• amerikan folk muzigi insani, muzikolog, produktor vs..
    1920'li 1930'lu yillarda tum abd'yi dolasip derledigi ve kaydettigi folk, blues sarkilariyla, amerikan kongre kutuphanesinin folk arsivini yaratmis. pek cok meshur folk sarkisinin kaynagidir bu arsiv.
    moby de en son albumu play'i yaparken bu arsivden yararlanmis, albumdeki gospel sample'lari icin.
  • (bkz: kevin lomax)
  • robert johnson'ı kaydetmek için 1940 yılında yollara düşüp, dünyaya muddy waters'ı kazandıran kişidir. o dönemde normal boyuttaki 78'lik plaklar yaklaşık üç dakika kayıt yapabilirken, lomax 15 inçlik daha büyük plaklarla yaklaşık 15 dakikalık kayıtlar yapabilmiştir, bu şekilde parçaların yanı sıra, onların hikayelerini de kayıt altına almayı başarmıştır.

    robert johnson'ın 1938 yılında öldüğünü bilip bilmediği konusunda şaibeler vardır, ancak mississippi'nin bütün köylerine ve çiftliklerine gidip johnson'ı sorduğunu, "the land where the blues began" adlı kitabında anlatıyor. aslında 1939 yılında john hammond'ın "from spirituals to swing" konserleri için johnson'ı istediği, ancak johnson'ın öldüğünü öğrenince big bill broonzy'yi konsere dahil ettiği de biliniyor. hal böyleyken, 1940 yılında lomax'in johnson'ın öldüğünü bilmemesi biraz garip bir durum...

    lomaz johnson'ı sorarken olumsuz cevap alınca "onun gibi iyi çalan kim var" diye sormuş, clarksdale bölgesinde hep muddy waters cevabını almış. sonunda waters'ı stovall plantation'da bulmuş. burada yaptığı kayıtlardan bugün dahi yayınlanan "the complete plantation recordings" albümü, waters'ın ilk albümü, ancak lomax ona söz verdiği 40 doların sadece 20 dolarını vermiş.

    lomax'in tuhaflıkları bununla da bitmiyor, dick waterman 1960'larda deliler gibi eski bluescuları ararken new york'un küçük bir kasabasında son house'u buluyor ve onu american folk blues festival'a çıkartıyor. burada sahne arkasına lomax geliyor ve waterman bir şekilde lomax'in son house ile iletişim halinde bulunduğunu, birçok bluescunun da nerede yaşadığını bildiğini öğreniyor. blues müziğini tanıtmak için bu kadar çalışma yapılırken lomax'in bu bilgileri kimseye vermemiş olması, waterman'in çok garibine gitmiş, yorumu ise şöyle: "lomax onları 1930 ve 1940'larda kaydetmişti, ve lomax için onların misyonu tamamlanmıştı. lomax bir müzikolog olarak görevini yapmıştı ve daha sonra kaydettiği müzisyenlerin hak ettikleri tanınımı elde etmeleri onun için önemli değildi."

    ilginç bir kişiymiş...
  • yeni öğrendim ki kendisinin hapishanelerde kaydettiği "murderers' home and blues in the mississippi night" isimli bir kayıt derlemesi bulunuyor...
  • kongre kütüphanesi için abd'yi köşe bucak gezerek folk şarkıları, zenci ilahileri, hapishane şarkıları, iş şarkılarından oluşan çok geniş bir arşiv meydana getirmiştir. kayıtlarında hiçbir yapaylık yoktur. bundan 70 yıl önce bir hapishanedeki mahkumun veya bir pamuk tarlasında çalışan işçinin gerçek haykırışlarını kaydetmiştir. bu kayıtlar blues'u en saf haliyle günümüze taşımıştır. bunun yanında amerikan toplumunun nasıl bir süreç geçirerek günümüze geldiğini göstermiştir. mesela büyük buhran'ın insanlar üzerindeki etkisini, siyahlara yönelik ayrımın ne boyutlarda olduğunu ya da new orleans'da ragtime dinlemenin keyfini alan lomax'ın kayıtları sayesinde hissedebiliriz.
    türkiye'de bundan 10 yıl önceki kayıtları bile bulmakta ne kadar zorluk çektiğimiz düşünülürse yaptığı işin ne derece önemli olduğu anlaşılabilir. belki de ülkenin dört bir yanındaki düğünlerin bile aynı olmasının nedenlerinden biri, alan lomax gibi insanların olmaması veya olsa bile onlara değer verilmemesi olabilir. toplumsal bir hafıza olmaması için herkes elinden geleni yapıyor. hatta kullan-at felsefesi öyle boyutlara ulaştı ki insanlar var olan hafızalarını hergün resetleyerek güne başlıyor. bundan 10 sene sonra histerik kolbastı krizleri eşliğinde kendi ülkemizin nasıl kafayı yediğini kayıtlarıyla görebiliriz ama ümit ederim ki artık birşeyleri biriktirmeye başlarız.
  • yaptığı hemen her şeyi babası john lomax önderliğinde yapmıştır.
  • franck bergerot, "tarih boyunca caz" kitabında katkılarını şu ifadelerle belirtir:

    "amerikan zenci müziğinin doğuşuna doğrudan tanıklık eden diskler yoksa da amerikan köylerinde, kongre kütüphanesi adına, özellikle john a. lomax ve oğlu alan tarafından 1933-1942 arasında yapılan derlemeler sayesinde bu konuda fikir edinmek mümkündür. 1959'da, alan, stereo bir kayıt cihazıyla güney eyaletlerine doğru yola çıkar ve modern dünyanın etkilerinden uzak kalmış georgia açıklarındaki adalara kadar gider."

    kitaptaki dinleme önerilerini de paylaşmak isterim:

    ed young: jim and john

    sid hemphill: emmaline take your time, old devil's dream

    leroy gary: mama lucy

    dock & henry reed, vera hall: trouble so hard

    ed lewis: stewball

    joe washington brown, austin coleman: run, old jeremiah

    katherine ve christine shipp: sea lion woman

    sidney carter: didn't leave nobody but the baby

    not: trouble so hard ve run, old jeremiah, baba john a. lomax tarafından; sea lion woman, herbert halpert tarafından; geri kalan parçalar alan lomax tarafından derlenmiştir.

    kitaptan devam ediyorum çünkü bu dinleme önerileriyle ilgili yorum önemli:

    "bu koleksiyonlar dinlendiğinde (bkz: s. 20, diskografi) amerikan zenci kültürünün unutulmuş özelliklerini buluruz: ed young'ın davul eşliğinde fifresi (jim and john), sid hemphill'in, kökeni plantasyonlarda çalınan banjar'a dayanan 5 telli banço eşliğindeki pan flütü (emmaline, take your time); bu flüte, güçlü afrika etkileri taşıyan bir askeri davulun da eşlik ettiği olur (old devil's dream). blues'dan önce gelen ve belirsiz dereceleriyle beyaz müzikseverleri şaşırtan bu holler'ları ve ağıtları hatırlatan çok sayıda parça vardır. öteki parçalar arasında mama lucy ve spiritüel trouble so hard beş sese göre icra edilir ve bu beş ses içinde daha çok minör ama bazen de majör olan üçlü ve kimi zaman tam, kimi zaman eksiltilmiş bir beşli bulunur. devlet hapishanelerinden derlenen çok sayıda iş şarkısı içinde irlanda folklorundan alınmış (ve tanınmaz hale getirilmiş) stewball dikkati çeker. bu arada camp meeting'lerden (run, old jeremiah) kurtulan bir ring shout'a rastlanır ve bir dizi tekerleme (pullin' the skiff, old uncle rabbit, sea lion woman) ya da hiç bitmeyen bir ninni aracılığıyla (didn't leave nobody but the baby) afrika kültüründen gelen ritmik niteliklere tanık olunur."
  • arşivcidir. büyük insandır. "cazı ben buldum" diyen jelly roll morton hakkında da, dileyenlerin online okuyabilecekleri mister jelly roll isimli bir kitabı bulunur.
  • yaklaşık 5 bin saatlik müzik, 120 km'lik film, 3 bin video kaset ve 5 bin fotoğraflık bir arşivi varmış kendisinin. bu arşivi dijital ortama aktarmışlar: http://research.culturalequity.org/

    youtube linki: https://www.youtube.com/user/alanlomaxarchive

    bu arada kendisinin ne kadar önemli bir iş yaptığını göstermek için bir örnek verelim: muddy waters ve woody guthrie'yi ilk kaydeden alan lomax olmuş. woody guthrie, örneğin, bob dylan'ı en çok etkileyen kişilerden birisidir, bunu no direction home bob dylan'da da söylüyordu.

    arşivin dijital ortama aktarılması tamamlanmadan önce dahi bazı eğitimciler ve müzisyenler arşivden yararlanmaya başlamış. bruce springsteen, wrecking ball albümündeki iki şarkıda, arşivden iki "sample" kullanmış. moby, play albümünde arşivden ciddi ölçüde yararlananlardan tıpkı o brother, where art thou adlı film ve müzikleri gibi.

    ayrıca kendisi fbi kayıtlarına göre; paraya, kişisel görünümüne önem vermeyen sadece folklor müziğe önem veren bu konuda huysuz ve inatçı bir kişiymiş. yine aynı kayıtlar şunu da diyor: "işini bir müddet ihmal etmeye eğilimli biri ama son günden hemen önce harika sonuçlar üretiyor."

    kaynaklar:

    http://www.nytimes.com/…nter.html?pagewanted=1&_r=0

    http://www.culturalequity.org/…_alanlomax_index.php
hesabın var mı? giriş yap