• şubat 2010 itibarıyla izmir'de güney deniz saha komutanlığı’nda görevli kıdemli deniz kurmay albay. 7 şubat 2010 pazar günü lojmanında tabancasıyla* başına ateş ederek intihar etmiştir. ilk açıklama, intiharının ailevi nedenlerle olduğu yönündedir. (kaynak: http://tinyurl.com/ygxpjln)

    (bkz: ordu'da 2 yılda 8 sır ölüm)

    ek olarak: (bkz: #17896407)
  • dailymotion'da aldatılığını iddia eden donanmada bir yasak aşk hikayesi adlı vidyonun yayınlanmasının ardından intihar eden subay.
  • sozde degil ozde onurlu bir adam.

    kendisini bir sure once yurtdisinda bir toplantida tesadufen tanimistim. ulkemiz adina konusma yapmisti. centilmendi. subaydi.
    esinin sadakatsizligini kullanarak pusu kurmuslar kendisine. basi one egilmis. onursuzca yasamaktansa olmeyi tercih etti.

    morali cok bozuk oldugu icin birkac gundur izinli olarak evinde dinleniyormus. olay gunu ogleden sonra dusunu almis, trasini olmus, uniformasini giymis ve yasamina son vermis. allah indinde gunah isledi ama allah gunahini affetsin ve dilerim ki mekani cennet olsun.

    esini takip ederek fotograflarini cekenler, internete yukleyenler ve bunu son derece onur kirici yorumlarla ve imalarla susleyerek yayinlayanlar kimler? amaca giden yolda hersey mubah mi? bu da gunah degil mi? onur kelimesi sizin icin ne ifade ediyor? allah sizi de affetsin. lakin berk erden affeder mi, hakkini helal eder mi obur dunyada?

    gule gule berk abi.
  • yine unutuldu.
  • cem aziz çakmak, murat özenalp, berk erden, ali tatar, kaşif kozinoğlu, saadettin doğan ve nice babayiğitler unutulmadı, unutulmayacak!

    turgay erdağ paşamın kaleminden...

    annesi laikliğin savunucusu ilahiyatçı profesör olarak tanınıyor, atatürk’ün kızlarından biri.

    “islam devletlerinde kadın hükümdarlar” isimli çalışması çok ünlü.

    kızı kargo şirketinden annesi adına gelen paketi teslim aldı ve biraz önce kendi elleriyle annesine verdi.

    anne paketi açarken “kızım sen uzakta dur” dedi.

    uzun zamandır ne olacağını biliyordu. evladını korumak istedi sakince.

    paketi açarken içine gizlenmiş bomba patladı.

    atatürk’ün aydınlık yolunda yürüyen, demokrasi ve laiklik aşığı bir güzel insan, evladının gözünün önünde öldürüldü.

    ***
    11 yaşında bir kız çocuğu ağlıyor başka bir evin içinde ve tek başına.

    biraz önce babasını arabasının içine koydukları bir bomba ile öldürdüler.

    bir yere gidecekleri zaman hep birlikte binerlerdi arabaya. o gün küçük kız evde kalmak istedi. her zamanki gibi davransalar küçük kız da paramparça olacaktı.

    küçük kızın gazeteci babası “mossad ve barzani” isimli bir yazısında barzani, cıa ve mossad arasındaki bağlantılara değinerek “kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var cıa ve mossad’ın kürtler arasında?” diye sormuş, “yoksa cıa ve mossad, anti-emperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?” demişti.

    bir başka yazısında da “cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar.” demişti.

    dincilerin, bölücülerin, hırsızların ve emperyalistlerin hiç sevmediği mükemmel bir gazeteci, bizlerin aydınlık yarınları için çalışan gözüpek bir insan alçakça öldürüldü.

    * * *
    henüz bir yaşında bile olmayan küçücük bir kız çocuğu ağlıyor.

    ailesi büyük bir telaş içinde, küçük kız ile yeterince ilgilenen yok.

    “öldü!” diyorlar, “bomba patlamış!” diyorlar, “allah kahretsin!” diyorlar… küçük kız ne olduğunu bir türlü anlamıyor.

    babası profesör küçük kızın. dedesi emekli bir veznedar, babaannesi de emekli ilkokul öğretmeni.

    babası “türkiye’de din devleti kurmak isteyenlerin ve ülkeyi etnik olarak bölmek isteyenlerin önündeki en büyük engel kemalizm’dir.” derdi hep.

    dincilerin ve bölücülerin düşman bildikleri koskoca profesörü arabasına koydukları bir bomba ile katlettiler.

