• ne zaman eski programları izlesem aklıma düşen gerçek. o zamanın neredeyse tüm programları hükümet dahil tüm yönetim erkine (cumhurbaşkanı, başbakan vs.) kafa tutabilmiş ki bunların çoğu internetteki mecralardan izlenebilir şu an. ayrıca bu dönemdeki programlar şu ankilerden kat kat daha cesur konuşmalar içeriyor her anlamda. özellikle 90'ların ikinci yarısından itibaren ayyuka çıkmış bu durum.

    (bkz: huysuz virjin show)
    (bkz: bir demet tiyatro)

    hatta ve hatta
    (bkz: çılgın bediş)
  • cine5 in şifresiz kırmızı noktalı filmleri tarzan ve jane'yi hatırlıyorum
  • valla bunu net olarak görmek için açın bizimkiler dizisini açın izleyin, youtube da bölümleri var. devlete söylemedikleri kalmıyor o bildiğin apartman dizisinde bile. mafyaların her yerde olduğundan, eğitim sisteminden, ekonomiden daha bir ton şeyden. izleyin ve bugün durum daha iyi değil bunu belirtmeme gerek yok sanırım. bugün bilmiyorum televizyon dizi falan izlemiyorum artık eğer hala durum böyle ise biri de çıkıp uyarırsa sevinirim.
  • 90'ları gerçekten hatırlayanlar ve vicdanını henüz yitirmemiş olanlar bilir ki o yıllarda laf edemeyeceğiniz tek şey askerdi. onun haricinde her şey eleştiriye, hakarete, aşağılamaya açıktı. sadece tsk'ya laf edemezdiniz.

    generallerin gazetelerin ankara temsilcilerini hizaya çekip brifing adı altında emirler yağdırdığı ve o emirlerin harfiyen uygulandığı yıllardan bahsediyorum. kıymeti kendinden menkul bir albay'ın çıkıp başbakana küfürler saydırdığı, askerden emir ve yüz alarak makatı havada gezen medya patronlarının pijamayla başbakan karşıladığı yıllara dair böyle "eskiden ülke özgürdü yeaa" laflarını görünce kusasım geliyor.

    ulan allahtan o yılları yaşayıp, dindar insanların, kürtlerin, alevilerin daha doğrusu askeri yarı dikta yönetimine tehlike addedilen her unsurun yaşadığı baskıyı gördüm de sizin bu koftiden güzellemelerinizi yutmuyorum.

    uyduruk tarikatlar üzerinden her gün tv'lerde islam'ı karalama kampanyalarına, yapılan gerçeküstü yayınlarla 28 şubat darbesine zemin hazırlanmasına, dahası başı örtülü diye okula alınmayıp sokaklarda tartaklanan ablalarımıza, üniversite sınavlarında imam hatiplilere karşı uygulanan katsayı zulmüne şahit olmasam belki kanardım bu dediklerinize.

    konumuz medya özgürlüğü ama ben o yıllardaki genel duruma değinmek istedim.

    işte sevgili 2000'li yılların çocuğu kardeşim; böyle bir ortamda levent kırca çıkıyor iki ecevit taklidi yapıyor, bizimkiler dizisinde hükümete laf ediliyor biz değil ama o dönemde kendini ülkenin tek sahibi sanan cuntacılar da bunlara gülüp bize özgür (!) olduğumuzu hatırlatıyorlardı.

    o kadar özgürdü ki medya reha muhtar çıkıp hasan mezarcı'yı ekranda yok ediyor, arada dellenip sağa sola tükürükler saçarak bağırıyor, ali kırca kendisinden söz isteyen islamcıya sabahın 3'ünde söz veriyor bizlerde mutlu mesut yaşayıp gidiyorduk.

    tüm bu özgürlükler içerisinde kimin işi olduğu belli olmayan cinayetler ardı ardına geliyor, gazeteciler, aydınlar güpegündüz vuruluyor, susurluk patlıyor, ülkenin c.başkanı şüpheli bir şekilde aniden ölüyor, madımak'ta biri sürü masum insan yakılıyor, krizler, kaoslar birbirini izliyor, partiler kapatılıyor, siyasiler yasaklanıyor, evlerin bodrum katlarında filistin askısında cesetler bulunuyor, binlerce insanın eğitim hakkı -sırf paşalara uymuyorlar diye- ellerinden alınıyor, seçimle başa gelmiş hükümetin koalisyon ortağı partinin vekillerine genelkurmay'dan istifa edin diye talimat geliyor, seçilmiş başbakan mgk toplantılarında sicim gibi terletiliyor ama biz yine de çok müreffeh bir ülkede, şimdikinden çok daha özgür (!) bir şekilde yaşıyorduk.

    90'lı yıllar bu ülkenin tarihine bol kanlı, bol gözyaşlı, baskılı, krizli, oldukça fakir, zulmün ve askeri istibdatın hüküm sürdüğü yıllar olarak geçmiştir.

    aksini iddia eden ya vicdanı körelmiş bir sefih ya da o yılları ekşideki sefihlerden okumuş saflardır.

    hasan mezarcı'nın neresini savunuyorsun diye gelen mesajlar üzerine not: hasan mezarcı hapse girmeden gayet normal bir adamdı. anlattığı komik olmayan fıkralar hariç bariz bir anormalliği yoktu. bu adam normal bir şekilde hapse girdi sirk maymunu gibi çıktı. hakkında bir sürü iddia var, ilaç vesaire verildiğine dair. ben en hafif ihtimalle gördüğü işkence yüzünden kafayı sıyırıp kendini mehdi ilan etti diye düşünüyorum.
  • (bkz: ben saadettin teksoy) diyerek devam ettiriyorum.
  • her önüne gelene giydiren levent kırca ve olacak o kadar izlerdik. bu giydirme siyasetten, politikacılardan, medya ve hatta halka kadardı. keyifle izlerdik. şimdi sıkıyorsa böyle bir program yapılsın.

    mümkün mü? asla

    2 haftadır sokaklarda demokrasi nöbeti tutanlar da var oysa ki canım ülkemde. çok demokratız biz
  • 1982 anayasasının 26, 28. maddesin de yıllardan bağımsız olarak koruma altına alınmış olması!? gereken haktır.
    28. madde “basın hürdür, sansür edilemez. basımevi kurmak izin alma
    ve mâli teminat yatırma şartına bağlanamaz. devlet, basın ve haber alma
    hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır”.

    (bkz: 11 ekim 1991 liderler açık oturumu)
    (bkz: uygulanmayan yasalar)
  • 90 lar hep kötü anıldı ancak örnek vermek gerekırse sivas katliamının benzerleri bombalı saldırılarla ülkeye her hafta yaşatılmıyor mu bir süredir? en azından gerçekten eleştirebilen haberler ve programlar izleyebiliyorduk...
  • press filmini izlemeyenlerin var olduğunu sandığı özgürlük.
hesabın var mı? giriş yap