• türk tarih kurumu, birinci baskı 1981 muharrir veya müellif i georg ostrogorsky. 600 sayfaya yakın derli toplu bir kitap. takıntısı bizans olanlar için ideal. balkan ve anadolu tarihinin sadece bizlerden ibaret olmadığını, imparatorluk sevdasının köklerini ve dünün bu günden farkı olmadığını algılaya bilmişler için ideal kaynak. zaman mekan algısını kaydıran tespitler ise ek güzellikleri. --- spoiler ---

    30 . sayfa 2. paragraf
    --- spoiler ---
    devletin serveti ve yüksek kültürü halk kitlelerine yoksulluğu, hukuk yoksunluğu ve hürriyetsizliği bahasına sağlanmıştı.
    bu dün mü yoksa bu gün mü?
  • türk tarih kurumunun kendi satış mağazasından ekimde 18 tl karşılığı aldığım kitap.3 kez okudum, doyamadım ama okuması biraz vakit aldığı için bir kez daha okumadan önce bir süre beklerim.bu arada bölüm bölüm özetlerini çıkarıp ülkemizde gereken önemin verilmediği bu alanla ilgili en azından ekşide düzgün, derli toplu bir birikim olsun diye buraya yazmayı düşündüğüm kitaptır, ancak dediğim gibi vaktim yok şimdilik.belki yaza...
  • ve artık en temizinden en az kullanılmışından 1981 yılı baskısını elde ettim.

    ve artık tek mesele uygun bir zaman bulup acelesiz okumak
  • georg ostrogorsky araştırmasını okuyarak öğrenebileceğiniz tarih.

    dostun dosta, annenin/babanın evladına, evladın annesine/babasına, kardeşin kardeşe, eşlerin birbirlerine ihanetinin bol olduğu tarih. savaştan değil, ihanetten söz ediyorum. yakınları en korkunç ve sinsi düşmanları oluyor. dost dedikleri arkadan önden hançerliyor.

    *nikephoros pkohas (963-969), genç eşi theophano'nun ihaneti ile bir gece yatak odasında öldürüldü. theophano kocasının eski dostu olan ve imparatorluğa göz koyan kumandan çimiskes'in metresi olarak suikaste yardım ve yataklık yaptı. (theophano ıı. romanos'un da eşiydi). ancak hemen o da sevgilisi çimiskes'in ihanetine uğradı ve oğlu ıı. basileios'un tahta geçeceği yıla kadar sürgünde kaldı.

    * ıı. romanos (959-963), yukarıda bahsi geçen bir meyhanecinin kızı olan haris theodora'nın aşkından annesi helena'yı yanından uzaklaştırmış, beş kızkardeşini de manastıra kapattırmıştır.

    *bizans tarihinin en önemli hükümdarlarından ı. romanos lakapenos (920-944), oğullarının saltanat hırslarına kurban olmuştur. oğullarının emriyle yakalanıp kınalıada'ya atılmış ve burada yalnızlık içinde 3.5 sene yaşadıktan sonra ölmüştür. ihtiyar babalarına bunu reva gören iki oğul ise iktidarı elde edemeyecekler ve sürgünde öleceklerdir.

    * ı. basileios (867-886), oğlu vı. leon'a güvenmez, antipati beslerdi. got'taki kısa boylu lannister'ın babası gibi. bir ihanet değilse de baba oğul arasındaki antipati dikkat çekici.

    *ı. basileios, fakirane şartlarda yetişmiş, makedonya thema'sından istanbul'a şansını denemek için gelmiş ve seyis olarak girdiği sarayda zamanla yükselip kendisinden epey küçük olan imparator ııı. mikhail'in dostluğunu kazanmıştı.bu dostluk sayesinde 866'da ortak imparator oldu. ııı. mikhail'in sağılacak dostluğu kalmayınca 867'de bir gece onu yatak odasında boğazlattı ve tek başına imparator oldu.

