*

  • bir milan kundera eseri. "bu ülkede insanlar sabahlara saygı göstermiyorlar. uykularını bir balta vuruşuyla kesen bir çalar saatle kendilerini kabaca uyandırtıyorlar ve hemen uğursuz bir aceleciliğe bırakıyorlar kendilerini. bir şiddet hareketiyle başlayan bir günün daha sonra ne olabileceğini bana söyleyebilir misiniz? çalar saatlerinin her gün küçük bir elektrik şoku geçirttiği bu insanların başına ne gelebilir? her gün şiddete alışıyorlar ve her gün zevki unutuyorlar. bir insanın yaradılışını oluşturan, inanın bana, bu sabahlardır." pek çoğumuzun hislerine tercüman olan böyle de bir kısmı vardır.
  • "...sonra ilaç tüpüne koyarak düşsel zehri verdiği genç kadını düşünmeye koyuldu ve katillik mesleğinin tüm mesleklerin en kısası olduğunu söyledi kendi kendine. aşağı yukarı on sekiz saat süreyle katil oldum, dedi ve gülümsedi. ama hemen ardından, kendi kendine tersini belirtti. doğru değildi, bu kadar kısa süreyle katil olmamıştı. o bir katildi ve ölümüne dek katil kalacaktı. çünkü soluk mavi hapın zehir olup olmaması pek önem taşımıyordu, önemli olan kendisinin bunun zehir olduğuna inandığı, buna karşın zehri yabancı kadına verdiği ve onu kurtarmak için hiçbir şey yapmadığıydı..."

    oldukça karışık bir ceza hukuku problemi yaratmış kundera.
  • kitabın en can alıcı kısmı, jakub'un, ruzena'ya zehir verdikten sonra kendisini, raskolnikov'la karşılaştırdığı bölüm, kesinlikle mükemmel bir çözümleme; aklıma, virginia woolf'un kendine ait bir oda'da, shakespeare ile onun olası kız kardeşini karşılaştırdığı bölümü getirdi.
  • henüz bitirdim. kesinlikle kötü değil ama aradığım edebi doyuma ulaşamadım maalesef. öncesinde marquez okumamın da etkisi olabilir tabi bunda. şimdi başka bir marquez okuyacağım bakalım.
hesabın var mı? giriş yap