bir yudum daha
-
masadaki tüm cümlelerin üzerine geceyi ve herşeyi bitirmeden önce bardağa bakılarak yapılan son hareketin sözü.
bir yudum daha
önümdeki biraya bakıp kala kaldım
kenarından süzülen damlacıklara daldım
ne kadar doğal ne kadar içten
sigaramı alacaktım dumanını gördüm
ne kadar sıcak ne kadar akışkan
bu gün ben varım başkaları yok dedim
yutkunmakta zorluk çektiğim o an
ellerim titriyor sıcak bir göz arıyor
ama canlarım bile uzak yetişemeyecek kadar sapa
bir yudum daha...
içeride bir can yatıyor öyle bir can ki...
ver derse düşünmem hiç bir şeyi
aklım karışık bir bulmaca gibi
oturmuyor hatta ısrar ediyor dağınık kalmakta
yakalıyorum birini, yeri belli
ama diğeri kaçıveriyor bir önceki yerinden
sığdıramıyorum hiç birini
gözlerim bakmak istemiyor sanki
el yordamıyla bulmaya çalışıyorum
aydınlıkta bir ama gibi
bir yudum daha...
amfimin cızırtısını duyuyorum loş bir ışıkta
yıllardır bitirdiğim ilk beste gibi
etraf kablo dolu karmakarışık sanki hayatım gibi
monitörün ışığı parlıyor gözlüğümde ama yansımıyor gözlerime
bu can burada değil gibi
yutkunuyorum sürekli boğazım ağrırcasına
tutuyorum gözlerimi ellerim olmadan
isyan ediyor sanki tüm kriterleri bozulmuş sevgim
nefret ediyorum tüm kalbimle arzularken
yeminler ediyorum bir daha dönmemecesine
ellerimin çizgilerinde kayboluyorum.
bir yudum daha...
gözüme ilişiyor çalmayan telefonum
neredesin niye bağırmak istiyorum hatta azarlamak
ama durağan bir soğuk geliyor kulaklarıma
sanki la sesi bile değişmiş...
salı günü aldığım en güzel hediyeydi
karnenin üzerinde bir çift küçük el
yanındaki takdir hariç
eserimin gözlerine bakıyorum sonsuzca
habersiz hayatta elindeki en değerlisiyle
geçen perşembe’ den bu yana...
kanlarım nerede annem babam?
ulaşılmaz bir hediye gibiler
bir yudum daha...
dirseklerimdeki sızı parmaklarımın tembelliğini körüklüyor
dağınık masamın üzerindeki her şey alayla bana bakıyor
yapamadığımı yüzüme vururcasına
neden ben ? neden şimdi?
cevapsız bir pandora gibi
yaklaşmak istemiyorum bile aklıma
yatay tüm çizgilerinden uzak hala gözüm telefonda
arkadaşlarım? hayir kapıdaki rutin sessizlik
bir yudum daha...
yanağımdan akan gözyaşım siliniveriyor
bir parmak darbesiyle tıpkı
karınca yuvasının üzerinde oynayan çocukların yaptığı gibi
kelimeler çizgi olmuş hayatı anlatmaya çalışıyor
sanki oradaymışim gibi
elimdeki kaleme rağmen tuşlar bağırıyor çağırıyor
her güzel kadın gibi
bir yudum daha...
kapılarım kapalı sessizlik arkadaşım
tuşların çıkardığı seslerden gayri
g h k e b ...
hepsine bakıyorum anlamsızca basmak bağırmak ve ağlamak istiyorum
izin vermiyor gözlerimin neferi
bir yudum daha...
sıklaştıkça yudumlarım
kulaklarımdaki ses te artıyor son 7 gündür olduğu gibi
bir yudum daha...
bir yudum daha...
cesaretimi sorguluyorum ama cevap alamıyorum...
kendime korkak demekten nefret ettim
ilk defa bu kadar acizim...
ve soramıyorum neden niçin
veya acaba olur mu?
...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap