• tekirdağ'da polis tarafından dövülerek öldürüldüğü ileri sürülen 34 yaşındaki şizofreni hastası.

    http://gundem.milliyet.com.tr/…/1749974/default.htm
  • polis şiddeti “engel” tanımıyor!

    4 ağustos 2013 tarihinde, şizofreni tanısı olan 34 yaşındaki ali çelebi, kendisini hastaneye götürmesi için ailesinin çağırdığı polisler tarafından biber gazı ve cop darbeleriyle öldürüldü. ruh sağlığında insan hakları girişimi derneği (rusihak) olarak, geçtiğimiz hafta basına yansıyan ve bir insanın ölümüyle sonuçlanan bu korkunç olayı, uzun yıllardır türkiye’de ruh sağlığı sorunu yaşayan bireylerin pek çok şekilde maruz kaldığı insan hakları ihlallerinin bağışlanamaz bir örneği olarak değerlendiriyoruz.

    son aylarda neredeyse ülkenin her yanında tanık olduğumuz kontrolsüz polis şiddetinin bu kez de engelli bir bireye yönelmesini kabul edilemez, insanlık dışı bir eylem olarak görüyoruz ve sorumlularının derhal tespit edilmesini ve yargılanmasını talep ediyoruz.

    ruh sağlığında insan hakları girişimi derneği olarak olayın gerçekleştiği yerdeki cumhuriyet başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. içişleri bakanlığı ve sağlık bakanlığı’na kınama ve sorumluluklarını hatırlatma yazısı gönderdik ve bundan sonra konuyla ilgili hukuki sürecin takipçisi olacağız.

    güvenlik güçlerinin bu olayda sergilediği saldırgan tutum derhal cezalandırılması ve anında somut adımlarla tepki gösterilmesi gereken bir durumken, bu acı olayın üzerinden tam on sekiz gün geçmesine rağmen, halen bir yetkili, sözgelimi sağlık bakanı ya da içişleri bakanı bir açıklama yapma gereği duymamıştır. bu da bize devlet kurumları ve bürokratların engelli kişilere uygulanan şiddeti meşru görüyor olabileceklerini düşündürmektedir. en temel hak olan yaşam hakkı elinden alınan ali çelebi’nin ailesi başta olmak üzere kamuoyuna, adaletin yerini bulacağı, suçluların cezalandırılacağı konularında bir güvence dahi verilmesine gerek görülmediği dikkati çekmektedir.

    oysa 2009 yılında mecliste onaylanmış olan engelli kişilerin haklarına dair birleşmiş milletler sözleşmesi’nin gereği olarak (madde 16) devletin, engellilerin şiddete maruz kalmamasını sağlama, bunun için tüm yasal, idari, sosyal ve eğitsel tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır.

    bu olayda bir kişinin en temel insan hakkı olan yaşam hakkının elinden alınmasının yanı sıra, engelli kişilerin haklarına dair bm sözleşmesi’nin pek çok maddesi ve uluslararası insan hakları standartlarının neredeyse tümü ihlal edilmiştir. bu olaya ışık tutması açısından, ruh sağlığı sorunu yaşayan bireylerin teşhis aldıkları andan itibaren ne tür şiddet içeren muamelelere maruz kaldığından bahsedecek olursak aşağıdaki şekilde özetlemek mümkün:

    kişinin rızası olmadan, zorla hastaneye yatırılması, bu yapılırken emniyet görevlilerinin devreye girmesi ve hastaneye yatışı şiddet kullanarak yapması, yatış sonrasında kişinin teşhisi ve tedavisi hakkında anlayabileceği hiçbir açıklama yapılmadan ve rızası alınmadan aşırı müdahalelere maruz kalması.
    sorun yaşayan kişinin kişilik haklarını hiçe sayan bu uygulamalar, güncel uluslararası standartlara göre artık geçerliliğini yitirmiş olan bir anlayışın ve kurum içinde ve kurum dışında belirleyici olan otoriter zihniyetin, ruh sağlığı alanında ‘medikal model’ olarak anılan zihniyetin bir uzantısıdır ki, bu olay bizlere türkiye’de maalesef bu zihniyetin halen hüküm sürdüğünü göstermektedir.

    bugün medikal model dünyada yerini, insan haklarına saygıya dayanan, bireylerin doğuştan sahip olduğu saygınlığa gölge düşürmeyecek, diğerleriyle eşit haklara sahip olduğunu kabul ederek, engelliye ihtiyaç duyabileceği tüm desteği sağlamakla mükellef sayan bir sisteme bırakmıştır. ‘sosyal model’ olarak adlandırılan bu yeni sistem, engelliliği kişinin kendisinde bulunan bir ‘bozukluk’ olarak değil, toplumun örgütlenme biçiminin yol açtığı bir engellenme durumu olarak görmektedir.

    türkiye’deki ruh sağlığı sisteminin derhal taraf olunan sözleşmeler esas alınarak radikal bir biçimde dönüştürülmesi ve insan haklarına saygılı, kişinin ihtiyaç ve sorunlarını merkeze alan, kişilik haklarını gözeten bir sistemin hayata geçirilmesi gerekmektedir. özelikle de, bu tür kriz durumlarında, müdahil olan tüm kurum ve görevlilerin yukarıdaki ilkeleri hayata geçiren bir pratik sergilemelerini sağlayacak, insan haklarına duyarlı bir kriz müdahale mekanizmasının kurgulanması ve uygulamaya geçirilmesi hayati bir öneme sahiptir. bu konuda rusihak olarak, özellikle mevcut uluslararası standartlar konusunda gereken desteği sağlamaya hazırız.

    ali çelebi’nin ölümüne yol açan müdahalede, tüm insan hakları standartları ihlal edilmiş ve bu, bir insanın ölümü ile sonuçlanmıştır. bu kabul edilemez olayı aydınlatmak, sorumluları tespit etmek, yargı sürecini başlatmak, sorumluların cezalandırılmasını sağlamak ve bir daha bunun gibi bir olayın yaşanmasını önlemek üzere ilgili tüm devlet görevlilerini derhal göreve çağırıyoruz. kamuoyunu ve ilgili sivil toplum kuruluşlarını bu olayı unutmamaya, unutturmamaya ve sürecin takipçisi olmaya davet ediyoruz.

    basına ve kamuoyuna

    22.08.2013

    ruh sağlığında insan hakları girişimi derneği *
hesabın var mı? giriş yap