• 1990-1999 arasındaki yıllar içinde sizin en fazla anlam ifade eden sene. benim için 1996 yılı inanılmazdı.

    18 yaşındaydım ve ilk kez araba kullanıyordum. yaşadığım heyecanı, o gençliğin verdiği mutluluğu tarif edemem size. o senenin yazı da bir harikaydı. şu an hayatta olmayan tüm akrabalarım ile birlikte alaçatı'da tatile gitmiş ve 30 gün boyunda unutulmaz bir yaz geçirmiştik.

    şimdi geriye baktığımda, geriye sadece rüya gibi gelen anılar ve hüzün verici hatıralar var.
  • 1990.

    çünkü önünüzde yaşanacak 9 adet daha 90'lar senesi var.
  • (bkz: 1996)

    gerçekten bir şey vardı bu '96 yılında ama çözebilmiş değilim.
  • 1990. yaşınızın en küçük olduğu sene çünkü. ne kadar çocuksanız o kadar güzeldir hayat.
  • 93 değildir;

    24 ocak 1993 uğur mumcu suikasti.
    17 şubat 1993 eşref bitlis suikasti.
    2 temmuz 1993 sivas katliamı.
    5 temmuz 1993 başbağlar katliamı.
  • 90'lı yıllar ergenliğe giriş yaşlarımda başladı.sonrası bir sürü siyasi,adli ve aşk hikayesi.sanırım benim için sadece 1996 iyiydi diyecektim ki aklıma ölüm oruçları geldi şimdi.
    (bkz: e-hiçbiri)
  • yıl 1995... kardak krizi, avrasya feribotu ve van gölü canavarı bölümlerini önbelleğine yükleyen yalnız ve güzel ülke türkiye cumhuriyeti, can sıkıntısı ve gündemsizlik yüzünden kendini öldürmek üzeredir. öyle bir ruh haline bürünmüştür ki memleket, yunan f-16'larıyla tutuşulan it dalaşları bile keyif vermemektedir artık.

    istanbul'u terk eden son ingiliz gemisinin üzerinden 70 yıl geçmiştir. zuhal topal'ın keşfedilmediği aydınlanma çağının son demleridir ve ülke gündemini meşgul edecek bir romeo ve juliet aşkının eksikliği derinden hissedilmektedir.

    aynı saatlerde...

    her şeyden habersiz iki aşık...

    kahramanmaraşlı musa ve 13 yaşındaki ingiliz sarah, alanya kalesi eteklerinde tutkuyla sevişmektedir! isimleri kutsal metinlerden fırlamışçasına uyumlu genç aşıklar yıllarca gündemden düşmeyecek, diplomatik krizlere ve hükümetler arası restleşmelere sebebiyet verecek beynelmilel bir aşk hikayesinin fitilini ateşlemiştir.

    sarah ve ailesi tatilini tamamlayıp ingiltere'ye döner. lakin çok geçmeden kızları sarah'da anlam veremedikleri bir takım değişiklikler baş göstermeye başlar. birkaç ay sonra ise korkunç gerçekle yüzleşirler. yemeyip yedirdikleri, içmeyip içirdikleri biricik yavruları sezonluk bir turizm işçisine gönlünü kaptırmıştır.

    genç kız panik halde tası tarağı toplayıp baba evini terk eder. yasak aşkı musa'ya kavuşmak için soluğu türkiye'de alır. müslüman olur! imam nikahı ve davullu zurnalı bir düğünle dünya evine girer. anne jackie cook, yüreği kan ağlayarak da olsa bu evliliğe onay verir. baba adrian ise ilginç bir şekilde olan bitenden memnun görünmektedir.

    haber önce ingiliz yerel basınında, ardından ana akım medyada şok etkisi yaratır. reyting kokusunu alan sun gazetesi var gücüyle olayın üstüne gider. hadise bir anda uluslararası boyut kazanır. dışişleri bakanı malcolm rifkind konuyla ilgilenmesi için ingiltere büyükelçiliğiyle temasa geçer. ne var ki türkiye cephesinde işler bambaşka bir boyutta ilerlemektedir.

    skandalın patlak verdiği ilk günlerde sarah'ın çocuk yaşta olması türkiye'deki ulusalcı çevrelerin musa'ya antipati duymasına neden olur. lakin bu durum medyanın işine gelmez. yasak bir aşk hikayesini paraya tahvil etmek üzere kollar sıvanır. dünya medyasının türkiye karşıtı tutumu ise toplum psikolojisini yönlendirme adına işleri kolaylaştırır. halk yavaş yavaş habercilerin istediği kıvama gelmektedir.

    sonunda medya'nın istediği olmuş, sarah ve musa'nın hikayesi memleket sathının milli meselesi haline getirilmiştir. çarşı, pazar, köy kahvesi, altın günü, kısır partisi... artık her köşe başında onlar konuşulmaktadır. reha muhtar önderliğinde 63 milyon türk vatandaşı hikayenin mutlu sonla bitmesi için adeta seferber olur. sarah'a duyulan yoğun ilgi ingiliz kamuoyunda sempati uyandırsa da devlet kademesinde rahatsızlık yaratır.

