• hayatı boyunca işitme cihazı kullanmış annemi, sırf parasını peşin almak için yokuşa vuran medikal firmaya karşı yeniden çıkartmak zorunda olduğu rapor ve recete için ilk adım olan ve 10 gündür alamadığım izmir hava hastanesi kbb randevusunu, telefonla almayı başardığım gün olarak kişisel tarihime geçmiştir.

    önemsiz not: gün geliyor insanoğlu böyle 10 gün sonrasına ait bir randevu için deliler gibi sevinebiliyor. bu vesile ile telefonla randevu kayıt sisteminin saat 24 de resetlendiğini söyleyen memura teşekkürlerimi sunar, randevu peşinde elinde telefon uyumayanlara sabır dilerim.bu sistemi keşfedip sağa sola satan firmanın da allah cezasını verecek elbet.
  • hrant dink suikastinin tarihidir.
  • kanayan bir yaranın* kabuk bağlamamaya yemin ettiği tarih.
  • üstünden 4 yıl geçmiş bu günün. ama hala insanları ırklarıyla ya da dinleriyle yermeye ya da övmeye çalışan insanlar var etrafımda. 4 yıldır anlayamamışlar bir insanın canının ne kadar değerli olduğunun kimsenin ırkına ya da dinine bağlı olmadığını, her şeyden habersiz bir insanın sırtından vurularak öldürülmesinin insanlığa sığmadığını. bugün bıraksak keşke insanları ırklarıyla yargılamayı da bir "insanın" bir başka "insanın" canını almasının hiç bir savunması olamayacağını fark etsek, bugün artık 4 yıl sonra hep birlikte yas tutsak bir "insana" ya da insanlığımıza.
  • - 19 ocak'ta ne olmuştu?

    - özgürlük sırtından vurulmuş, yerde yatıyordu.
  • mübarek "cuma" gününe denk gelmektedir. tıpkı 12 eylül'ün denk gelmiş olduğu gibi. hrant dink'in öldürülmesiyle ilişki kuruyorum da.. mübarek bir gün gerçekten.. bazıları için..!
  • "masum değiliz hiçbirimiz" diyor, saatli maarif takvimim bugünün yaprağında -hala saklıyorum- ve ekliyor: "belki bir umut vardı ama artık olmayacak!"
  • üzerinden tam on sene geçmiştir. cuma günüydü. okullar tatile girecekti. bu yüzden babam arabayla beni almaya gelmişti. hava soğuktu, kendimi arabaya atar atmaz "hrant dink'i öldürmüşler!" dedi, heyecanlıydı. her nedense garipsemedim, tanımıyordum hrant dink'i, henüz lise birdeydim. babamdaki tedirginliği hissedince "kim ki o?" dedim. "bir gazeteceymiş!" dedi. büyük bir olay olduğunu o an anladım. radyo açıktı, cinayetle alakalı gelişmeler aktarılıyordu, babam ciddiydi. ben yaşadığıma seviniyordum. yaşamanın ölümü beklemek olduğunu henüz bilmiyordum.
  • hrsnt dink'in ölüm yıldönümü.öldürmeden önce linç kampanyası yapanlar tetikçileri azmettirenlerdi.veli küçük gibiler yani.
    (bkz: derin devlet)
hesabın var mı? giriş yap