    *ııı. mikhail (842-867), 856'da annesi theodora'nın vesayetinden kurtulmak için davrandı ve onu iktidardan uzaklaştırdı. theodora vazgeçmedi ve 858'de oğlu adına devleti yöneten kardeşi bardas'a darbe planladı ama başarısız oldu ve kızlarının kapatıldığı manastıra gönderildi.

    * atinalı irene'nin oğlunu doğmuş olduğu odada kör ettirip bizans imparatorluğunu in tek hükümdarı olması (797-802). 797'de yaşanan bu olaydan önce anne ile oğlu arasında ayrıca bir iktidar çatışması yaşanmıştı.

    *ıı. konstans (641-668), en yakın çevresinde olan insanlar tarafından öldürülmüştür.

    * ıı. basileios'un amcası ile iktidar savaşı, amcasının altını oyması, buna karşı amcasının suikast tasarlaması, önce davranan basileios'un amcasını sefalet içinde bırakması ve sürgüne yollaması.
  • georg ostrogorsky tarafından yazılmış, doğu roma imparatorluğu ile ilgili en önemli çalışmalardan biri kabul edilen 1940 tarihli kitap.
  • ttk tarafından basılmış eski bir versiyonu bir yerlerde pdf olarak bulunabilecek harika kaynak. tarih sevmeyen beni bile ilk kısımdan sonra içine çekmiştir. ancak tercüme eden kişi okuyucunun yunanca ve latince bilmeyebileceğini görmezden gelerek bazı şeyleri direkt grek alfabesi ve tr okunuşu olmadan, bazı latince ünvanları sürekli olarak o şekilde telaffuz edilmesi beni yoruyor. bunun dışında ilgili diğer önemli toplulukların da tarihini eş zamanlı okumak için kaynak arıyorum. persler için biri cambridge biri başka birşey olan iki kaynak buldum şimdilik.
  • geleneksel tarihçiler bizans imparatorluğunun osmanlı imparatorluğunun istanbulu alıp yıktığı zaman, uygarlığıyla birlikte yok olduğunu iddia etmişlerdir.onlara göre politik olarak tasfiye edilmesi, uygarlığının yok olmasını da gerektirmişti. bu açıdan toynbee'nin tarih anlayışı daha açık ve kesindir. çünkü tarih incelemesinin özünde ulus devlet değil uygarlık olgusu yer alır. dahası uygarlık politik bir devletten çok daha kapsamlı bir olgudur. dolayısıyla çoğu zaman bir devletin ölümü, uygarlığın ölümünü beraberinde getirmez.
  • hepimizin geçmişi.
  • georg ostrogorsky'nin bizans tarihini anlattığı yaklaşık 600 sayfalık kitabı. uzun bir inceleme oldu, okurken dinlemeniz için şuraya bizans ilahisi bırakıyorum.

    düzenleme: kitabın fotoğrafını koymamışım özür görsel

    roman okumayı seven, tarih okumalarını sıkıcı bulan arkadaşlara tavsiyemdir, alternatifler de şunlar:
    - islam-bizans ilişkileri, c.avcı
    - haçlı seferleri tarihi 1-3, s.runciman

    kitap önce bizans tarihine katkıda bulunan bilim insanlarını kitaplarıyla birlikte listeliyor ve ne acıdır ki bir tane türk bilim insanı yok bu 15 sayfalık listede. hemen sonra "bizans tarihi bilgisinin gelişmesi" başlığıyla bizans tarihi yazımının tarihî sürecini, farklı milletlerden bilim insanlarının bu ilme katkılarını ve eğilimlerini anlatmakla başlıyor. yani bildiğiniz akademik bir başlangıç var, bu kısım biraz yavaş ilerliyor ama bilgilendirici güzel bir temel katıyor okuyucuya. sonrasında yazar 8 ana başlık halinde bizans tarihini anlatıyor.

    * 1. devre: erken bizans devleti gelişmesinin anahatları (324-610),

    - konstantin'in byzantion kasabasını ortak imparator licinus'a üstün gelerek ele geçirmesi (324) ile sonraki yıllarda kenti bayındır hale getirmesi ve akabinde roma'nın başkentini doğuya taşımasıyla erken bizans devrine giriş yapıyor (330).

