• zamanında bu konuyla ilgili hazırladığım projeyle alakalı olarak şöyle bir özet yazmışım.

    --- spoiler ---

    konu esas itibariyle çevresel sorunlara inovatif yaklaşımlar üzerin kurulu. biz projede fotosentetik alglerden biyoyakıt elde etme konusunda yoğunlaştık. şimdi soracaksın bittabi nedir bu algler, neden algler?

    biyodizel ve biyoyakıtlar halihazırda kanola, soya, mısır gibi tarım ürünlerinden yağ damıtma prosesi üzerine dayalı bi sistem. yani biz bi tarlayı bunlarla ekiyoruz ve hasatı biyodizel eldesi amacıyla kullanıyoruz. biyodizelin en önemli niteliği diğer katı yakıtlarla nerdeyse aynı enerji düzeyine sahip olmasına rağmen, onlara nazaran atmosfere daha az karbon salınımı yapıyor olması; kyoto gibi uluslarası anlaşmalar vesilesiyle karbon emisyonu sınırlandırılmış, elleri ayakları bağlanmış devletler de mecburen bu gibi yöntemlerle çevresel yakıtlara yönelmek zorunda kaldılar. elektrikle çalışan hibrit araçların da son zamanlarda patlama yapmasının temel sebebi bu. lakin biyodizel eldesinde kullanılan bu yöntemin bi kaç önemli handikapı var ki bunlar da üretim sanayinin bu teknolojiyi yavaş yavaş rafa kaldırmasına neden oldu.

    nedir bu sebepler; birincisi tarım ürünlerinden biyodizel eldesi kısa vadede atmosferdeki karbon salınımına efektif biçimde etki edebilecek tesire sahip değil. yani bi 300 sene gececek ki aaaa biz çevreci yakıt kullanıyoruz diyebilelim. ikincisi özellikle güney amerika ülkelerinde ihracat gelirlerini artırma amacıyla bu yakıtı elde etmek için yağmur ormanları tahrip edilerek yerine tarım arazileri açılmaya başlandı. bu da tam bi andavallık emsali. üçüncü faktör ise olayın vehametine kasvet katar cinsten. çiftciler ve tarım sanayi ürün değeri artan biyodizel mamulllerini normalden fazla ekmeye başladılar. çavdar, buğday, domates, biber eken hasan amca hasatı kolay, kullanım alanı bi andan artan kanola, soya gibi ürünleri ekiyor, biçiyor, satıyor. bu da gıda kodeksini darmadağın etti; temel yiyecek maddelerinde müthiş bi fiyat artışı oldu kısa zaman zarfında çoğu besin üreticisi biyodizel özkaynağına yöneldiği için.. 3. dünya ülkelerine yiyecek ihracatı durma noktasına geldi.

    alg dediğimiz olay ise fotosentez yoluyla karbondioksiti ve güneş ışığını çok etkin bir şekilde enerjiye dönüştüren ve bu süreçte de yağ üreten küçük birer biyolojik fabrika olarak düşünebilirsin.misal olarak deniz suyuna mavi rengi veren mavi-yeşil algler.yaşam formlarının sudan karaya geçişine de bunlar öncülük ediyo.günümüzde ağaç ve bitki florası dediğimiz şeylerin atası tamamen fotosentetik algler. atmosferdeki oksijenin yaklaşık %60-70 ini bu algler üretiyo.öyle ki bir gün içinde ağırlıklarını 3-4 katına çıkarabiliyolar. bu miktar yaklaşık 4000 m2’lik bir alandaki soya fasulyesinden elde edilen yağdan 30 kat çok. alglerden elde edilen yağ, tıpkı soya yağı gibi, dizel motorlarda doğrudan yakıt olarak kullanılabiliyo ve arıtılarak biyoyakıta da dönüştürülebiliyor.

    bizim projede alglerin salgıladığı yağ miktarını büyük ölçüde artırmak için bi yol haritası çizdik. bu plana göre algleri karbon dioksit, başlıca sera gazı ve lağım suyu gibi organik malzemelerle besleyeceğiz. bu sayede algler kendiliğinden biyoyakıt üretebilecek ve çevre temizliğine katkıda bulunacak. alternatif yakıtlar dünyasında, bu tatlı su alginden daha çevreci bir şey de yoktur muhtemelen. olayın vurucu kısmı işte burada bilhassa ortaya çıkıyor; hem yakıt olarak kullanılacak enerji üretiyoruz bunu yaparken bi yandan sadece güneş ışığı ve çevre kirliği yaratan faktörleri alg yemi olarak kullanarak bi olumsuz parçayı daha ortadan kaldırmış oluyoruz. biyoyakıt olarak alglerin üzerinde yapılan ve halihazırda da süren araştırmalar var bu husus üzerine , algler doğal
    ortamlarına benzer bir ortamda incelendiğinde suda ve asıl olarak atmosferden aldıkları karbon dioksit ve güneş ışığı gibi doğal girdilerle beslenerek büyümeye bırakılan algler bu yaklaşımla daha az yağ salgılanmasına algin ağırlığının yaklaşık yüzde biri kadar yol açmış. algler daha çok karbon dioksit ve organik maddeyle beslenirse, üretilen yağ miktarının algin ağırlığının yüzde kırkı kadar artabileceği yolunda bilgiler de bulduk konuyu araştırırken.

    alglerin aldığı karbon dioksit ya da işlenmemiş katı atık miktarının artırılmasıyla daha çok geliştiğinin kanıtlanması, endüstride ekolojik kullanım olanaklarını kanıtlayacak. yani katıları işlemenin çok pahalı olduğu atık suların işlenmesine yardımcı olmak ve karbon dioksit salımını azaltacak. tabi bütün bunları yapmak için bi photobioreactor tasarlıyoruz tüm prosesleri tek bi çatı altında gerçekleştireblilmek için. bizim ki biraz prototip şeklinde olacak. çünkü olayın zor kısmı gavurların harvest dediği son aşama. yani üretilen yağı alglerden ayrıştırma işi.

    --- spoiler ---
  • dünyada prosesin verimliliğini yükseltmek adına ciddi yatırımlar yapılmış olmasına rağmen, halen küçük ölçekte üretim aşamasında kalmıştır. özellikle algin hasat konsantrasyonunun 1 g/l seviyelerinde olması 100 hektar gibi alanlara üretim yapılmayı gerektirmekte ve bu durum prosesin yatırımını milyon dolar seviyesine çekmektedir. ülkemizde de bu konu arge çalışmaları kapsamında sınırlı kalmıştır.
hesabın var mı? giriş yap