanı, emekçiyi ölüme terkediyorsunuz.
  • açılın ben geldim.

    10 gündür düşmeyen ateş ve baş ağrısı ile istanbul'da pandemi merkezi yapılmış bir hastaneye dün saat 19:00 acilden giriş yapmak niyetiyle adım attım. deneyimlerimi paylaşacağım biraz bakan beyin pembe tablosundan farklı olacak ama idare etsin artık.

    öncelikle sosyal mesafe falan yok burada. olması da fiziki olarak mümkün değil. şöyle ki bankoda oturan iki sekreter ve önünde dar bir alanda kuyruk olmaya çalışan hastalar, hasta yakınları. ayrıca etrafa çökmüş, oturmuş ve ayakta beklemeye çalışanlar. kafanızda daha iyi canlanabilmesi için söyle anlatayım 100-120 metre kare bir alana serpiştirilmiş 70-80 kişi. evet içeri korkarak giriyorsunuz. hiç bir şeye temas etmemeye çalışarak, insanlarla çarpışmamaya hatta nefes almamaya çalışıyorsunuz. ama nafile kuyrukta önünüzde ve arkanızda ki kişiyle aranızda 50 şer cm ya var ya yok. o an içinizden sıçtım oğlum hasta değilsek de kaparız lan burada diyorsunuz ama çok geç. bankoda oturan sekreter size belirtilerinizi soruyor. ateşiniz var mı? öksürük var mı? temas var mı? ailede pozitif var mı?.... ha bu arada ben dahil birçok kişinin ağzında hastalıktan önce 30 kuruşa satılan cerrahi maske var. tam o an ulan zaten göz yoluyla da bulaşıyor yapacak bir şey yok diyorsunuz kendi kendinize. beyniniz sizi teselli ediyor aslında. hem bu amk ateşi düşmüyor zaten deyip yola devam ediyorsunuz.

    evet banko sizi polikliniğe sevk ediyor. önce ateş, tansiyon ölçülen bir yere giriyorsunuz. oradan doktora yönlendirilip şikayetlerinizi anlatıyorsunuz. doktor belirtilere göre sizden sürüntü örneği ve tomografi istiyor. oradan başka odaya geçip barkod yazdırıyorsunuz. tabi bu işlemlerin hepsi için dip dibe beklemek durumundasınız. diğer insanlardan kaçmaya çalışıyorsunuz onlarda sizden ama nereye? yeriniz dar.

    evet geldiniz üçüncü basamağa sürüntü ve tomografi. sürüntü oldukça sistemli ve düzgün bir şekilde toplanıyor. yiğidi öldür hakkını yeme demişler. bu işlemleri 1,5 saat civarında hallediyorsunuz. sağlık personelinin öz verili çalışması bu konuda etkili.

    sıçtığımızı bulaştırdığımız nokta tomografi kısmı. tomografi, röntgen hepsi acil kısmının arkasında bir koridorda. koridorun genişliği 1,5 metre civarı uzunluğu 30 metre. bu alanda 60-70 kişi bekliyor. sistem burada şöyle işliyor. 5-10 dakika bekleyip elinizdeki barkodu veriyorsunuz görevli en az üç saat sonra gel diyor. eğer içinde oturabileceğiniz bir araç ile gelmemişseniz; dışarıda bekleyemezsin hava buz ateşin var zaten titriyorsun, içerde bekleyemezsin öksüren, titreyen, hapşuran insanlarla dip dibesin (enfekte değilsen üç saat içinde virüsü kapmama ihtimalini sen hesapla), taksiye bin eve git geri gel paran varsa ev yakınsa tek seçenek.

    ben arabamda bekledim fakat umutsuzca bu üç-dört saatlik sürece oturarak bu koridorda bekleyen insanlar gördüm. örneğin yanımda karısıyla gelen ve titreyen bir abimiz eşini beklememesi eve gitmesi konusunda ikna etmeye çalışıyordu. ablamız ise ısrarla nasıl eve gideceğini bilmediğini, burada onunla bekleyeceğini söylüyordu. büyük ihtimal toplu taşıma ile gelmişlerdi. üç saat sonra sıramın gelip gelmediğini kontrol etmek için içeri girdiğimde aynı yüzlerin hasta, yorgun, umutsuz bir şekilde banklarda oturup sıralarının gelmesini beklediğini gördüm. saat biri geçtikten sonra tomografiyi çekindim. doktora geri gittim. tomografimin temiz geldiğini test sonucunu beklemem gerektiğini söyledi eve döndüm.