    - ostrogorsky, imparatorluğu; "roma devlet tarzı, grek kültürü ve hristiyan inancı bizans gelişmesinin ana kaynaklarıdır." diyerek tanımlar ve devam eder: "ancak bizans eski roma ile bağlantısını ne kadar bilinçli olarak hissederse hissetsin, ülküsel olduğu kadar iktidar siyaseti nedenleriyle roma mirası düşüncesine ne kadar sıkı sıkıya sarılmış olursa olsun, yine de zamanın akışı içinde aslî romalı temellerinden gittikçe uzaklaşmıştır. kültür ve dil bakımından grekleşme büyük adımlarla ilerler ve aynı zamanda bizans hayatının kiliseleşmesi gittikçe artan bir ölçüde tezahür ederken, iktisadî, sosyal ve siyasi alandaki gelişme de zarurî olarak yeni bir iktisadî ve sosyal nizamın teşekkülü ve daha ortaçağın ilk devirlerinde umumî çizgileriyle yeni bir idare sistemine sahip yeni bir devlet tarzının doğması sonucunu doğurur.". s.26

    - yıllar geçtikçe roma'nın, zaman zaman sarsılsa da, otoritenin tek elde toplanmasını engelleyen idare sistemi değişir. katılımcılık geriler, senato anlamsızlaşır, bürokrasi, dini söylemler ve otoriterlik artar. s.27 (tanıdık geliyor biliyorum)

    - sadece sosyal, iktisadi ve siyasi sahada değil askeri alanda da tebeddülat kendini gösterir. öyle ki ordu git gide barbarlaşır, bu ordunun en önemli unsurunu germenler, devlet tebası içinde ise ıllyria'lılar oluşturur. yabancı ücretli askerlerin sayısı orduda hızla artar (s.40). zira düşmanlar da bu dönemde istilacı vizigothlar ve ostrogothlardır. (bkz: illirya) (bkz: germen) (bkz: vizigotlar) (bkz: ostrogot)

    - bir zamanlar hristiyanları takibe uğratan roma'nın yerine bizansta hristiyanlık, devletin dini haline getirmiştir. konstantin hristiyan olmamasına (ancak ölüm yatağında vaftiz edilir) rağmen konsili toplar ve bu 1. ökümenik konsiline fiili başkanlık eder:

    "konstantinos'un temeline ilk taşı koyduğu devlet ile kilisenin ittifakı her iki tarafa da büyük kazanç sağladı, fakat her iki tarafı da aynı zamanda tamamiyle yeni güçlüklerle karşı karşıya bıraktı. roma-bizans devleti hristiyan dininde kuvvetli bir ruhî birleştirici kudret ve imparatorluk mutlakiyeti güçlü manevi bir destek buldu. kilise ise devletten zengin maddî araçlar elde etti; gerek misyonerlik faaliyetlerinde ve gerekse kilise aleyhindeki akımlarla mücadelede devlet tarafından desteklendi, fakat bu sebeple de onun vesayeti altına girmiş oldu. kilise ile kaderini birleştirmiş olan devlet ise kilise partilerinin sonsuz anlaşmazlıkları içine çekilmiş oldu. inanç mücadeleleri kilisenin iç işleri olmaktan çıktı. politik motiflerle çapraşıklaştırılan bu mücadeleler sadece kilisenin değil aynı zamanda devlet gelişmesinin de önemli bir parçası halini aldılar."s.44. yine tanıdık geldi değil mi?

