*

  • biriyle diyalog halindeyken ve düşünceler arasında gezinirken farkettiğiniz, garipliklerin yaşandığı, tesadüflerin ardarda geldiği ve en sonunda "nası olur?" dediğiniz, şaşırıp kaldığınız, sadece nadir bulunabilenlerle karşılaştığınızda farkedilebilinen, gizemli, ve bir o kadar da mutluluk ve huzur verici "aynılık" durumunda kullanılabilecek tasvir.
  • kendini hayata* ve insana dair* alanlarda egitmi$, bilmedigi bir konuda olsa kelimelerle oynayip konu$abilecek kadar cambaz, konu$tugu ki$inin ne soylenmesine ihtiyaci varsa hissetsede hissetmesede onu soyleyen elbetteki tum bunlari yapabilmek icin gereken zekaya sahip ki$ilerin* akil alma yontemi.
  • düşünce yöntemleri ve bu düşünceleri dile getirme şekilleri çok benzer olan 2 insan için kullanılabilecek tabir.zamanla bir nevi "telepati"'ye de dönüşebilir bu durum.
  • 'ne demek istedin?' sorusunu minimumda sormak.
  • büyük talihtir. şöyle ki:
    (bir şeyin ne olduğunu veya onun ayırıcı özelliğini tarif etmenin yollarından biri o şeyin yokluğundan yola çıkarak, neliğini veya diğerlerinden ne gibi farkları olduğunu anlatmaktır.)

    babil kulesi’nin yıkılmasının ardından kulenin en tepesinden, olabilecek en uzak noktaya düşmüş bir insan düşünelim. derdini anlatamadan ortalarda gezen, ihtiyaçlarını güç bela karşılayan bir insan. bu, cücelerin veya devlerin dünyasına düşmeye benzemez. çünkü başlangıçta söz vardır ve söz (akabinde yazı*) insanı insan kılanların başında gelir. söz olmadığı zaman başlangıç ortadan kalkar ve gelecek muğlaklaşır. insan ‘şimdi’ye mahkum olur. oysa insan, diğer hayvanlar gibi şimdiki zaman kipinde çekimlenmeye yazgılı değildir. söylediği sözün boşlukta dalga dalga yittiğini gören kişi kendi yok oluşunu görür gibidir. çünkü aklına veya başına ne gelirse gelsin bunu anlatamayacak, varlıkta kendine yer açamayacaktır. işte bu yüzden bir kişiyle bile, üstelik küçük bir söz dağarını kullanarak aynı dili konuşmak büyük talihtir.
  • her kim aynı dili konuştuklarından uzak düştüyse o kimsenin yüz sesi ve dili olsa da dilsizdir (mesnevi)

    mesela türkçe bilen biri çinliler arasında bulunsa her ne kadar konuşma gücü olsa bile o dili bilmediğinden onların arasında dilsiz gibi susmak zorundadır. tıpkı bunun gibi bir akıllı, kendi gibi akıllılar yanında bulunmayıp ahmaklar içinde olunca fikir ve düşüncelerine tercuman olan sözlerinin manasını anlayan olmadığı için susar. sonuç olarak insan maksadını anlatabilmek için daima akıllı kişiler arasın.
  • sevilen insan ile aynı dili konuşuyor olmak önemli.

    misal, ingilizce konuşuyoruz sevdicekle; onun anadili, benimse değil. eleman bir phrasal verb kullanacak meramını anlatırken/espri yaparken, ben fellik fellik sözlükten arayıp bulacağım ne anlama geldiğini, esprinin hiçbi anlamı kalmayacak. ya da ben bi atasözü-deyim kullanmak isteyeceğim bi yerde, ingilizcede karşılığı olmayacak. görece daha yalın cümleler kullanmak durumunda kalacağım. dilediğim gibi saçmalayamayacağım bile-ki farkında olmasak bile, sevgiliyle birlikte saçmalamak eylemi kimi zaman gereklidir, bir tür özgürlüktür.

    ya da mesela, romantik bir moda geçip sevdiğim bir şairden iki mısra ile bitireceğim kısa mesajımı. şiir dediğin çevrilince aynı tadı vermez, şaksiper'den mi alıntı yapacağım sürekli?

    zor.
  • olmazsa olmazdır. illa aşk meşk halleri gerekli değil burda. herhangi bir şekilde iletişimde olmak yeterli bunu görmek için. kısayollar olmadan olmuyor, her şeyi izah ede ede konuşmada bir yere varılmıyor, varılamaz da. kısayollardan oluşan ortak bir dil olacak ki gereksiz detaylara takılmadan üstüne bir şey konulsun, yürünülsün, hatta koşulsun.

    sözlükten bir arkadaşımın bugün anlattığı bir şey vardı. pek de gönüllü olmadan çalıştığı iş yerinde bir espri yapmış, sözlükte popüler olan başlıklardan birini kullanarak yapmış esprisini. tabi anlaşılmamış hikaye, kalakalmış öyle. "çok yalnız hissettim kendimi" demişti.

    sözlük başlıklarıyla ilgili benzer bir hadise benim de başımdan geçmişti. bir gün annemle ev işleri yaparken beraber, muziplik olsun diye sözlük başlıklarıyla konuşmayı denemiştim. uzaylı gibi bakmıştı bana. yan odada gizli gizli içtiğimi falan sanmıştı. olmamıştı yani, olamazdı da.
    (bkz: sözlük başlıklarını anne üzerinde denemek/@gozlerinemlikedi)
  • çevrenizde o kadar insan vardır. hep bir şeyler söyler durursunuz. ama karşınızdaki insanlar sarf ettiğiniz kelimelerin anlamlarını çözemezler. her kullandığınız kelimenin bir de açıklamasını yaparsınız.

    fakat hayatınıza biri girer. en basitidir aslında bu. ingilizce bir şarkı dinlersiniz. ve bu insan sizinle aynı şeyleri düşünür. sorar size, "bunu mu demek istiyor?" diye. öylece kalırsınız. elinizden gelse dünyaları serersiniz ayaklarının altına ama her güzel şey gibi bu da kısa sürer ve siz yine, o anlamsız karanlığa gömülürsünüz.
hesabın var mı? giriş yap