    telefonla konuşması yasak olduğu için sarah'dan haber alınamamaktadır. evden dışarı çıkmasına dahi izin verilmez. işçi partisi genel sekreteri jacqui smith, tansu çiller'i arayarak durumun ciddiyetini özetleyen bir ültimatom geçer. akabinde hukuki bir zemin oluşturma adına telgraf gönderir. her ne kadar siyasetten bağımsız vicdani bir girişim gibi görünse de bayan smith'in bu çıkışı tony blair kaynaklıdır. tony blair'ı fiştekleyen ise başbakan john major ve kraliçe elizabeth arasında köprü vazifesi gören edinburgh dükü prens phillip'tir.

    musa kömenağaç, ertesi sabah çocuk yaştaki bir kızı alıkoyma ve zina suçundan hapse girer. (o yıllarda türkiye'de erkeklerin 17, kızların 15 yaşını doldurmuş olmaları evlenebilmeleri için yeterliydi. ebeveynlerin rızası ile 18'ini beklemeden mahkeme kararıyla evlenmek mümkündü.)

    bu arada ingiliz yargısıda boş durmaz. yüksek mahkeme kararı ile anne-babanın suç işlediğine, sarah'ın bir an önce ingiltere'ye dönmesi gerektiğine hükmedilir. baba adrian cook ise tüm bu karmaşanın içinde kızının düğün görüntülerini dünya medyasına pazarlamakla meşguldür!

    4 şubat 1996 sabahı gazeteler olası bir kaçırılma tehditine karşı mit'in sarah'ı koruduğu manşetiyle çıkar. onları haklı çıkarırcasına, mi6 ve sis ajanları afşin termik santralini protesto için maraş'a gelen greenpeace üyeleri vasıtasıyla sarah'a ulaşırlar. aynı dakikalarda anne jackie cook'u taşıyan uçak da maraş semalarında görünür. kentiçi hareketlilik artmıştır. istihbarat savaşları zirve noktasına ulaşır.

    neyse ki ilegal bir operasyona gerek kalmaz. sıla özlemini gidermesi için sarah'ın ingiltere'ye dönmesi adına kömeağaç ailesi güzellikle ikna edilir. hiçbir zaman kullanılmayacak dönüş biletleri, hatta bir takım hediyelik eşya siparişleri bile alınır. kaçış planı ilmek ilmek işlenmektedir.

    ertesi gün sarah, atatürk havalimanında elinde sigarasıyla dünya basınına poz verir. hamile olduğu iddialarını ise reddeder. sarah ve annesi mahşeri bir kalabalıkla ülkeyi terk ederler. garibim musa, hikayesinin mutsuz sonla bittiğinin farkında bile değildir.

    ingiltere'ye dönen sarah'ın ilk işi başını açmak olur. ha bu arada sürpriz; sarah 4 aylık hamiledir! haber gündeme bomba gibi düşer. ingiliz hükümeti "yok artık ebesinin nikahı" diyerek ingiliz aile yapısını düzenleyen kanunları yeniden gözden geçirme kararı alır. hazır yeminini bozmuşken hızını alamayan sarah, oğlu muhammed'in doğumundan 6 ay sonra bu sefer de komşusundan hamile kalarak kız ergenliğine çağ atlatır! (kız mondial çıktı rıza baba)

    ingilizler musa'nın "sarah me love you" ingilizcesiyle, "tülay geri dön" temalı mektuplarıyla dalga geçedursun, genç adamın yıldızı günden güne parlamaya devam eder. artık para kazanma sırası ona gelmiştir! ayşe özgün, hülya avşar show, teksoy görevde, televole.. çıkmadığı yapım, demeç vermediği mikrofon, aforizma kasmadığı konu kalmaz. erler film tarafından çekilen ve kendi yaşam öyküsünü konu alan dizide başrol oynar. musarah isminde bir kafe açar. kendi sunduğu televizyon programında ünlü konukları ağırlar. köşe yazarlığı yapar. insanlığa ve gelecek nesillere engin hayat tecrübesini aktarır. sonunda da her şeyini kaybedip eski gariban hayatına geri döner.

    sarah ile musa aşkının meyvesi muhammed, bugün 20 yaşında kocaman bir delikanlı oldu. tepeden tırnağa babasıyla aynı. amma velakin bir kez bile yüz yüze görüşemediler. ne muhammed'i annesi türkiye'ye yolladı, ne de ingiliz hükümeti musa'ya vize verdi. hazır yeri gelmişken buradan yetkililere çağrıda bulunuyorum. bir şekilde musa'nın evladıyla buluşması sağlanırsa pek makbüle geçer.

    son söz;

    bu dünyada seven, sevilen nafile bekler. bilmez ki giden sarah'lar dönmeyecekler.
  • evlilik, doğum ve ilk yurt dışı yolculuk ki her biri kendi içinde yaşadığım rüya güzelliğinde eşsiz olaylardı; tercihimi oğluma kavuştuğum yıldan yana kullanacağım 90'lar. özlem.
  • 97.
  • 1995
hesabın var mı? giriş yap