    - hristiyanlaşan roma'nın uygulamalarından biri de 529 yılında neoplatonizmin yuvası atina akademisini kapatmak ve putperestlerin elinden öğretim hakkını almak olur. bu bilgin arkadaşlar da iran'a gider ve grek kültürünü oraya taşırlar. s.71

    - biz türklerle karşılaşmaları tarihte ilk kez iustinianos (527-565) devrinde gerçekleşir, hazar denizinin kuzeyindeki atalarımızla iran'a karşı ittifak edip birlikte savaşırız. s.68

    - phokas devri ile erken bizans dönemi kapanır:

    "phokas'ın devrindeki anarşi yılları geç roma devleti tarihinin sonunu teşkil ederler. geç roma veya erken bizans devri burada biter. krizden bizans önemli kısmiyle yeni bir teşekkül halinde, çürük geç roma devletinden kurtulmuş, yeni güçlerle kuvvetlenmiş olarak doğar. asıl anlamı ile bizans tarihi, ortaçağ bizans imparatorluğu tarihi başlar." s.79 görsel

    2. devre: bizans devletinin varlığı ve yenilenmesi (610-711)

    - ostrogorsky ikinci bölüme kendi deyimiyle "ilk bizans hanedanı" olan herakleios hanedanının hükumete geçişiyle başlar ve bizzat hanedana ismini veren herakleios'un reformları ile devam eder. bu devir için yazar:

    "(...) herakleios devri sadece siyasî değil, aynı zamanda kültürel anlamda da doğu imparatorluğu için bir dönüm devri oldu. bu devir roma devrini kapamakta ve onunla gerçek anlamiyle bizans devri başlamaktadır." der. s.99

    - 2. devrenin askerî açıdan mühim hadiseleri, bizansın avarlara galebe çalması, doğudaki iran savaşları, müslümanlarla ilk karşılaşmalar ve levant (doğu akdeniz ve iç coğrafyası) ile kuzey afrikada yaşananlar olarak özetlenebilir.

    ilk olarak avarlara karşı kurulan üstünlük "bizans sınırlarını da aşan yankılar" bulur. avar kağanlığın boyunduruğundaki birçok islav kavim isyan eder ve durum genel bir ayaklanma halini alır. karadeniz ve hazar denizinin kuzeyindeki bulgarlar batıya ilerler ve liderleri istanbulda vaftiz edilir. yaşanan kavimler göçüyle sırplar ve hırvatlar balkanlarda tutunur.

    ikinci olaraksa yermûk savaşı ile suriye coğrafyasının tamamen araplara bırakılması (636), bizans-arap deniz çatışmalarının ilk büyük örneğini teşkil eden zatûssavarî (battle of the masts) savaşı ve bizans bozgunu ile 674'te başlayan muaviye'nin istanbul kuşatması bizans açısından işlerin son derece kötüye gittiğini gösteren emareler olmakla birlikte grek ateşinin ilk kez kullanılmasıyla 678'de arap muhasarasının hezimetle sonuçlanması ve muaviyenin 30 yıllık bir barış antlaşmasına razı olması imparatorluğu hem maddî hem askerî hem de siyasî açıdan rahatlatır. s.116
    (bkz: yermük savaşı) (bkz: zatü's savari)

    - kolordu anlamına gelen "thema" askeri birliklerinin bölge bölge dağıtılmasıyla teşekkül eden "thema" teşkilatı da bu bölümde anlatılır. görsel s.90 (bkz: thema)

    - hanedan üyelerine imparator olamamaları için tatbik edilen burun kesme adetinin son bulması yine bu devrin önemli hadiselerinden biridir. s.133

    - bir asır herakleios hanedanı ile idare edilen bizans, ostrogorsky'nin deyimiyle "istediği kadar roma devlet düşünce ve geleneklerine sarılırsa sarılsın yine de bir ortaçağ grek devleti hâline gelir." s.136

    * 3. devre: tasvir kırıcı buhran devresi (711-843)

    - bizans tarihinin ve belki de hristiyan tarihinin en mühim zamanlarından (bkz: ikonakırıcılık) dönemi. okurken öğreniyorsunuz ki aslında tasvir düşmanı yazılardan hiçbiri zamanımıza intikal edememiş, çünkü 787'de toplanan vii. ökümenik konsil tasvir aleyhdarı tüm literatürün imha edilmesini emretmiş. s.140

    not: dönemde yaşananlara yönelik arap ve islam etkisini merak ederseniz bkz: islam - bizans ilişkileri (610-847)/türk tarih kurumu bu da güzel kitaptır tavsiye ederim.

