• ilk is kazasinda olen isciler icin denildi, sonra darbe tesebbusunde hayatini kaybedenler icin, artik devletin itibarini sarsabilecek herhangi bir durumda olursen direkt sehit deniliyor. haberlerde de sehit, sehit, sehit yaziyor; kisme su kadar olu su kadar yarali yazmiyor. her yer sehit, sehit, sehit.

    halbuki amac belli. hukumet kendi beceriksizligini gizlemek icin halk tarafindan deger verilen, bir kutsalliginin olduguna inanilan kavramlari kullanarak durumu hafifletmeye calisiyor. öldu ama en azindan sehit oldu bu vatan ugruna diyerek insanlara kucuklukten beri ezberletilen "vatanperverlik" duygusu somuruluyor. daha dindar insanlara da "öldü ama simdi cennete gidecek" imasi yapiliyor. cocuklarinin bu yeni kazanilmis sehitlik statusunden memnun olmayan aileler de hemen vatan haini ilan edilir diye dusunuyorum. cunku turkiye "bu vatan ugruna sehit olacak" insanlarla dolu. bu vatan ugruna sehit olmak da neyse artik. savas yok bir sey yok. kimse vatan ugruna sehit olmuyor, olenler ulkenin butunlugunu ya da baska insanlari, ailelerini korumak icin olmedi. dandik bir hukumet yuzunden kaybedilen hayatlar disinda hicbir sey oldugu yok. 21. yuzyila girmisiz halen 14. yy'da insanlari gaza getirmek icin kullanilan terimler, ifadeler. insanlara bu algi operasyonunu yapan hukumet yandaslari ve hukumetin ta kendisi de bunun farkinda, buna ragmen devam ediyor.

    (bkz: ben istemiyorum oğlum şehit olsun oğlum katledildi)
  • (bkz: yeni türkiye)
  • 2014 ermenekte göçük altında kalan maden işçilerinin durumunu canlı yayında izliyordum, hükümetten birisi ve firma yetkilisi ortak basın toplantısı yapmıştı. firma yetkilisi hepimizin başı sağolsun, işçilerin hepsi öldü dedi. biranda adamın üstüne çullandılar, susturdular. hemen hükümet yetkilisi konuşmaya başlayıp, henüz net bilgi yok, kurtarma çalışmaları devam ediyor dedi. yüce basınımızda sağolsun hükümetin istediği gibi ölü sayısını takst taksit verdi. sonuç olarak en başta fşrma yetkilisinin yaptığı açıklama doğruydu, bütün işçiler ölmüştü.
    olayları hafifletme ve toplumu uyutmak için yıllardır uygulanan taktik bu maalesef: bilançoyu taksit taksit verip, ölenlere şehit demek.
    işin acısı hepimizde bunu kabullenmek zorundayız yoksa vatan haini, terörist, gezici, alçak vs oluyoruz..
  • fazlasıyla sulandırılan içi boşaltılan bir kavram oldu artık
  • şehitlik kavramının içini boşaltmaktır. polise yönelik bir saldırıda, sırf o anda oradan geçmekte olduğu için ölen birinin anası babası, tarifsiz acılarını yaşarken "benim yavrum bu vatan için şehit oldu" diyebilir mi?
    veya dünkü saldırıda hayatını kaybeden ve şehit ilan edilen 8 sivilden en az 1 veya 2'sinin canlı bomba olduğu anlaşılırsa ne olacak?
    ya da bir sonraki saldırıda hayatını kaybedenlerin bir kısmı yabancı uyruklu olursa? peki türklere şehit dedik. o yabancıların arasında müslüman olanlar varsa ne olacak?
    suruç'ta, g.antep'te, ankara gar saldırısında katledilen yüzlerce kişi neden şehit olarak adlandırılmadı?

    görevi esnasında öldürülen polis, asker, öğretmen vs şehit olarak adlandırılabilir. diğer kişiler terör saldırısında hayatını kaybeden kurbanlardır.
  • (bkz: sehitligin oldugu yerde teröre tepki göstermek)

    bir sekilde imkansizdir.