    * * *
    beylerbeyi’ndeki deniz eğitim ve öğretim komutanlığı bahçesinde 10 yaşlarında bir kız çocuğu avazı çıktığı kadar bağırarak ağlıyor.

    küçük kızın babası bahçenin ortasında türk bayrağına sarılı tabutun içinde.

    askerler tören kıyafetlerini giymişler. bahçedeki yüzlerce insan, yüzleri ay yıldızlı bayrağa sarılı silah arkadaşlarına dönük, kıpırdamadan bekliyor.

    çıt çıkmıyor.

    küçük kız avazı çıktığı kadar bağırıyor, herkes utançla susuyor.

    bayrağa sarılı yarbay arkasında bıraktığı mektupta sadece ailesine değil çok sevdiği kurumuna da seslenmiş “hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez. bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu, ne yaşayacak bir cumhuriyet ne de bir ülke bulamayacaksınız” demişti.

    dincilerin ve fetö’cülerin nefret ettikleri çok değerli bir türk subayı karanlığa bir nebze ışık olabilmek için yaşamını feda etti.

    * * *
    izmir’de, delikanlılığa adım atmış, onlu yaşlarda bir erkek çocuğu babasının tabutuna sarılarak ağlayan annesine bakarak gözyaşı döküyor.

    birkaç gün önce fetö’cü hainler ve işbirlikçileri babasını ve annesini alçakça iftiralarla çok üzdüler.

    babası, insan olanın asla ve asla kabul edemeyeceği bu şerefsiz saldırıya dayanamadı.

    bu alçaklığa ses çıkarmayan koskocaman kurumlara ve kocaman görünen insanlara onur dersi vermek istercesine kendi beylik silahıyla intihar etti.

    annesi, “eşim bir gün öldü ama hainler her gün ölecek. onursuzlukları ile yaşayacaklar.” dedi yıllar sonra.

    türk deniz kuvvetleri’nin en başarılı subaylarından, fetö’cü alçakların hedef aldığı atatürkçü güzel insan bir işaret fişeği misali yaşamını feda etti.

    * * *
    istanbul beşiktaş’taki süleyman seba kültür ve sanat merkezi sahnesinde kocaman bir atatürk posteri asılı.

    posterin yanında bir o kadar büyük perdede de “demokrasi şehitlerini anıyoruz” yazıyor.

    çağdaş yaşamı destekleme derneği, beşiktaş şubesi’nin hazırladığı bir anma programındayız.

    sahnede dört konuşmacı var. konuşmacılar izleyicilerde derin duygusallık oluşturan şeyler anlatıyorlar.

    elfin tataroğlu, biyografisini yazdığı bahriye üçok’u anlatıyor. kızını, üçok’un mücadelesini…

    ismail küçükkaya, uğur mumcu’yu anlatıyor. o’nun gazeteciliğin zirvesi olduğunu…

    nilüfer kışlalı eşi ahmet taner kışlalı’yı anlatıyor. öldürülmesinin ardından kızıyla birlikte yaşama nasıl tutunmaya çalıştığını…

    nilüfer tatar, eşi ali tatar’ı anlatıyor. kızıyla birlikte yaşama nasıl tutunduklarını, ali’yi öldürenlere karşı verdikleri hukuk mücadelesini, karşılarında yükselen o müthiş duvarı…

    sahnede, bugün ölüm yıldönümü olan deniz kurmay albay berk erden’i anlatan kimse yok. birkaç saatlik bir söyleşiye sığmaz ki bütün demokrasi şehitleri.

    berk erden’i de ben anmak istedim.

    berk erden de ali tatar gibi, olgun ural gibi yapılan büyük hakaretlere ve iftiralara dayanamayarak 8 şubat 2010’da yaşamına son verdi. bu onur intiharları alçaklığa, onursuzluğa, şeytanla iş birliği yapanlara ve bu saldırıya karşı yeterince diren(e)meyenlere atılmış birer tokattılar aslında.

    gelecekte türkiye’de demokrasi olacaksa, temelinde mustafa kemal atatürk döneminden bugüne kadar onurlu vatansever insanların çabaları ve feda ettikleri canlar olacaktır.

    türkiye’de laiklik ve demokrasi olmazsa, hukuk yeniden tüm yaşama egemen kılınamazsa evlerde ve cenaze törenlerinde daha pek çok çocuk hıçkırarak ağlayacaktır.

    sevgiyle kalın.
    link
  • fethullahçıların alçakça kumpaslarına dayanamayıp yaşamına son vermiş şerefli türk deniz subayı. ölüm yıl dönümüymüş; ruhu şad olsun.
hesabın var mı? giriş yap