    - genel manada bu döneme; dini münakaşalar, çekişmeler, saflaşmalar ve bugüne dek ulaşan ayrılıklar dönemi diyebiliriz. örneğin batı kilisesi ile doğu kilisesi arasındaki ayrılığın derinleşmesi, ortodoks camiadaki ılımlı/devlete yakın tarafla (ılımlı islamcı gibi) "zelot" denilen katı, taviz vermeyen(tarikatçılar gibi) tarafların ayrışması, tasvirlere ibadet edilmesine karşı olanlarla (selefiler gibi) aslında tasvire ibadet değil saygı duyulduğunu (türbelere giden müslümanlar gibi) savunanların ayrışması bu dönemde gerçekleşiyor.

    - yine bu dönemin ikinci gelişmesi v. şarlman'ın (charles) kutsal roma imparatoru olarak ilan edilmesidir. avrupadaki inanış, nasıl ki hak olan tek bir din (ve hristiyan topluluk) varsa, geçerli imparatorluğun ve imparatorun da tek olacağı yönündedir ki bu da roma imparatorluğu yani bizans (doğu roma) imparatorluğudur zira batı roma çoktan yıkılmıştır. adı geçen şarlman yaptığı fetihlerle ve elde ettiği prestij ve güçle varlığını reddedilemeyecek derecede hissettirir, ortodoksluğun doğuda hakim olmasıyla birlikte kendine siyasi ve askeri müttefik arayan katolik kilisesini de arkasına alır, 812 yılında bizans elçileri tarafından basileus olarak selamlanır, devleti de kutsal roma imparatorluğu olarak tanınır. "böylece fiilen değil hukuken de iki imparatorluk mevcut oluyordu" s.185 (bkz: charlemagne) (görsel bu resimdeki fransız imparatorluğu.)

    * 4. devre: parlak devir (843-1025)

    - başlığa adını veren parlak devir lalakaon muharebesi (battle of lalakaon) ile başlar. anadolu içlerine devam eden ve önceki başlıkta bahsi geçen istanbul kuşatmasına kadar varan yüzyıllık arap taarruzları, malatya emiri ömer'in yine küçük asyada ilerlemesi, armeniakon themasını geçmesi ve akabinde paphlagonia theması sınırında petronas'ın güçlü ordusuna karşı imha olmasıyla sona erer ve "bizansın taarruz evresi açılır". s.212
    battle of lalakaon/wiki

    "nikephoros phokas ile iki halefinin saltanat devreleri ortaçağ bizans devletinin askerî bakımdan en parlak devrini teşkil ederler." (963-1025) s.269 görsel

    - bu dönemde bizansın meşgalelerinden biri de kuzeyde rusya sorunudur:

    "daha 860 yılında ruslar ilk defa istanbul önünde görünmüşlerdi. bunlar karaya çıkartma yaparak şehri kuşatıp bütün civarı tahrip ettiler." s.213

    "kiev'de yerleşip, varaeg'lerin bizans'a gidiş yolunu eline geçirmiş olan rus hükûmdarı oleg 907 yılında kuvvetli bir filo ile istanbul önünde görünmüş ve bizans hükûmetinden istanbul'daki rus tacirlerinin hukukî durumunu emniyete alan bir ahidname koparmıştı." s.241

    * 5. devre: memurlar asalet sınıfının hakimiyeti (1025-1081)

    - bu devreye dek bizans imparatorlarının titizlikle muhafaza etmeye çalıştıkları thema sistemini ve köylüyü koruma siyaseti iflas eder, feodaller/zadegan üstün gelir ve devletin temeli hasar görür. ben bunu biraz bizim tımar sisteminden iltizam sistemine geçişimize benzettim okurken. s.299

    - bir önceki devrin önemli tehdidi ruslar, step kavimleri peçeneki uz ve kumanların batıya gelmesiyle kuzeye kayar ve bir süre bizans için tehdit teşkil etmezler. doğuda ise arapların yerini selçuklular, batıda normanlar, kuzeyde bulgar ve step kavimleri yeni tehditlerdir. s.309