    10 aralik 2016 istanbul patlamasinda da, bundan onceki onlarca patlamada da, guneydogudaki olaylarda da goruldugu uzere, yitip giden binlerce canin ardindan, sehitlik kavrami sebebiyle gereken tepkinin gosterilememesi durumudur.

    bu tepkiyi gosteremeyen insanlarin basinda da bu yitip giden canlarin aileleri, yakinlari gelmektedir hatta. cunku tepki gostermelerinin, isyan etmelerinin hatta belki uzulmelerinin bile onunde bir sehitlik siniri konmustur.

    yani baslarinda elinde sopayla, " tamam cok uzulduk, yikildik, lanet olsun terore, kiniyoruz ama oglun/kizin da sehit oldu allah yolunda öldü, dusmanla savasirken öldü, cennete gitti, hem de en ust katina peygamberlerin yanina, bak ismini de bir yerlere verdik, keske ben de sehit olsaydim hatta, yani cokta abartma hatta mutlu ol, herkese nasip olmaz " diyerek baslarinda dikilen bir sehitlik kavrami var.

    bu elinde sopayla bekleyen kavrama karsi, gercekten verilmesi gereken tepkiyi verdigin zaman, bu sefer de sopayla dayak yemeye basliyorsun. " sen allahin yazgisina karsi mi geliyorsun, sen sehitlik kavramini kucuk mu goruyorsun, cenneti begenmiyor musun, allah yolunda olmeyi asagiliyor musun! derdin ne senin dinsiz vatansiz kopek! " diye.

    yani sehitlik kavraminin bu derece buyuk bir oneme, manaya sahip oldugu bir ortamda her gun uc bes bomba patlasa da kimse tepki gostermez. durumu duzeltmek icin elini ayagini oynatmaz. niye oynatsin ki? zaten bir insanin basina gelebilecek en guzel sey sehit olmak? keske herkese nasip olsa? niye durumu duzeltmek istesin yani?

    buradaki amacim da olen insanlarimizin degerini dusurmek degil. tam tersi degerini vurgulamak, olmemelerini saglamak, aileleriyle birlikte olsunlar, yasasinlar demek!

    ölümü degil, yasami yuceltmek. ölümü övdügünüz kadar yasami da övün, en azindan, en az ölüm kadar övün.

    cunku aslinda, en buyuk lanetleri kufurleri hakeden serefsiz teroristler de ölümü overek bu eylemleri yapiyorlar. bir insani ancak, ölumunun cok degerli oldugunu hissettirerek, kendini patlatmaya gonderebilirsin cunku.
  • (bkz: #63854773) bir türkiye gerçeğidir. şehitlere ve onların ailelerine de büyük saygısızlıktır.
  • nedeni mevzuatta tanımı olmayan dini bir kavramı, dini duygularını suistimal ederek halkın sorumlulara karşı tepkisini en aza indirmek olan durum.

    ne terörle mücadele kanunu'nda ne de şehitlik yönetmeliği'nde "şehit" kavramının tanımı bulunmaktadır. 5510 sayılı kanun'un 47'nci maddesinde terör, savaş gibi nedenlerle zarar görenlere vazife malulü veya harp malulü denilmektedir.
  • mesela ben plazada çalışıyorum. her sabah işe vaktinde gelsem de asansör sırası beklediğim için çoğu zaman 10 dk geç kalıyordum. geçen sabah ''zaten geç kalıcaz, bari yürüyerek çıkayım.'' diye 12 kat çıkmak için vurdum kendimi merdivene. 6. kata geldiğimde ''dur burdan çağırayım bakayım asansörü.'' dedim. yaklaşık 12 saniye içinde 12. kattaydım. bundan sonra her gün yürüyerek 6. kata çıkıp oradan asansöre bineceğim.

    bu fütursuzlar da buldular bir kelime. baktılar birkaç kişinin acısını hafifletti. yüklen baba çök bu terime dediler. her sabah, işe geç kalmamak için 6. kata çıkıyorlar işte benim gibi artık. dinin bug'ını buldular anlayacağınız. e din de toplumların afyonu olduğuna göre tıkır tıkır işliyor sistem şu anda.

    asla hafiflemeyecek bir duruma getirilen ''bundan da suçlanmadan yırtar mıyız'' kafasıdır.
hesabın var mı? giriş yap