• galileo'nun son sozu.. (bkz: dunyanin sekli)
  • söylediginizde, "sensin top!..." cevabini almaniz muhtemel cümle...
  • .. döner, sevda yalancıdır söner.. "alla vera"
    diye bir huysuz virjin tangosunda geçen kalıp..
  • (bkz: geoid)
  • olgusal onerme.
  • 32 yıllık memuriyeti süresince 15 farklı şehirde görev yapmış olmanın haklı gururunu yaşayan, rekortmen bir annem var. silkmede 6 (sürgün edilme) olmak üzere toplamda 14 defa tayini çıkmış. yani orada, bir köy varsa uzakta, annem o köyde mutlaka memurluk etmiştir. tarih kitaplarında pek geçmese de, yerleşik hayata geçen son türk kabilesi, chivas oğulları’dır.

    ’91 senesinin ekim ayında annemin kars’a tayini çıktı. ablamla ben huysuzlandık tabi “yine mi ya? daha yeni gelmiştik!” gibisinden. annem de “bu son çocuklar. artık en doğudayız. bizi gönderebilecekleri başka bir yer kalmadı.” demişti. devlet baba sırf annemi göt etmek için, mayıs ’92’de ığdır’ı il yapıp, annemi ığdır’a tayin etti.

    hal böyleyken dünyanın yuvarlak olduğu fikrine ısınamıyor insan. ergenlik dönemime kadar doğuya seyehat ettim. lakin batıya ulaşamadım dostlar. coğrafya dersindeki boşluk doldurma sorularında başarısızdım ben bu yüzden:

    soru : macellan’a göre dünya yuvarlaktı. sürekli doğuya doğru gidilirse …………………………
    chivas : doğu bitince bir ilçe il yapılınır!

    sözüm sana macellan! sözüm sana kristof kolomb! sözüm sana ancelina culi (öperim)! sözüm sana öğrenci dostu azer bülbül! ulu orta yerlerde, mahalle aralarında ve esnaf lokantalarında "dünya yuvarlak hacı! sürekli doğuya gidersen batı sahillerine ulaşırsın." gibi laflar etmeyin, biz memur yakınlarını üzmeyin.
  • ya şimdi ölmüş gitmiş adamın arkasından konuşturmayın beni! beni buna zorlamayın yaa, az aklınızı kullanın amına koyim! yani vakti zamanında adamın biri güçlü bir dürbün yapmış; aval aval gökyüzünü izliyor, sen de onun saçmalıklarına inanıyorsun ya inanamıyorum ben sana ey insanoğlu! la oğlum bir tane sakalına tükürdüğümün avarelinin peşinden gitmek sana yakışıyor mu? hiç şunu sormuyor musun kendine, bu adam havaya bakarak altındaki şeyin yuvarlak olduğunu nasıl anladı? sorsana artık bunu kendine yahu!

    emperyalizmin bayrağıdır bu laf. çünkü dünyanın yuvarlak olduğu safsatası, hep kapitalist çıkar çevrelerinin sana daha fazla ürün satmak için uydurduğu bir yalandır. şey gibi düşün; sevgililer günü. nedir sevgililer günü? emperyalistlerin sana bana, kalpli, aycıklı bir yığın süprüntüyü satmak için uydurduğu bir şey. hatta sevgililik ne ki la? böyle bir saçmalık olabilir mi? sevgili dediğin mektup yazarken kullanılan bir hitap şeyi. e sen şimdi almışsın bu kelimeyi, binbir türlü anlam yükleyip evi ayıcık doldurmuşsun! yakışıyor mu sana? yakışıyor mu çağdaşlığa o ayıcıklar? bu konuda daha fazla konuşup, vücut bütünlüğüme halel getirmeden konumuza dönmek niyetindeyim. oğlum beni böyle gaza getiriyosunuz, sonra benim ağzıma sıçılıyo yaa! hayvan herifler!!! yaa bunlar hep örnek hayatım, hemen şeyapma :/