    * 6. devre: askerî asalet sınıfının hâkimiyeti (1081-1204)

    - bunaltıcı bir gerileme ve çöküş döneminden sonra komnenos hanedanının başa geçmesi ve iktidarı ele alması bizansa yeni bir enerji ve güç katar. ne var ki "ordunun zayıf düşmesi ve bunaltıcı bir parasızlık, bizans devletinin iç durumuna 11. yüzyılın ortasından beri damgasını vuran ve i. aleksios'un iç politika faaliyetini ön planda etkilemiş görünen iki esas faktördür." s.341

    - yaşanan dinî bölünme sonrasında bizans batıyla işbirliği konusunda en zayıf döneminde bulunmakla birlikte en azından paralı asker beklentisi varittir. ne var ki batıdan paralı asker yerine haçlılar gelir ve ortadoğudaki dengeler alt üst olur. fatımiler, bizans ve türkler arasındaki denge bozulur, düşmanlık tohumları ekilir. (detay ve daha fazlası için (bkz: the history of the crusades), runciman)

    - aslında bu dönemdeki bizansın çaresiz durumu ilk anadolu beylikleri döneminden malumumuz. aleksios gibi usta bir diplomatın varlığı bizansın en büyük şansı olur. hatırlayın izmir ve ege adalarını ele geçiren ve bizans'a en büyük ve gerçek bir tehdit olan çaka bey'in aleksios'un entrikalarıyla damadı kılıçarslan tarafından nasıl öldürtüldüğünü. (bkz: çaka bey)

    - haçlı seferlerini aslında hiç istememesine rağmen, hem lojistik hem sosyal hem de ekonomik zararını gören bizans ve imparatorları yine de olabildiğince bu seferlerden faydalanma yoluna gider ve en azından ilk türk beyliklerinin varlığıyla kaybettiği toprakların kıyı şeridini yeniden ele geçirmeyi başarır (ege ve akdeniz kıyıları) görsel

    - önceki haçlı seferlerinin başarısızlığının suçunu bizansın kendilerine yeterli destek vermemesine ve imkan sağlamamasına bağlayan haçlılar, inanç noktasında da farklı noktada durdukları bizans imparatorluğuna bilenmişler, zenginliklerle dolu istanbul vaadiyle de kutsal amaçlar bir kenarara bırakılmıştır. beklenen acı son: 4. haçlı seferi (1204) ve istanbul'un işgali... dönemin tarihçileri ve görgü tanıkları:

    "dünya yaratılalı beri bu kadar çok ganimet daha hiç bir şehirde kazanılmamıştı."
    "omuzlarında isa'nın haçını taşıyan bu adamlara nibetle ismaîlîler bile daha insan dostu ve daha merhametlidir." s.386

    * 7. devre: lâtin hâkimiyeti ve bizans imparatorluğunun restorasyonu

    - 4. haçlı seferinin hem hristiyanlık hem de bizans tarihi açısından elem verici sonuçları, bu işgalden sonra her biri ayrı ayrı bizansın gerçek halefi ve mirasçısı olduğunu iddia eden trabzon rum imparatorluğu ama daha ziyadesiyle iznik imparatorluğu ile epir despotluğu ve bunların istanbulu alma gayretleri bu devrede anlatılır.görsel

    - doğudan ve güneyden gelen türkler ve moğollarla uğraşan trabzon rum imparatorluğu ile batıdan venedik ve normanlar ile kuzeyden sırplarla uğraşan epir despotluğundansa, doğudan gelen, türkleri felç eden ve kendilerine dokunmayan moğollarla bu süreçten daha da güçlenerek çıkan iznik imparatorluğu istanbulu yeniden ele geçirmeye muvaffak olur.

