• bu zaman geldi,geçti ve gidiyor.
  • (bkz: gecti borun pazari sur esegi nigdeye)
    geç kaldınız gençler, yetmez ama evetçiler, tatlı su aydınları, bunlara şeriatçı dediler bir şans verelim diyenler, seçimle gelen seçimle gider beğenmezsem gönderirim sanan romantikler. seçimle gelen faşizm tarihin bize öğrettiği gibi maalesef seçimle gitmiyor.
    yani bu hale gelmeden önce düşünecektiniz, bu ülke için eyleme geçecektiniz
    yeni bir kurtuluş mücadelesi için kendini hazır görmeyenlerden genç olanlardan imkanı müsaitler yurtdışını değerlendirsin, imkanı olup da zor gelenler ya da benim gibi kalıp bu karanlık ile mücadele edecekler ise en azından çoluğu çocuğu için yurtdışına kaçırma planlarını madden şimdiden yapsın.
    hodri meydan. bu iş sokakta çözülecekse sokakta çözeceğiz ama bu ülke sen ve organize hain sürün bizim üstümüzden geçmeden senin ve ailenin mülkü maalesef olmayacak efendi.
  • bi partiyi "ak"lastirarak bu durumdan siyrilamayiz

    akp diyeceksiniz
  • sokağa inilse kalabalığın üzerine polisi gönderecekler. millet galeyana gelip olay çıkacak. bunu da kullanacaklar. işte teröristlere destek için sağı solu yakıp yıktılar. ya da bir kaç art niyetli provakasyon yapacak. sokağa çıkılabilir ama dikkatli olunmalı.
    sessizce binlerce kişinin yürümesi milyonların sokakta çatışmasından daha etkilidir.
    toplandın. dağıl dediler. olsun, sessizce dağıl. gene toplan, gene dağıl. daha güzel dağıl.
    (bkz: hep denedin, hep yenildin. olsun. gene dene, gene yenil. daha iyi yenil.)
  • öyle mi? o zaman aramıza hoş geldiniz.

    ama geç kaldınız biraz.

    bakın dostlarım, bugün geldiğimiz noktada bıçağın kemiğe dayandığını düşünenler, bardağın taştığını iddia edenler düne kadar "geziden de bişey çıkmadı ya", "yürümekle ne olacak ki", "abi adamlar çalışıyor yine bak hakkını vermek lazım" falan diyordu. en azından şimdi ortak bir noktada fikir birliğine vardık, ne güzel.

    borun pazarı geçmiş olabilir, geç kalmış da olabiliriz ama önemli değil. bu ülkenin insanları krizden beslenir, zor zamanlardan mucize işler çıkarır, efsaneler yaratır. bunları çanakkale savaşı'nda, istiklal savaşı'nda, gezi'de gördük, yaşadık.

    ama bilesiniz ki dostlar, lütfen emin olun, akp'yi dehlemenin yolu ne cemaatten, askerden, derin devletten medet ummaktan, ne de son nefesini yıllar önce vermiş, hatta bir kısmı akp'ye yandaş olmuş tiyatromsu muhalefete kuru kuruya destek olmaktan geçer.

    akp iktidarı nasıl ki bu ülkenin başına örülmüş bir tuzaksa, chp, mhp, bir nebze hdp muhalefeti de aynı şekilde tuzağın, tiyatronun bir parçasıdır. hepsi aynı oyunun figüranları olduğu için iktidarı ya da muhalefeti desteklemeniz oyunun bozulmasına etki etmez, aksine oyuna güç verir. bugün sözde muhalefet yapan partileri desteklemek akp iktidarını ve mevcut muhalefeti çakılı olduğu yerde tutmaktan başka bir fayda sağlamaz. aynı hatayı yapıp farklı sonuç bekleyenler düpedüz aptaldır. 15 senedir aynı hatayı yapıp "bu defa olacak" diye beklenti içine girmek, sonucu görünce "bu millet salak, aptal, akılsız" diye dövünmek aptallığın önde gidenidir sevgili dostlar.

    akp iktidarından rahatsız olan çok ciddi bir kitle var, ancak fikirleri, siyasi anlayışları bir birinden oldukça farklı. bu farklılık bu kitleyi bir bütün olmaktan alıkoyuyor. oysa bu kitle güç birliği yapacak olsa akp en kısa zamanda tarihe karışacak.

    çözüm burada işte, aynı anda hem siyasette, hem sivil toplum kuruluşu, meslek odaları ve üniversitelerde, hem de evet sokakta birlikte olmaktan geçiyor. siyaset sadece 4 senede bir oy verip kenara çekilmekle yapılmaz. 4 senede bir oy verip sonra partilerin il, ilçe merkezlerinde çay-kurabiye, politika goygoyuyla işte ancak bu kadar siyaset yapılabiliyor, durum ortada. siyaset her yerdedir, hakkınızı savunduğunuz, birlik olabildiğiniz her mecrada, topluma hizmet eden kuruluşlarda, meslek odalarında, işçi sendikalarında, iş adamları derneklerinde, okulda, her zaman pozitif bir amaca yönelerek, birlik olarak yapılır siyaset.

    ve dostlarım, demokrasi dünyada hiç kimseye altın tepside sunulmaz, zorla, cebren, mücadeleyle alınır. türkiye'de demokrasiye ön ayak olan cumhuriyet rejimine geçiş için tarihin en büyük mücadelelerinden biri verildi anadolu topraklarında. büyük bölümünüz sadece istiklal savaşı tarihini okudu ama mücadelenin nasıl yapıldığını görmek için asıl anadolu ve rumeli müdafa-i hukuk cemiyetleri tarihini okumak, anlamak, kanıksamak gerekiyor. diplomasiyi kullanabilmek, hak aramayı öğrenmek, hakkını birilerinden dilenmek yerine söke söke almayı bilmek gerekiyor.

    yoksa, bizleri geçtim ama, çocuklarımız bu ülkede nefes alacak alan bulamayacak. ve bir kısmımız bunu zoraki kabullenip içten içe perişan olurken, küçük bir bölümümüz, durumu olanlarımız çocuklarını binlerce km uzağa, avrupa ülkelerine güç bela gönderip, evlat hasretiyle arkalarından bakakalacak. içiniz el veriyorsa rahatınızı bozmayın, birileri çıksın bizi kurtarsın diye bekleyin. hatta taksim'de gemi de bekleyebilirsiniz, "belki gelir."

    not: son paragrafı iddialı bulanlar yakın dönem iran tarihi üzerine okuma yapsın. ama öylesine değil, ciddi anlamda. orada yaşayan insanları bulun, konuşun, iranlılar güzel insanlardır. şu anda yaşadıkları ızdırabı sorun, sorgulayın. bir çoğu "nasıl düştük bu durumu" diye kara kara düşünüyor hala. iş işten geçeli çok oldu tabi..
  • halk destekli organize bir suç örgütü ile mücadelenin legal yolu taşaklı bir savcıdan geçer ancak ya artık savcılarda o taşak yok ya da yetki yok. legal olmayan yolu ise...
  • merak ettiğim şey şu, şu anda halk sokağa inmeye karar verirse milyonlarca kişinin ineceğinden emin olabilirsiniz. öyle bir iki milyon da değil.

    bu sefer ak parti'nin tabanı da inecektir. ordan sonra ver elini iç savaş.

    peki bütün bunlara rağmen, neden halk zorlanıyor? neden zorla savaşa sürükleniyoruz?

    çünkü siyasal islam kanlı olsun istiyor. kanlı mı kansız mı karar vermişler.
  • destekledigim olay(bkz: tam destek)
hesabın var mı? giriş yap