• henüz metropollerde hiçbir yerde terör saldırıları olmadığı için insanlar endişe içinde gezmezdi. cep telefonu, henüz hayatımızın bir parçası olmadığı için buluşma yerleri için bilinen yerler seçilirdi. geç kaldığınızı haber verme lüksünüz olmadığı için çoğu zaman buluşma saatlerina riayet edilirdi. akşam herkes dağıldıktan sonra eve gidilir ve birbiri aranıp eve ulaştığının haberi verilirdi.

    (bkz: çiçek pasajı)
    (bkz: taksim burgerking önü)
    (bkz: taksim mcdonalds önü)
    (bkz: gülhane parkının yandaki büfe)
    (bkz: gençlik parkı)
  • televizyon kanalları kaliteli içerik üretiyordu

    (bkz: olacak o kadar)
    (bkz: bizimkiler)
    (bkz: siyaset meydanı)
    (bkz: parliament pazar gecesi sineması)
    (bkz: arena)
    (bkz: 32. gün)
  • kimse leblebi gibi birbirinin annesine sövmezdi....
  • şortun altına yazın sıcağında postal giyerdik. saçlar upuzundu normal olarak. cep telefonu yoktu.

    falandı filandı.

    asıl biz gençken ülkenin kurucusuna dil uzatılmazdı. şimdilerde olmayan, görmediğiniz şey bu.
  • hepimiz milyonerdik.
  • imkansızlıklarla yenilikler arasında büyümüş insanlardır.

    sevgililerimizle ev telefonu ya da kulübeden konuşurduk, cep telefonlarına da yetiştik.

    yine sevgililerimize mektup yazardık ama elektronik posta ve msn e de yetiştik.

    düşünce özgürlüğü yine yoktu ama bu kadar baskı da yoktu.

    siyaset daha seviyeliydi ve liderlerin atışmaları daha zevkliydi.

    ankara'da gima, mersin'de ananas cafe, istanbul'da kadıköy iskelesi gibi kerteriz buluşma mekanları vardı.

    youtube yoktu, sevdiğimiz klip için sezen cumhur önal'ın müzik yelpazesini beklerdik tv de.

    ilginç videolar için 32.gün'ü beklerdik.

    tek kanala alışmıştık ama özel tv lere ve radyolara da yetiştik.

    güzeldi be, çok güzel günlerdi...
  • 90-20 arasını bir halt zanneden başlık...
  • 90lar kuşağı olmaktır.

    daha samimi, içten, çıkarsız, şekilcilik ve gösterişten bağımsız (günümüze oranla) eş, komşu, arkadaş ilişkilerini tatmaktır.

    tüketim toplumu olmamaktır. gümrük birliği anlaşmasının etkilerinin henüz bu denli hissedilmediği yıllar olduğu için tüketmek değil, üretmek yüceltilen bir olguydu. dolayısıyla kimse bir diğerini marka giymediği için hor görmezdi. herkesin bir şeylere ulaşma ihtimali eşitti çünkü.

    ve tabii nüfus bu kadar kalabalık olmadığı için eğitimin kalitesi daha yüksek, üniversiteye ve işe giriş koşulları daha adil ve nispeten daha kolaydı.
  • o dönemlerde genç olamadık ama çocuktuk. en doğal şekilde çocukluğumuzu yaşadık.
    güzeldi be.
hesabın var mı? giriş yap