• dün gece denk geldiğim ve hala etkisinden çıkamadığım videodur.. insanlık olarak nasıl bu kadar kötü olabildik bilmiyorum. gerçekten çok üzücü.

    edit: köpeğini bu şekilde bırakıp kaçan şahıs yakalanmış ve soruşturma açılmış.
    edit 2: sputnik haberine göre bulunduğunda bırakıldığı yatakta oturuyormuş. aynı haberde köpeği bırakan şahsın henüz yakalanamadığına da değinilmiş.
  • öncelikle izlediğim bölümde çok üzülüp kahroldum. hala köpek sahibiyle oyun oynadığını düşünüp çevresinde kuyruk sallayarak dolaşıyordu. neyse ki videonun devamında araç sahibi dayanamayıp köpeği araça aldı. en azından ben öyle olduğunu düşünmek istiyorum. ha köpeğini bırakıp kaçmışsın ha cocuğunu.
  • sokakta çöp karıştıran dalmaçyalıları, husk'yleri, terier'leri görünce içimi bir hüzün kaplıyor...

    sokak köpeği doğuştan "alfa". çöpten yemeye alışmış. çomar doğmuş, çomar ölecek. işini biliyor, fırsatçı, uyanık, açgözlü. hayatında hiç sevgi görmemiş, onun için kendinden başkasını sevmiyor.

    ama sen asil bir köpeksin, kuru mamalarla beslenmişsin, yıkanmışsın, bakılmışsın, sevilmiş, şımartılmışsın. sonra birden bire sokakta tek başına bırakılmış, "başının çaresine bak" denmişsin.

    allah hiçbir canlıyı gördüğünden geri koymasın... çok zor çok...
  • bunu evladına yapan canlılara ne demeli?
  • bir kaç sene önce canlı canlı şahit olduğum şey. köpeğin arabanın arkasından koşuşu hala gözlerimin önünden gitmez. o yüzden videoyu izlemeyeceğim.
  • insanın içinde taşıdığı o korkunç düşman, sakladığımız herşeyi içine attığımız o gölgeli kör karanlık uçurum, bir sevgiyi nasıl terk edebilir.
    müstakil evlerin bulunduğu bir mahallede doğup büyüdüm, kocaman bir bahçemiz vardı her geçen kafasını uzatıp bahçemize bakardı, genelde tüm mahallede kedi, köpek beslenirdi.
    işte bu yüzden çoğu zaman bahçemize atılmış yavru kediler, köpekler bulurduk. nasıl olsa bunlar bakar zihniyeti ile bir anlık heves için aldıkları güzelim hayvanları terk edip giderlerdi, ben küçük olduğum çok sevinir mutlu olurdum bu durumdan, fakat annem kızardı çünkü bir hayvana bakmak demek sorumluluk demekti, masraf demekti en önemlisi sonra o baktığımız hayvanlara birşey olursa en çok annem ağlar ve üzülürdü.
    bir gün hiç unutmuyorum barny adında sokit cinsi (sokit =sokak iti) bir köpeğimiz, dostumuz vardı, siyah beyaz, kahverengi sürmeli gözleri vardı, babam ona kızdığı zaman yemek yemezdi taa ki babam gidip tekrar onu sevene kadar, misafirliğe giderdik biz çıkana kadar kapıda beklerdi, ablam ile okula gider ve çıkana kadar beklerdi, sonra bahçeye bir kaç yavru köpek daha bıraktılar onlara da bakmaya başladık o sırada bir komşu çiftliği için barny'i istedi, babam da verdi, kamyonetin kasasına bindirdiler ve gitti, giderken öyle bir bakışı vardı ki anlatamam, aradan dört beş gün geçti bir sabah bahçede kahvaltı yapıyoruz bir baktık ki bir ses geliyor kapının önünde barny ağlıyor, boynunda kocaman bir zincir kaçmış gelmiş üstü başı yara bere içinde, kirece bulanmış tüyleri belki 15 km yolu gelmiş canım benim bir deri bir kemik, yıkadıktan sonra kendine geldi ve ölene kadar bir daha bırakmadık hiç.
  • (bkz: insan)
    canlıların en kötüsü.
  • çok üzmüş terk edilme anıdır. köpek kadar sevgi dolu, duygulu bir hayvan terk edilmeye nasıl dayanır? o hayvancağız sokakta açlıktan ölmese kederden ölür zaten.
  • yolda, sokakta köpek görüp korkan insanlara bazen hayret ediyorum. hayvanlardan değil insanlardan korkun...
hesabın var mı? giriş yap