    * 8. devre: bizans devletinin çöküşü ve yıkılışı

    - imparatorluk 4. haçlı seferi sonucunda kaybettiği başkentini sonrasında tekrar elde eder fakat eski gücünden çok uzaktadır. istanbul ve devlet hem maddi hem askerî açıdan hem de siyasi prestij açısından geriye gitmiştir. ostrogorsky durumu şöyle anlatır:

    "gerçekten bizans'ta 13.yy'ın sonundan itibaren bir-ikibin savaşçıdan fazlasına sahip ordulara artık nadiren rastlanmaktadır ve sadece bu vâkıa, bizans'ın büyük devlet olmak vasfını neden yitirdiğini ve neden osmanlıların çok üstün savaş birliklerinin baskısı karşısında âciz kaldığını izah eder." s.446

    - devlet sahip olduğu batı anadolu topraklarını osmanlılara, balkan topraklarını ise sırplara peyderpey kaptırır ve nihayetinde istanbul ve çevresinden ibaret, artık sadece adı ve romantik bir ruhu kalan küçük bir devlet halini alır. öyle ki bizans imp. ii. andronikos sırp kralına 5 yaşındaki kızı simonis'i zevce olarak göndermeyi kabul etmek zorunda kalır. s.451 görsel

    - (bkz: sırpsındığı savaşı)-1365, belirtmekte fayda var, yazar varlığı tartışmalı olan sırpsındığı savaşından hiç bahsetmiyor; bu savaşın olmadığını düşünüyor belli ki.

    - ostrogorsky (bkz: çirmen savaşı)nın üzerinde duruyor. 1371 yılında yaşanan bu savaştan sonra bizans ve bulgar devletleri osmanlı devletinin vassalı oluyorlar. mevzu öyle yıllık haraç vermekle kalmıyor bizans imparatoru bildiğiniz osmanlı sultanının ordusuna katılıp onun adına savaşıyor, sefere çıkıyorlar.

    - (bkz: birinci kosova savaşı) -1389, yine bizim bildiğimizden farklı olarak ostrogorsky 1.murad'ın kosova savaşı'ndan sonra değil önce öldürüldüğünü iddia ediyor:

    "başlangıçta talih sırplara güler gibi göründü. bizzat sultan öldürüldü; ancak sonunda veliahd bayezid'in kumandasına üstün osmanlı kuvveti zaferi kazandı." s. 503.

    - sonun başlangıcına yaklaşılır, bayezid'in kuşatması akabinde timur'un varlığıyla nefes alan bizans yıkılışını sadece tehir eder. ii. mehmed tahta çıktığında hem doğuda hem batıda osmanlıyı görür, görsel
    yalnızca denizlerde hakimiyet hala venedik ve cenevizliler eliyle dolaylı olarak bizanstadır. gerginlik hat safhaya çıkar, kuşatma hazırlıkları başlatılırken latinlerden yardım düşüncesi tüm istanbul halkını rahatsız eder zira roma yardım etmek için katolikliğin yüceliğinin kabulünü şart koşar, 1204 faciası ise hala akıllardadır:

    "ben şehrin ortasında lâtin papazlarının âyin taçları yerine türk sarığını görmeyi yeğ tutarım" der yüksek rütbeli bir bizans memuru.

    "yıkılış saati yaklaştıkça, bizansta türklerle barışma taraftarları olup osmanlı hâkimiyetini roma'ya itaat arzına tercih eden cereyan kuvvetlenmekte idi." şeklinde durumu resmeder ostrogorsky. s.524

    29 mayıs 1453

    "(...) şehir türklerin eline geçti. xi. konstantinos son ana kadar savaştı ve aradığı ölüme savaş içinde kavuştu. sultanın son savaş hazırlıkları esnasında cesaretlerini arttırmak için askerlerine vaadettiği yağma üç gün üç gece devam etti. değer biçilemeyecek mallar, sanat âbideleri ve değerli el yazmaları, ikonalar ve kilise eşyası mahvoldu. mehmed ii. törenle zaptedilen şehre girdi. istanbul osmanlı devletinin başkenti oldu. bizans imparatorluğu artık yoktu." georg ostrogorsky, s.526.
hesabın var mı? giriş yap