    istatistiklere göre karşılaştığım insanların ortalama %15'i hasta idi(belki bende). istanbul'da bu oranın biraz daha yüksek olduğu düşünülebilinir zannımca. peki başvuru yapan %85 sağlıklı değil mi? sağlıklı. grip, soğuk algınlığı.... olabilirler belki belirtileri aynı. peki ey devlet baba sen bu %15 bulmaya çalışırken başvuran %85 riske atmıyor musun? ağzımızda 30 kuruşluk adi maske(birçok kişi gibi bende sadece onu bulabildim), dip dibe kuyruklarda koridorlarda bekliyoruz. koskaca hastanede bir tane daha tomografi cihazı yok mu? temasın, sosyal mesafenin sağlanabileceği sahra hastaneleri veya başka seçenekler yapılamaz mı? 45 güne hastane yapılacak olan hastaneyi yapma boşver sürü bağışıklığı gerçekleşir zaten.

    velhasıl kelam hastaneden çıktık ama hasta değilsek de orada kaptık kesin demekten kendimi alamıyorum.

    ayrıca bu 6 saatlik sürecimde işini tüm gayretiyle yapmaya çalışan sağlık çalışanlarının bu zor şartlarda bile nezaketlerini bozmadıklarını gördüm. kendilerini bir vatandaş olarak canı yürekten tebrik ediyorum.

    not: artık yazım ve noktalama için kusura bakmayın kafam pek yerinde değil malum.
  • ibb vefat bilgisi sorgulama sistemi'nden bir haftadır geçen yıl bugün ölen kişi sayısını ve bu yıl ölen kişi sayısını karşılaştırıyorum ve hemen her gün aradaki fark 100-150 civarında çıkıyor. eğer bir yıl içinde insanların istanbul'da öleceği tutmadıysa, ortalama her gün -sadece istanbul'da- 100-150 fazladan ölüm yaşanıyor. hayır dünyanın en şeffaf demokrasisinde yaşamıyor olsam, öldürücü bir salgın var da bizden gizleniyor diycem.
  • hala gelmişler burada sokağa çıkma yasağı olsun ya da olmasın diye tartışıyorlar, ulan geri zekalılar hala anlamadınız mı zaten herkesi kendi haline bıraktılar. parası olan kendini korumak amaçlı izolasyona uyabiliyor, olmayan fakirlerde sike sike işlerine gitmeye devam ediyorlar. durum en açık şekilde bu. devlet bir sikim yapmayacak bu konuyla ilgili daha fazla, işte göz boyama 20 yaş ve 65 yaş yasağı var.
  • sağlıklı bir şekilde evde sıkılmak, bu rakamların içinde bulunmaktan bin kat daha iyi.istisnalara lafımız yok. rakamları belirleyen toplumun davranışı olacak. tedbirler ayrı bir tartışma konusu. yarın görüşmek dileğiyle.
  • umrecilerin tükürdüğü güvenlik de coronaya yakalanmış. 15-20 günde 2 gram sevap kazandınız, 2 saniyede 2 ton günah kazandınız.

    güvenlikçi abiye bol şifa ve sabır diliyorum.
  • 2 kere market alışverişi için çıkışım sayılmazsa, bugün evden çıkmayışımın tam 30. günü ve inanıyorum ki imkanı olan birçok kişi de aynı benim gibi evlerinde duruyor.

    benim bu sayı artışından anladığım şu:
    madem şu anın vakaları ortalama olarak 14 gün öncesinin vakaları, bu demektir ki neredeyse 1 ay evde oturmak pek bir değişim yaratmamış. neden? çünkü ekmeğini kazanmak zorunda olan binlerce ve hatta milyonlarca insan hala sokaklarda ve işine gidiyor.

    işe giderseniz öleceğiz, işe gitmezseniz yine öleceğiz. neden? çünkü güzel ülkemin parası yok. bunun nedenini sormuyorum çünkü sayfalar yetmez.
  • hırvatistan'da mandalina satan kız kadar ilgi görmedi tabii bu başlık.

    ben diş hekimiyim ve sanırım çok uzun bir süre mesleğimi yapamayacagim.

    babam kalp hastası, sanırım çok uzun bir süre gorusemeyecegiz.

    eşimin aile bireyleri yaşlı insanlar , 6 aylık bebeğimiz yürüyüp konuşana kadar goremeyecekler.

    ne zaman arkadaslarimizla biraraya geliriz bilmiyorum, tekrar ne zaman bir restoranda acaba bizi öldürecek bir virüs var mı endişesi aklımıza gelmeden yemek yiyebiliriz bilmiyorum.

    bir daha ne zaman toplu taşımaya binecegimizi bilen var mı?

    ne zaman stadlarda kolkola girebileceğiz?

    en çok üzen de bunun normalleşmesi, artık kimsenin eleştirilmemesi. kimsenin sorumluluk almaması, suçu ustlenmemesi.

    şuan birileri enfekte oldu ve farkında degil.

    birileri hastane köşelerinde sürünüyor.

    ülkenin yüzde 20'si mahvolacak ama geri kalanin umrunda olmayacak.
  • testte negatif çıkıp sonradan tomografide teşhis konulanlar bu sayıya dahil değil bilin istedim.
hesabın var mı? giriş yap