*

  • ne abla ne de kiz kardes olmadigim icin hic yasayamacagim bir kavga.
    ama rasgelinenleri pek de imrendirici degildir zaten, cunku catir catir sac bas yolunmaktadir,birbirlerini tirmalamaktadir iki taraf da.
  • -abla; hani donlarimizi , camasirlarimizi ayirmistik!!!
    -o zaman cikar ustundeki geceligimi cabuk!
  • cok ilginc olan bir tanesini yasadim bugun. ablam (29) bir ingilizce ogretmeni, hani kulturlu, olgun, okumus etmis diyebilecegimiz turden. ben (20) universite ogrencisiyim, hani buyumus artik diyebilecegimiz turden. kavgamiz; benim ablamin sim kartini ortadan ikiye ayirmama karsilik, ablamin yeni alinmis nike ayakkabilarimi makasla kesmesi.
  • bir erkek kardeş olarak parmak kırmaları,yüze cola fırlatmaları,kopartılan saçları bizzat görerek, şiddet oranının hiç de küçümsenmemesi gerektiğini öğrendiğim kavga çeşidi. çıkış sebepleri çeşitlilikler gösterse de her kavganın özünde birinin aldığı yeni bir şeyi diğerinin ondan izin almadan kullanması yatar.
  • yan komşumuzda genelde kıyafet üzerine çıkan meydan savaşları. öyle ayyuka çıkar ki arada bir yatakodası, bir de mutfak olmasına rağmen ta salonumuzdan duyulur. feci bişeydir. annenin devamlı örnek gösterip, "bak ne kadar ayıp. nasıl bağıra çağıra kavga ediyolar. sakın sizin de böyle yaptığınızı duymayayım" şekline gözlerini açarak çok korkutucu bir edayla bizi uyardığı olaydır. bizde ise seslerin birazcık yükselmesine karşılık annemin mutfaktan gelen beş kat yüksek sesiyle anında bastırdığı küçük ayaklanmalar şeklinde olur - du.
    artık büyüdük.
  • eğer arada 11 yaş fark varsa ve küçük kardeşle aynı oda paylaşılıyorsa, büyük kardeş için ergenlik çağının en büyük problemi haline gelebilmesi muhtemel olaydır.

    şöyle yatağa uzanayım, kitap okuyayım, bi yandan da şöööyle güzel bir müzik.. dersiniz. müziği duyan küçük yaramaz odaya dalar ve neşe içinde zıp zıp zıplamaya başlar. müdahale etme girişimleriniz ise ebeveynler tarafından "ama sen koskoca kız oldun. o küçücük çocuk. aaaaa cık cık" söz kalıbıyla savuşturulur.

    ilerleyen yıllar
    - bak bu son! bir daha ki seneye kendi dönem ödevini kendin yapacaksın.
    - tamam söz. canım ablammm. muck muck..
    benzeri diyaloglar yaşanır.

    daha çok böğürmeye yakın 'aaaablaaaa' tonlarında bir seslenme duyduğunuzda adınız gibi bilirsiniz ki başı dertte ve yakında sizinki de öyle olacak.

    bir gün zor bir anınızda bir el yapışır omzunuza. o zaman anlarsınız ki büyümüş. ve aslında onun size ihtiyaç duyduğu kadar sizin de ona ihtiyacınız var.

    onun için her şeye rağmen (bkz: ablalarin kardes sevgisi)
  • çoğunlukla ablanın kıyafetleri ondan habersiz kaçırılarak giyilir. bundan hiç hoşlanmayan ve aynen yerine konulmasına rağmen şıp diye anlayan abladan bir ton azar işitilir genelde. yine abla evde yokken ondan habersiz dolabı karıştırılır ve hoşa giden bir giysi hunharca alınıp giyilir. nasolsa o gelmeden eve gelip yerine koyarım diye düşünülür. anlamaması için dua edilir giyerken. arkadaşlarla buluşulur, bir sürü fotoğraf çekinilir. eve gelinir ve kıyafet aynen yerine konulur. abla eve geldiğinde bir şey anlamaz ve bir oh çekilir. ertesi sabah elinde kıyafetlerle bağıra çağıra uyandırılırken noluyor lan nereden anladı yine diye şaşırılır. daha sonra facebook'a girildiğinde taglenmiş boy boy fotoğraflar görülür.

    her fotoğrafın altında ise birer yorum vardır;
    "tişörtün çok güzelmiş kardeşim!!!!!!!!!!!"
    "hırkana bayıldım canım!!!!!!!!!!!"
    "şalını nereden aldın??????!!!!!!!"
  • arasına girmeye tırstığım kavgalardır çevremdeki pek çok insanda yapacağım hareket hep aynı sessiz sedasız bir köşede anlaşmalarını beklerim. iki kardeş arasına girilir mi lan. ayoptır ya.
  • başbakan olduğu dönemde tansu çiller sarma sarmıştır-sarmamıştır inatlaşması olarak başlayıp, büyüğün küçüğün sırtında tahta kaşık kırmasıyla sonuçlanabilen kavgalardır. sarmıştır tabi lan.
  • işten ayrıldığım senenin kışı anne annem filan herkes hep beraber oturmuşuz, kız kardeşime dönüp; kendi alanından bir profesörün özgeçmişinden bahsedip sen de böyle yapabilirsin bak aslında çok da zor değil dememle birlikte ; çok biliyorsan o aklı kendine sakla cevabıyla beni susturmuştu. gel zaman git zaman üzerinden 3 yıla yakın bir süre geçti şimdi o aklı kendime saklayıp bir şeyler yapmak istiyorum ve her nasıl oluyorsa bu defa da ben daha zekiyim sen başarısızın önde gidenisin sende akıl olsaydı böyle mi yapardın, çalıştın da ne oldu 3 yıldır iş bulamıyorsun laflarıyla bu defa da bu şekilde adım atmama engel oluyor. anlam veremiyorum en başında bu düşünceyi kendisi için söylediğimde de laf sokuşturup beni herkesin içinde rezil edip susturdu, şimdi de yine aynı moddan çıkmayarak yine demorilize ve sabote edilen ben oluyorum. insanın zekası stresle mücadelesi ile ölçülür, hiç strese girmeyip kurban verenlerin uyanıklıkları konuşulur çünkü bu zeka değil uyanıklıktır. ben de bu duruma alışıp acaba yoga filan mı yapsam diyeceğim ama benim şu saatte kendime odaklanmam bu kafayla kötü sonuçlar doğurur ölüm gibi.
hesabın var mı? giriş yap