    şimdi sizin bıngıldaklar iyice pelte oldu tabi. dünyanın yuvarlak olmasıyla bişeyler satmanın nalakası var filan dediniz. o siksik hediyelik eşyacılardaki onlarca üzerine kar yağan zımbırtılı, dünya haritalı yuvarlaklar filan ne o zaman? a benim saf evladım, dünyanın düz olduğu kabullenilse ne satacak bu adam sana? tepsi! e zaten tepsi satılıyor. yeni ürünler lazım değil mi? hee yaa! hiç makro düşünme zaten sen! ufak ufak anlamaya başladıysan, ben sana hemen dünyanın yuvarlak olmadığını da ispat edip kaçıcam.

    fakirlerin bu yalana inanmasını mazur görebilirim ben. sonuçta adam fakir, hayatında uçağa binmemiş, ne bilsin dünya yuvarlak mı, düz mü, üçgen mi... onun derdi başından aşkın zaten. evine ekmek götürme derdinde garibim. ama peki ya hayatında bir kez bile olsa uçağa binmiş adam nasıl anlamaz yahu dünyanın düz olduğunu?!! lan ne cahil, ne fenerli insanlarsınız siz?! uçakta köfte kapmaya çalışacağına, az kafanı çalıştırsana!! hayatında hiç mi köfte görmedin de, bir köfte için uçağı sallıyorsun?! mal! sonra da vay efendim neden hala ışınlanma yapılamıyor? köfteni bitir ışınlıycam ben seni, sikini kıyma makinesinden geçirdikten sonra am bulamacı!!

    durun titreme geldi! ben bi kahve içip gelicem. ağız tadıyla bilimsel tez de şeyapamıyoruz kodumun yerinde yaa!

    bak arkadaşım. bu uçak dediğimiz demirden kuş, havalanırken bir müddet böyle yokuş yukarı gidiyor. sonra napıyor? işte dağa, ağaca filan çarpmayacağı kadar yükseğe çıkınca, düzlüyor makineyi. misal on bin feette (yükseklik ölçü birimi bu cahillik etme! altimetre şeysi filan bunlar hep bilim, öğren bunları!) yere paralel bir konuma gelip devam ediyor yoluna. böyle kısa mesafeli yollarda tamam ama ulan buradan (buradan= türkiye) kalkıp ta anasının amerikasına kadar dümdüz gidiyor bu alet? yükseklik de hep on bin feet? madem bu dünya yuvarlak, bu yüksekliğin artması gerekmez mi? daha da önemlisi, bu amına kodumun aletinin atmosferi delip fıyması gerekmez mi uzaya?! e ama bunların hiçbiri olmuyor? hadi buna da itiraz edin!! ben bunun çok güzel çizimlerini de yapmıştım ama sikeynırım olmadığı için bilgisayara atamadım. yoksa o kaskafanız daha rahat alabilirdi belki bunları!! o zaman belki emperyalistlerin kör ettiği gözleriniz açılırdı da büyük resimi görürdünüz!!! harita metoda çizdim çünkü ben!

    şimdi bazı aklı evveller çıkıp, ne malum pilotun ara ara cihazı boşa alıp aşşağıya salmadığı diyebilir. o zaman benim önümdeki içecek neden öne doğru dökülmüyor hiç? hiç hareket etmiyor o bardağın içindeki sıvı!!

    ben yolculuklarımda hiç uyumam. ve bugüne kadar hiç uçağı inişe geçmeden önce aşağıya doğru hareket ettiren pilot görmedim. yaa bana inanmıyosanız pilotlara sorun diycem ama olmaz. çünkü onların da yemini var. yemin ettiriyorlar hepsine annesinin babasının üzerine. çünkü, sonuçta o uçakların sahipleri de aynı emperyalistler! adamlar da ekmek parası deyip; çoluğumuzun çocuğumuzun rızkıdır deyip susuyorlar!! ama ben susmam!! son olarak thy yetkililerine seslenmek istiyorum. alkollü içecek stoklarınız daha yolu yarılamadan bitiyor! lütfen biraz özen gösterelim. yanımızda içki de sokturmuyorlar; mağdur oluyoruz :((
hesabın var mı? giriş yap