alınlık
-
antik yapıların cephelerinde çatı ile korniş arasında yer alan üçgen biçimindeki kısım. üçgen eğimi yüzünden genelde gittikçe kamburlaşan insan-hayvan figürleri bulunur, tepe noktasında tüm heybetiyle önemli bir kişi resmedilir. bir kapının ya da pencerenin çerçeve içine alınmış üst kısmına da bu ad verilir.
-
(bkz: at alinligi)
-
(bkz: alinlık tablası)
-
şükrü erbaş şiiri:
“bedensiz bir geceydi
dilim canımdan kesik
oturdum kaldım
görünmeyi sevdi
ağzı inkar huzuru
evler giyindi
kalktım üşüdüm
sözlerim kuyular ipi
başladı yolların iyiliği
hayal korkularıyla
sevindi pişmanlığına
üstüm başım hatıra
durdum anladım
gökyüzü sonsuz değildi.
suç bendim ceza kalbi
çok eski bir kapı
bir daha kapandı…” -
(bkz: pediment)
kalkan duvarlı şekilde yapılan tapınakların, binaların veya revakların eğimli saçakları ve yatay kornişi arasında kalan üçgen şeklindeki boşluk. bu kısım tapınaklarda genellikle olduğu gibi bırakılmaz, mitolojik olayların ya da kahramanlık öykülerinin konu edildiği, tanrı, insan veya hayvan heykelleriyle süslenirdi. ayrıca burada kullanılan mermerler çoğunlukla canlı renklerle boyanır hatta altınla kaplanırdı. bu şekilde mermerin beyaz renginin, binaya bakan kişilerin gözlerini kamaştırmasının önüne geçilmiş olurdu. -
yurtdışına sıklıkla kaçırılmaktadır.
-
"vespasianus anıtının* üçgen alınlıklarının artıkları üzerinde yerden birkaç metre yükseklikte, ufarak keçiler otluyor." bilge karasu - narla incire gazel
(bkz: pediment), fronton -
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap